A good guy Çeviri Türkçe
3,857 parallel translation
He was a good guy.
İyi bir adamdı.
You're smart... you're a good guy.
Akıllısın iyi bir çocuksun.
Star of such films as the incredible Burt Wonderbone, A Good Guy to Lay Hard, and Argo.
İnanılmaz Burt Wonderboru * Zor Sokum *, ve Argo * gibi filmlerde oynadım.
- Tommy's a good guy.
- Tommy iyi bir adam.
He was a good guy, great Marine.
İyi bir adamdı, harika bir denizciydi.
So you're a good guy now?
Ne yani şimdi sen iyi çocuklardan mu oldun?
A good g... no, I'm not a good guy.
İyi mi... Hayır Ben iyi bir adam değilim.
I don't know if Walt was... a good guy or a bad guy in the whole scheme of things, you know.
Walt'un iyi biri mi yoksa kötü biri mi olduğunu bilmiyorum. Bütün o çevirdiği dolaplar falan var.
Stan's a good guy.
Stan iyi birisi.
Don't get me wrong, you're a good guy, but...
Bay Masum. Beni yanlış anlama, çok iyi birisin ama...
Horace was a good bartender and a good guy.
Horace iyi bir barmen ve iyi bir adamdı.
She also mentioned the director was a good guy and probably was forced into this.
Ayrıca sahibinin iyi biri olduğunu ve muhtemelen buna zorlandığını da.
He was a good guy.
İyi çocuktu.
! Listen, you are such a good guy, right?
Dinle, sen harika bir adamsın.
Just trust me, he's not a good guy.
Bana güven sen, iyi biri değil o.
You're a good guy, Ben.
Sen iyi bir adamsın, Ben.
He was a good guy.
İyi insandı.
Now, he's a good guy.
Bakın şimdi, Andy iyi biri.
I'm trying to say that... I think you're a good guy... But I think you made a mistake.
Şunu demeye çalışıyorum bence çok iyi birisin ama bir hata yaptın.
He was a good guy, Nate.
Nate iyi adamdı.
You're a good guy, Jack.
Sen iyi birisin Jack.
He's a good guy.
İyi biridir.
Clint : Not exactly a good power for a good guy either.
Tam olarak iyi bir adam için iyi bir güç değil.
He's a good guy.
O iyi bir insan.
He's a good guy.
İyi adamdır.
No, he's a good guy ; you just have to give him a chance.
Hayır, baban iyi biri. Sadece ona şans vermen gerek.
He's a good guy.
İyi biri.
Paul was such a good guy.
Paul çok iyi biriydi.
So he'll be a good guy from now on... a really dumb good guy.
Yani artık iyi biri olacak... Çok aptal iyi biri.
A good-looking guy is coming over here.
Yakışıklı adam buraya geliyor.
You always take chances on people who no one else will. Super good-looking guy, very strong, but kind of a dirtbag. Like, me...
Sen her zaman insanlar hakkında, başkalarının asla almayacağı... riskleri alıyorsun.
If this guy is planning on keeping the kid, there's a good chance he won't even stick to his anniversary date.
Eğer bu adam çocuğu elinde tutmayı düşünüyorsa yıldönümü tarihine bağlı kalmama şansı var.
Tell me you got something good, partner. Coworkers say Martin Cahill was a great guy, no enemies.
Meslektaşları, Cahill harika adamdı, düşmanı yoktu diyor.
I used to think I was a pretty good guy.
Önceden hoş bir çocuk olduğumu düşünürdüm.
And she has a husband who is a really, really good guy.
Ve kadının çok çok iyi bir kocası var!
It's just a German guy listing items and then declaring them good.
Ben de bilmiyorum. Alman'ın teki bir şeyler dinleyip iyi diye onay veriyor.
Okay, I like a good conspiracy as much as the next guy, And you're not usually wrong about these things, but...
Pekâlâ, güzel komplo teorileri herkes gibi benim de hoşuma gider ve sen bu tür şeylerde genelde hiç yanılmazsın, ama...
Good a place as any to meet a guy.
Bir adam karşılamak için bir yer herhangi olarak iyi.
Tell me why a good-looking, rich guy like you has to pay for company.
Senin gibi yakışıklı zengin bir adamın neden arkadaşlık için para ödediğini söyle.
Looks pretty good for a dead guy, boss.
Ölü bir adama göre bayağı iyi görünüyor, patron.
He is a real good guy.
O gerçekten iyi bir adam.
Leave it to a guy with a hundred cats to write a good fish story, right?
Yüzlerce kedisi olan bir adam da iyi bir balıkçı masalı yazsın ama, değil mi?
A good-looking guy like you?
Senin gibi yakışıklı biri.
He's a good guy.
- İyi bir adamdır.
I have some very good skills for a guy in your line of work.
Senin alanında çalışan birinin işine yaracak bazı becerilerim var.
He was quite a... good-looking guy.
Gayet iyi görünümlü biriydi.
Was not a good guy.
Sağlam ayakkabı değil.
But wait, does it look good, her beating a one-legged guy like that?
Ama tek bacaklı birini yenmesi iyi gözükür mü?
A guy like you could do a lot of good.
- Senin gibi birisi çok iyilik yapabilir.
He's a good-looking guy.
Yakışıklı adam.
That does sound like a good time, Guy, but, uh, walked away from the party scene a few years ago.
İyi zamanları anımsatıyor, Guy ama parti işlerini birkaç yıI önce bıraktım.
a good man 115
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good thing 26
a good 105
a good friend 50
a good one 144
good guys 31
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good thing 26
a good 105
a good friend 50
a good one 144
good guys 31