Ülke перевод на русский
2,860 параллельный перевод
Hangi ülke kazanırsa kazansın bu işten astronomik boyutta kar edeceksiniz. Senin ülken kazanırsa Kuzey'deki Uranyum Madenleri bizim olacak.
использование разного рода вооружения... принесёт Вам астрономическую прибыль. я вдобавок получу все ваши урановые рудники.
Muhteşem bir ülke.
пиздатая страна
Çok güzel bir gezi olacak, Vicky. Geri dönemeyeceğiz. Özellikle kayıttayken söylüyorum, bu ülke boktan bir yer ve benim şeyimi yalayabilir.
охуенная поездочка Вики если не вернёмся хочу официально заявить что эта страна отстой и может полизать мои яйца
Monroe'nun izine en son ülke dışında rastlanmış.
Монро был последним, кого отслеживают на международном уровне.
Bir zamanlar her şeye hükmeden bir ülke olduğuna inanması çok güç.
Трудно поверить, что эта страна раньше всеми управляла.
Bugün buraya geldiğimde Hindistan'ın iyi bir ülke olduğunu düşündüm.
Знаете, когда я пришел сюда, я считал что Индия очень крутая страна.
Ama bilmediğim şey sizin aptal körlerden oluşan bir ülke olduğunuzmuş.
Чего я не знал, так это того, что вы страна слепых идиотов.
Bunlar ne ülke, ne dünya ne de mahsur kalmış Chester's Mill halkı için rahatlatıcı sözler. Çeviri :
Это не слова утешения, ни для нации, ни для мира, и безусловно не для жителей Честерс-Милла, которые, видимо, оказались в ловушке.
Beni devre dışı bırakmanız ülke için de benim için de kötü Sayın Başkan.
Вы изолируете меня, что плохо сказывается на наших делах. Это плохо для страны. Это плохо...
Diyor ki, burası yeni bir ülke ve önünde uzun bir hayat var git o hayatı yaşa.
Он говорит, что это новая страна... и что у вас вся жизнь впереди... так что идите и живите.
Kamali buraya yılda bir veya iki kez gelir ve kartelin parasını ülke dışına çıkaran kişinin o olduğunu biliyoruz.
Камали появляется здесь один или два раза в год, и мы знаем, что он - ключевая фигура в процессе вывода денег зарубеж.
Kemali kartelin parasını ülke dışına çıkaran kilit isim.
Камали - ключевая фигура в движении денег из страны.
Zihinsel engellilerin ülke çapında karşılığı işte.
- Национальный эквивалент школьного автобуса для даунов.
Şu noktadan sonra bir ülke olarak ya doğru yönde kulaç atacağız ya da yanlışlarda ısrarcı olacağız. Sakın hataya falan düşmeyin keza günümüzde gey olmak çok zor.
Когда мы, наш народ, либо обратимся к тому что правильно... либо, эм... застрянем в том что ошибочно, и несомненно сейчас ужасное время для геев.
Tabii, eğer ülke çapındaki tüm baz istasyonlarını takibe alırsak olur.
Конечно, если мы взломаем каждую сотовую сеть в стране.
Onların "Bebek Ördek Bathtime" oyuncağıda * BPA isimli zehirli bileşen kullanıldığı iddiasıyla dava talep edilmiş ve sonra tekrar edip maruz kalanların olmasıyla ülke genelinde yedi bebeğin ölümüne yol açmış.
В иске утверждается, что токсичный компонент, бисфенол А, использовался при изготовлении игрушечных утят, длительное использование которых привело к смерти семи детей по всей стране.
Başkan yardımcısı buraya bir ticaret anlaşması imzalamak ve iki harika ülke arasında, çok önemli bir dostluk kurmak için geldi.
Вице-президент здесь, чтобы подписать торговое соглашение и установить важнейшие дружественные связи между 2 великими нациями.
Ne harika bir ülke.
Замечательная страна.
Bilmiyoruz ama belli ki kaçıranlar ülke dışındaki birileri için çalışıyor.
Мы не знаем, но очевидно, что похитители действовали в чьих-то интересах.
Garcia, veritabanı araştırmasını ülke çapında genişlet.
Гарсия, расширь поиск схожих преступлений по всей стране.
Burası çetin bir ülke.
Трудное время в стране.
Bir ülke için kullanılmayacak kadar kaba bir ifade.
Не самое приятное название для страны.
Orası, berbat koşulları olan güzel bir ülke.
Это прекрасная страна, переживающая ужасные времена.
Burası özgür bir ülke.
Это свободная страна.
Bazen üstüne fazla giderdim ama hem bu teşkilât için, hem de bu ülke için çok şey yaptı.
Иногда мне с ним было нелегко, но он делал очень много для нашего отдела и для страны.
- Bu işin sonu kötü biterse çocukları da alıp ülke dışında bir yere gitmelisin.
- Если всё пойдёт плохо, тебе нужно куда-нибудь вывезти детей из города.
- Peki. - Bence böyle bir videon olursa insanlar Japonya gibi yabancı ülkelerden hatta daha da yabancı bir ülke olan Çin'den gelirler.
- По моему мнению, если у нас появится этот ролик то люди будут приезжать из таких далёких стран как Япония и ещё более далёких как Китай...
1956'da ülke çapında ünlü bir doğum uzmanı eski bir gece kulübü şarkıcısıyla tanışır.
В 1956 году известный на всю страну врач-репродуктолог встретил бывшую певицу ночного клуба.
Hiçbir ülke üstlenmedi.
Ни одна страна не взяла ответственность за него.
Bay Callen ve Bayan Blye ülke dışına çıkacak.
Мистер Каллен и мисс Блай будут за пределами страны.
Burası özgür bir ülke.
Свободная страна.
Bu ülke güçsüzlere göre değil.
Эта страна - не для слабаков.
Bu Makedonya Cumhuriyeti, gelişmekte olan bir demokrasi. Ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusu yapmış bir ülke.
Это - республика Македония, молодое демократическое государство и кандидат на полноправное членство в Евросоюзе.
Evet, o yüzden ülke çapında polisler kullanmayı bıraktı.
Ну да и вот поэтому же в полицейских отделениях по всей стране этот захват использовать перестали.
Rourke'un, cinayet işlediği zaman, ülke dışında olduğunu gösteren delillerin çok kesin olmadıklarını biliyorum.
Я допускаю, что доказательства того, что Рурк находился за пределами страны довольно далеки от железобетонных.
Benim seyahatim kraliçe ya da ülke için değil, çalışma içindi.
Я путешествовал не для королевы и отечества, но для учения.
Bu bir gelişmiş ülke.
Это прогрессивная страна.
Fransa gelişmiş bir ülke gibi görünebilir fakat her zaman bir çıkar vardır. Ve onlar bizim gibi hassas değiller.
Франция может и выглядит как передовая страна, но она всегда поражает и они не такие пунктуальные как мы.
"Dışişleri Bakanlığı, gerçekten bu ülke için mi çalışıyorsunuz?"
Министерство иностранных дел, вы действительно работаете на эту страну?
- Bir ülke yönetiyorum.
- Я управляю страной.
Ama eğer ki sen bu oyunu oynamak istiyorsan Langley, ülke içindeki görevler için her zaman yerli istasyon şeflerini uyarmaz.
Но если хочешь поиграть, валяй. Лэнгли не всегда предупреждает начальников местного отделения о проводящихся в стране заданиях.
Biz arkadaş mı olacağız düşman mı veyahut tesadüfen aynı güzel ülke için. casusluk yapan insanlar olarak mı kacalğız?
Мы станем друзьями, врагами или просто останемся людьми, которые, по воле судьбы, шпионят ради одной и той же великой страны?
Olivia olan ilişkim, bu ülke seçiminde yarışmaya yeni bir soluk getirecek, ve bu cumhuriyetçi partiyi parlatacak ve uzun zamandır değişmemiş şeylere ışık tutacak.
И давай будем честными. Мои отношения с Оливией Зародят настоящий диалог который встряхнет республиканскую партию и впустит свет и воздух в места которые не видели перемен уже очень давно.
Bu ülke için yaptığın her şeye teşekkür ederim Victor.
Спасибо за всё, что ты сделал для этой страны, Виктор.
- Sorularına cevap vermek zorunda değilim. Burası özgür bir ülke.
- Я не обязан вам отвечать, это свободная страна.
Tanrı, ülke, aile diye sıralayanlar vardır.
Кто-то считает, что сперва идёт Бог, потом родина, потом семья.
Diğerleri Tanrı, aile, ülke sırası olmalı diye tartışır.
Кто-то поспорит и скажет, что должно быть Бог, семья, родина.
Bu ülke için yaptıkların özeldi.
Ну, то, что ты сделал ради нашей страны, - особенное.
Bu ülke için yaptıklarımı tahmin bile edemezsin.
Ты понятия не имеешь, что я сделал ради страны.
Ona, küçük kötü bir adamla ilgili bir hikâye anlatacağım. Burası özgür bir ülke.
И расскажу ей одну историю об одном злобном мелком "гноме".
- Karısı da ülke dışında.
Его жены нет в стране.