Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → русский / [ Q ] / Question

Question перевод на русский

47 параллельный перевод
- Encore une question, s'il vous plaît? ( Bir soru daha sorabilir miyim, lütfen?
Еще один вопрос.
# Soruyu tekrarlayabilir misin? #
Can you repeat the question?
Bu saçma geliyor ama testlerden birindeki bir soru şöyleydi :
Это кажется абсурдным, но я помню, что вопрос в одном из тестов был : This sounds absurd, but I remember a question on one of the tests was :
Böylece olaya dair bende şüphe kalmadı.
Таким образом у меня не осталось никаких сомнений в том, что произошло. So there was no question in my mind that it had occurred.
İkinci olarak asla sana sorulan soruyu cevaplama.
И во-вторых... And secondly никогда не отвечай на вопрос который задан тебе. ... never answer the question that is asked of you.
Sana sorulmasını istediğin soruyu cevapla.
Отвечай на вопрос который ты хотел-бы что-бы тебе задали. Answer the question that you wish had been asked of you.
- Aynı soruyu ben de sorabilirdim. - Sözünü geri al.
I could ask you the same question.Take that back.
Bu soru sorulduğunda yüzlerimiz asık.
The question is posed. Sides are drawn.
- Hayır ama 2 saat sonra böbreklere çalışmayı seven iri bir Afro-Amerikan beyefendi gelmiş ve aynı soruyu sormuş.
Uh, no, but two hours later, a large African-American gentleman with a fondness for kidney punches showed up and asked that very same question. The driver who picked up McCauley.
They maneuver them to proper answer them before question that is ever per to tongue
С помощью манипулирования они добиваются желаемого ответа, прежде чем будет задан сам вопрос. О, Гая.
Ama eminim ki sana cevap vermeyecek ve seni sorgulayacak.
But I guarantee when you do, she's not gonna answer you. She's only gonna question you back, Ray.
Sorunu cevaplamak istemiyor.
She doesn't want to answer your question.
Bu soruyu sadece sen cevaplayabilirsin.
Now, that's a question only you can answer.
Şey, sana aptalca bir soru sormalıyım.
Look, I have to ask you a stupid question.
Arkadaşım az önce sana kibarca bir soru sordu.
My friend just asked you a question, a polite question.
Soruyu anlamadım.
I don't understand the question.
Sana bir soru sordum.
I asked you a question.
- Hayatınla ilgili bazı kararlar verdin... ki ben bunları sorguluyorum... en başta, benden bu kadar uzakta yaşamayı seçmeni, ama...
You have made some decisions in your life that I absolutely question.
Kendininkini geri dönüşlerle ilgili bir soruyla harcadın.
You wasted yours on a question about comebacks.
Sana bir soru sorayım ahbap.
So let me ask you a question, pal.
Asıl soru ise : Şu anda nerede?
The question is, though, where is he?
Size tuhaf bir sorum olacak.
I've got such a funny question.
Mesele, Bayan Ward'a şantaj mı yapacak yoksa yabancı medyaya mı satacak.
The question is whether he meansto blackmail Mrs Dudley Wardor sell it to the foreign press.
Fakat bu adamlar biliniyorsa, onları sorgulayarak neler olduğunu öğrenebilirler.
But surely, if they know these men, they can question themand find out what happened.
Peki başka kim oynayabiliyor?
The question is, who else can play?
- Nasıl da yönlendirici bir soru.
Oh, what a leading question.
Sorgulamayacaktır.
She won't question it.
Devamlı sorulan bir soru - bu kişi benimle konuşurken samimi mi?
( Esther ) A constant question- - is this person being real with me?
Soru neredeydin Oliver Queen değil artık.
The question is no longer, where have you been, Oliver Queen.
- Sorum bu olurdu.
- That would be the question. - Slade.
Gitmeden önce bir sorum var.
Before you go, just one question.
Tarih Topluluğu'nun soracağı bir soru değil bu.
I mean, it just seems like an odd question from the Preservation Society.
Her seferinde kötü bir bahane uydurduğumda ya da her yanına olmayışımda ya da her kendini sorguladığında.
Every time that I have made a bad excuse or every time that I haven't been there for you or make you question on yourself.
Laurel hakkında bir şey soracaktım.
I just had a question about Laurel.
Ki cevaplardan kaçınıyordu.
Which begs the question.
Kısa bir soru.
Quick question.
Bir kez daha, Doğrudan kendi soruna cevap verdin.
Once again, you've correctly answered your own question.
Yani, elbette. Aptalca bir soruydu.
I mean, of course that's a silly question.
Sorunu cevaplayabileceğimden emin değilim.
I'm not sure what I want, to answer your question.
Sorudaki şarkının adı "Yüzünü ilk gördüğüm an".
Впервые, когда я увидел твое лицо is the song in question.
Peki tetikleyici neydi?
The question is, what triggered it?
The question is not whether you remember it.
Вопрос не в том, что вы помните.
Ben de Thompson'la konuşacağım.
I'm gonna go question Thompson.
Orası öyle ama sadece bu değil.
No question about that, but that wasn't it.
Only begs the question,... bu felekati kim temsil ediyor?
Интересно, что за агент согласился на этот ходячий кошмар?
Tek soru...
Only question is...
Buna kuşku yok.
Нет сомнений насчёт этого. No question about that.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]