A left Çeviri Türkçe
26,407 parallel translation
- Ezra's key that whole mess just kinda left a bad taste in my mouth, you know?
- Ezra'nın anahtarı tüm o karmaşa, ağızda kötü bir tad bırakıyor, bilirsin ya?
If you'd been left with a dead man on that table after you did what you did...
Yaptıklarından sonra hasta ameliyat masasında ölseydi- -
I could have killed you, or wiped your memory and left you a blank slate.
Seni öldürebilirdim, ya da hafızanı silip, boş yazı tahtası misali bırakabilirdim.
You got like a month left.
Daha bir ayın var.
Can I get a groan from each of the zombies, left to right, please?
Her zombi, soldan sağa doğru inleyebilir misiniz Iütfen?
I've left it on a few times.
Bir kaç kez çıktım.
If Banyan hadn't left his blood on that cutting board, we wouldn't be starting the trial today and he wouldn't be looking at a long sentence for robbery and homicide.
Banyan, kanını kesme tahtasına bulaştırmasaydı, bu duruşma olmayacaktı hırsızlık ve cinayetten müebbet hapisle karşı karşıya olmayacaktı.
Left side is a list of every date and time that someone entered the evidence room. And the right side is different security camera feeds from the warehouse.
Sol tarafta, giriş yapanların giriş tarihi ve saati var ve sağ tarafta da depodan alınan farklı güvenlik kameraları görüntüleri var.
You left a little DNA on the skylight at the Hammonds'house.
Hammond'ların evinin penceresinde DNA'nı bırakmışsın.
But think about it... at some point in your life, every one of you was once a believer, and at some point, you left that part of you behind.
Ama düşünün bir, hayatınızda bir zamanlar her biriniz inançlı insanlardınız ama bir süre sonra o benliğinizi geride bıraktınız.
Hey, I left in such a hurry last night, didn't get a chance to say good-bye.
Dün gece aceleyle ayrıldım bir güle güle deme fırsatım olmadı.
So take a look around, Arlene,'cause once it's gone, there isn't any more left.
Etrafına bir bak Arlene çünkü o para gitti mi geriye hiçbir şey kalmayacak.
Maybe we left a few cards on the table.
Sanırım oyunun sonunu tam olarak göremedik.
Maybe a beautiful hand was left unplayed.
Hala oynayabileceğimiz bir iki el kalmış olabilir.
So, in 1999, NATO starts a massive air campaign against what's left of Yugoslavia.
1999 yılında NATO, Yugoslavya'dan kalanlara büyük bir hava harekâtı başlattı.
A weakness like the tears I shed for the boyfriend. ... that got me pregnant and left.
Zayıflık, beni hamile bırakıp terk eden sevgilimin ardından döktüğüm gözyaşlarıdır.
You know, one time I left my house to stay with a friend.
Bir keresinde evi terk edip arkadaşımda kaldım.
I got left in a swamp, chased by a Burmese python or whatever, chewed on by so many mosquitos, I can feel the Zika virus coursing through my blood.
Bataklıkta terkedildim piton mudur nedir kovaladı beni bir sürü sinek ısırdı Zika virüsünü kanımda hissediyorum.
We loaded it onto an 18-wheeler, we parked it in a warehouse, and we just left it.
Tıra yükledik, depoya park ettik ve çekip gittik.
You don't have a lot of undamaged skin left down here.
Burada pek zarar görmemiş yer kalmamış.
Well, it's not so much her notebook as it is a notebook that she wrote in and left behind.
Sıradan bir not defteri değil. İçine not aldığı ve odada unuttuğu not defteri.
Look, if she left you off, it was a mistake. That's all.
Seni liste dışı bıraktıysa hata yaptı demektir.
But perhaps discovery of those abilities is best left to a medical expert.
Fakat bu yeteneklerin bulunmasını En iyisi tıp uzmanlarına bırakalım.
You're a genius ; don't you remember where you left them?
Bir dâhisin sen, onları nereye koyduğunu hatırlamıyor musun?
Obviously, some new nut-job just got himself a costume and decided to pick up where Mike Stratton left off.
Belli ki, delinin biri gitmiş kendine bir kostüm almış.. ve Mike Stratton'ın bıraktığı yerden devam etmeye karar vermiş.
It seems the killer left a piece of a tactical belt at the scene.
Katil olay yerinde özel kemerinden bir parça bırakmış gibi duruyor.
And since then, you've left a lot of bodies in your wake, many of them American sailors.
O zamandan beri de arkanda çok fazla ceset bıraktın. Çoğu Amerikan askerleriydi.
As in, the guy who left him on a hill as a baby?
Bebekken bir tepeye bırakıp giden babası mısın?
We caught a bear, it had'orns, we couldn't bring it back so we left it there, me and my dad had a really good time.
Bi'ayı yakaladım, buynuzları vardı, buraya getiremediğimiz için orada bıraktık, çok iyi zaman geçirdik babamla.
You left me on a hill again.
Beni yine tepede bıraktın!
If I don't find a way of paying him back, if- - if I'd have left town, he said he was gonna kill everyone that is close to me.
Eğer ona geri ödemenin bir yolunu bulmazsam, eğer şehri terk edersem bana yakın olan herkesi öldüreceğini söyledi.
I still got a couple months left on my lease, but even then...
Sözleşmemde hâlâ birkaç ay var ama öyle olsa bile...
I was stabbed and left in a freezer!
- Bıçaklandım ve dondurucuda bırakıldım ben.
And I promised to keep my side clean but if every note session is gonna be a ten-round bout I-I don't know what's gonna be left of this book or of any of us.
Ve benden yana sorun olmayacağına söz verdim ama her not oturumu on sıralık bir oturum olacaksa bu kitaptan geriye ne kalır bilemiyorum ya da bizden.
Right, and while you're doing that I'll be at Alison's house packing up Rollins'stuff into an overnight bag making it look like he left in a hurry.
Tamam, sen o işi hallederken ben de Alison'un evinde Rollins'in eşyalarını bir çantaya tıkıştırıp aceleyle terk edilmiş süsü vereceğim.
A.D.'s fake Rollins trail picks up exactly where ours left off.
A.D.'nin sahte Rollins izleri bizimkinin bittiği yerde başlıyor.
I left him a message.
Ona bir mesaj bıraktım.
Hanna, the last time I left you in a room alone
Hanna, seni en son bir odada yalnız bıraktığımda..
You left her sleeping in a room alone at night?
Gece vakti bir başına odasında mı bıraktın?
Tell SCPD I left a present for them.
Polislere onlar için bir hediye bıraktığımı söyle.
I didn't mean to drop a bomb on you like that, it's just, I've exhausted all my normal avenues, and you're the only person left who won't think I'm crazy.
Öyle bir anda söylemek istemezdim ama denemediğim yol kalmadı ve bana deli gözüyle bakmayacak tek kişi de sizsiniz.
I left my gun on the ship like a good little Boy Scout.
Uslu bir çocuk gibi silahımı gemide bıraktım.
If there was a clue left behind, don't you think it would be with the police in an evidence bag?
Bir ipucu kalsaydı polis kanıt olarak almaz mıydı sence?
"I do." She left a message.
"Evet" yazıp mesaj bırakmış.
She left a message in the van.
Minibüse bir not bırakmış.
Listen, Clare left a message that seems to indicate they're holding her in Wedding.
Clare, onu Wedding'de tuttuklarını gösteren bir mesaj bırakmış.
So, you're saying that I moved here from New York and I left behind a job that would have paid me REBECCA : $ 545,000 a year for a guy
Yani demeye çalıştığın New York'da yıllık $ 545,000 kazanacağım işimi arkamda bırakıp buraya 16 yaşındayken yaz kampında tanışıp iki ay çıktığım adam için taşındım.
Just went off to become a star, and he left me to rot.
Bir yıldız olmaya gitti, ve beni çürümem için orada bıraktı.
that he's gonna do it a-and I'm left with maybe the worst production of "Hamlet" in history.
Ve ben de belki de tarihteki en berbat "Hamlet" prodüksiyonu ile başbaşa kalmıştım.
I-I left you a couple of messages.
Sana bir sürü mesaj gönderdim.
I, um... I hadn't heard a word from her since she left.
Gittiğinden beri ondan haber alamamıştım.
left 1878
lefty 72
leftovers 21
left side 49
left and right 28
left a message 20
left or right 39
left arm 20
left turn 39
left here 19
lefty 72
leftovers 21
left side 49
left and right 28
left a message 20
left or right 39
left arm 20
left turn 39
left here 19