Çıkmayacağım перевод на русский
375 параллельный перевод
Bu gece çıkmayacağım.
Я сегодня никуда не поеду.
Evet, Larrabee Binası, ama yukarı çıkmayacağım.
Хорошо, я в здании "Лэрраби", но подниматься не буду.
Bu kasabadan hiç çıkmayacağım.
Я навсегда останусь в этом городе.
Kızmayın! Sevgili kızınızla bir daha asla çıkmayacağım.
Я больше никогда никуда ее не приглашу.
- Çıkmayacağım.
- Я не сяду.
Bundan böyle sözünüzden dışarı çıkmayacağım.
Никогда я более перечить вам не буду.
Artık dışarı çıkmayacağım.
Я никуда не выхожу.
Bugün dışarı çıkmayacağım.
- Я сказала вам, я сегодня никуда не иду.
Çıkmayacağım.
Не пойду.
Fakat hastalığı geçene kadar onunla çıkmayacağım.
Но не пойду, пока не вылечится.
Bu odadan çıkmayacağım.
Я не собираюсь выходить из этой комнаты.
Çıkmayacağım.
Я не выйду отсюда.
Senin bu işe tam olarak uygun bir kişi olduğunu sanmıyorum fakat bu karara karşı çıkmayacağım.
Лично я - не знаю, на что вы способны. Но я не буду противоречить его решению.
Seni arıyor. - Telefonlarına çıkmayacağım.
Он всё пытается тебе дозвониться.
Çıkmayacağım.
Нет, не пойду.
- Çıkmayacağım.
- И не подумаю.
Çıkmayacağım.
И не подумаю.
Bu işten maaşıma zamla çıkmayacağım kesin.
Это точно не поможет мне продвинуться по службе.
Arkamı dönüp buradan çıkmayacağım!
Я не собираюсь отсюда уходить!
Bu akşam benimle gel bir daha beni görmek istemezsen, karşına çıkmayacağım.
Ты пойдешь сегодня со мной, и если ты больше не захочешь меня видеть, то клянусь, я просто испарюсь.
- Hayır, çıkmayacağım.
Нет, я останусь здесь.
Asla çıkmayacağımı biliyordun, değil mi?
Ты знал, что я никогда не выйду, так?
Bunu atlatmak için, kendime sözverdim... bundan sonra, ismi May olan hiçbir kızla çıkmayacağım.
И тогда я пообещал себе... что никогда в жизни больше не свяжусь ни с одной с девушкой по имени Мэй.
Programa çıkmayacağım.
- Я не пойду туда, мужик.
Üzgünüm arkadaşlar ama artık Ross ile çıkmayacağım gerçeğine alışmanız gerekiyor.
Придётся свыкнуться с тем фактом, что я не встречаюсь с Россом.
- Çıkmayacağım.
- O, я не собираюсь.
Etrafta kimse görünmeyene dek ortaya çıkmayacağım.
Я не вылезу, пока никого не будет вокруг.
Sahneye falan çıkmayacağım!
Что значит как только выйду на сцену? Да я и близко к этой сцене не подойду.
Tahta çıkmayacağım.
Я не займу этот трон.
Yemin ederim, bir daha evden çirkin çıkmayacağım. - Roz.
Клянусь, я больше ни разу не выйду из дома неухоженной.
Onunla çıkmayacağım.
Я с ним никуда не пойду.
- Çıkmayacağım.
- Я не выйду.
Sadece onunla çıkmayacağımı.
- Только то, что я не собираюсь встречаться с ним.
Makul bir teklif yapmadan çıkmayacağım.
- Только тогда, когда вы сделаете подходящее предложение.
Aslında sana onunla çıkmayacağımı söyleyecektim. Ama madem oyalanıyoruz, onunla çıkarım belki. Güzel.
Вообще-то я хотела отказаться, но если мы просто дурака валяем, то, возможно, я и пойду.
Dan'e çıkmayacağımızı söyleyeceğim.
Пойду и скажу Дэну, что у нас ничего не выйдет.
Onunla bir daha çıkmayacağım. Ne kadar yalvaracağı umurumda değil.
Меня он больше не добьется, как бы ни уговаривал!
- Ben dışarı çıkmayacağım. - Neden?
- Я бы пока не выходил на улицу.
Oraya çıkmayacağım, ve o aptal sözleri bir daha söylemeyeceğim!
Я больше ни разу не повторю эту дурацкую фразу.
Dışarı çıkmayacağım. Bill'le birlikte Parkta Çıplak Bomba'yı izlemeye gideceğiz.
Я не пойду гулять, мы с Биллом пойдем смотреть фильм "Обнаженная бомба" в Parkway.
Aptalım ben, O pabuçların sen yaşadığın sürece çıkmayacağını hatırlamalıydım.
Дуреха, как же я могла забыть! Мне не взять башмачки, пока ты жива!
Tek bilmek istediğim, küçük hanımın yarın benimle öğle yemeğine çıkıp çıkmayacağıdır.
Я всего лишь хотел бы узнать, будет ли она завтра обедать со мной?
Kendi haber ajansım adına konuşacak olursam Majestelerinin inancının haksız çıkmayacağına inandığımı söylemeliyim.
Позвольте мне сказать... от имени нашего Агентства Новостей,.. что вера Вашего Высочества не будет обманута.
Kürsüye çıkmayacağım.
Я не сяду на скамью.
Tatlım, muhtemelen bir sorun çıkmayacağını söylemiştim.
Я же сказал, наверно, проблем не будет.
Bu iyice anlaşılmalı ve anlatacağım hikayeden harika bir şeylerin çıkmayacağı da.
Это нужно отчетливо уяснить себе,... иначе не будет ничего необычайного... в той истории, которую я намерен вам рассказать.
- Seninle çıkmayacağım.
- Я никуда не пойду.
Ross'la çıkmaya başladığınızda benim için çok zor oldu. Bir sürü sebebi var ama şimdi bunlarla canını sıkmayacağım.
Когда вы с Россом начали встречаться мне было тяжело по некоторым причинам, которыми я не буду тебя сейчас утомлять.
Yoluna bu şekilde çıkmayacağım.
- Нет, это не жест в вашу сторону.
Bak, eninde sonunda şişkoyu mıhlayacağını biliyordu. Belki bir ya da iki taneyi daha mıhlardın ama oradan sağ çıkmayacağından emindi.
Слушай, наверное, он знал, что ты замочишь жирного возможно, ещё одного или двух, но он должен был знать, что ты оттуда не уйдёшь
Onun buradan çıkmayacağına beni inandırır mısın?
- Вы присмотрите, чтобы он не сбежал?