Store перевод на русский
97 параллельный перевод
Kardeşinin çalıştığı yeri aradım... The Music Makers Music Store...
Я звонила ее сестре на работу в музыкальный магазин.
Bizlere de nasip olur mu?
Is there a canopy in store For me
Ne kadar uygun bir iş. - Kaçta açıyorlar?
- Как удобно ( игра слов : convenience store и convenient )!
Sana hizmet edebiliriz. We can serve you to have noodle at stalling store.
Мы могли бы сделать так, чтобы ты питался в приличных ресторанах.
HARUNA YAMAGUCHI MAĞAZA-İÇİ TANITIMI
Харуна Ямугачи IN-STORE PROMOTION
Sen mağazadan çıktıktan sonra, ben başka bir takım seçtim.
After you left the store, I chose different ones.
Bu aptal oyuncakları nereden aldınız? At the dollar store?
Где вы взяли все эти дурацкие игрушки?
Store Kongen Caddesi'nde partimizin bir dairesi var. Konuşmamı yazmayı orada bitirdim.
Я поехал в квартиру нашей партии, чтобы дописать речь.
Tam burada, Store Kongen Caddesi'nde.
Здесь, на Kongen.
Bir keresinde bazı evraklarla ilgili onu aradım. Store Kongen Caddesi'ndeki bir adrese taksiyle göndermemi söyledi.
Однажды я позвонил ему о некоторых документах, он сказал мне, чтобы отправили их с курьером по адресу Kongen.
Ama neden anlattığın bütün hikayelerde... The Container Store reklamları var?
- Почему ты вставляешь во все свои истории рекламу магазина контейнеров?
The Container Store, no wat five convenient locations.
Магазины контейнеров теперь расположены в пяти удобных местах.
Bir keresinde bunu Comedy Store'da denemiştim, kulağıma yumruk yedim.
Я делал так однажды в магазине, но получил кулаком в ухо.
Sadece Liberal Parti'nin Store Kongensgade'de ofisi var.
Единственное, что мы нашли - это приемная либеральной партии.
Store Kongensgade'de nerede?
- Где?
Tom Shane'i tanıyor musunuz çocuklar? Diamond Store reklamlarından...
Вы, мальчики, знаете Тома Шейна из рекламы Алмазного магазина Компании Шейн?
Comedy Store'da yaptıklarına bayıldım.
Мне нравилось, то что вы делали в комедийной лавке.
Egg Store'da alışveriş ettiğiniz için teşekkürler
СПАСИБО ЗА ПОКУПКУ
Şimdi markete gidip biraz şarap alacağım, böylece, emekliliğini kutlayabiliriz.
I will go to the store right now and get some wine so we can toast your retirement.
Max Store'a senin yerine giderim.
Я съезжу в супермаркет.
Toner, Office Store 4546-H marka.
Ёто офисный тонер, 4546 модели.
Gişe görevlisi, Apple mağazası dehası, ve Penny'nin yaptığı iş.
Присматривающий за кабинкой платного туалета, техподдержка в Apple Store и то, чем занимается Пенни.
The Package Store adında bir klüpte dans ederdi.
"Алкошоп" пару раз в неделю.
Beni görmek için Package Store'a gel!
Приходите посмотреть на меня в Пэкэдж Стор...
Package Store'a yaptığınız yolculuktan önce eve uğrayıp "Sunset Boulevard" ı mı izlediniz?
Ты что, ходил домой смотреть "Бульвар Сансет" перед твоим маленьким путешествием в "Алкошоп"?
Dükkan acayip satış yapmış demek Clark.
The store must've had a fire sale, huh, Clark?
- Bu hafta sonu beraber gezmeye çıkmalıyız.
- Нужно на выходных сгонять, потусить с байкерами, на Rock Store.
Dükkan sahibi acele ile kapatıyor.
Looks like our store owner's closing up shop in a hurry.
Çeviren : eşekherif.
4х12 70 00 : 03 : 14,505 - - 00 : 03 : 15,556 Я проверил App Store.
Apple mağazası gibi.
Это как Apple Store.
CBI'daki kanıt odasına gidip Cash In Store'dan çalınan iki CD'yi de alıp bana getireceksin.
Вы заберёте два диска из "Быстрых денег" в хранилище улик КБР и доставите их мне.
Evet doğru biraz, Apple Mağazasına benziyor.
Точно, выглядит как Apple Store.
Apple Store'a gidip kendime harika hediyeler aldım.
Ездил в магазин "Apple", накупил себе классных подарков.
Hatırlıyorum da bir keresinde bir içki dükkanını soymuştuk ve kaçarken bir köpeği ezmişti.
I remember one time, uh, we robbed this liquor store. And, he ran over a dog.
Koreli bir mağaza görevlisini yumrukladım ve kıyafetlerini aldım.
Punched a Korean store clerk in the face, and took his clothes.
Bunların mağaza dışına öylece yürüyebildiklerini mi söylemeye çalışıyorsun?
Are you trying to tell me these things are just walking out of the store?
♪ store me in your
Но раз ты говоришь, что всё серьёзно, я тебе верю. У нас ещё остались дела.
Kendi Apple Store'larını açmak istiyorlar.
Они хотят открыть свой собственный вариант Эппл Стор.
Apple Store bana parti gibi görünüyor. O yüzden bence soru şu olmalı, "Nasıl daha iyi bir parti yaparız?".
Я вижу в Эппл Стор своего рода вечеринку, так что мне кажется, что вопрос следующий – как сделать нашу вечеринку лучше?
Ailem açlıktan ölmeden markete gitmek için 15 dakikam var.
I got 15 minutes to get to the store before my family starves.
Ben marketteyken iki ölçekteki ağırlıkları birbiriyle karşılaştır.
I'm gonna go to the store, while I'm doing that I want you to cross-reference the weights from the two scales...
Şimdi ben markete gidip organik ıslak mendil alayım çünkü nedense organik olmaları lazım...
Okay. I'm gonna go to the store and get organic baby wipes,'cause for some reason they have to be organic...
Şimdi de, ben marketteyken onun yerini bulmalısın.
So the trick is to track it down, while I'm at the store.
Bir de her kupon için mağazaya fazladan 8 cent ödüyorlardı.
Not to mention the extra eight cents per coupon they throw in for the store. So...
Dr. Brennan, kafatası parçalarını 14 saat önce marketin otoparkında buldu.
Brennan found the skull fragments in the grocery store parking lot 14 hours ago.
Barb'la kavga ettiğimden beri gittiğim dükkanlar.
Every store I've been in since my fight with Barb.
Bugün, Sabre store'un açılış töreninin lanse ediliş günü.
Сегодня день пробного открытия первого магазина Сэйбр.
İşler biraz yoluna girerse, seni American Girl Store'a götürürüm. Sana oyuncak bebek Sally alırız.
Когда дел на работе будет меньше, я отведу тебя в Детский мир, и мы купим для твоей Барби новую подружку.
- Apple Store'u mu diyorsun?
Вы имеете в виду магазин Apple?
O genişletilmiş Dollar Store'u bile.
Даже здоровенного супермаркета.
Store Kongen Caddesi'ndeydi galiba.
Кажется, это где-то на Kongen.