A mirror Çeviri Türkçe
2,625 parallel translation
Like Medusa in a mirror, the economics of Mama's broke the curse of the Cindi.
Aynadaki Medusa gibi Mama'nın Yeri'ndeki hesap Cindi'nin lanetini bozdu.
And by all appearances, the, uh, planet... seems to be a mirror to our own, from the continental structures to the oceans.
Görünüş itibarıyla, bu gezegen karasal yapısından okyanuslarına kadar bizimkinin yansıması gibi görünüyor.
It's essentially a mirror Earth.
Burası aslen Dünya'nın yansıması.
Since it's like a mirror, it can reflect the sea of clouds above.
Bir ayna işlevi gördüğünden gökyüzündeki bulutların yansımasını görebilirsin gölde.
Since it's like a mirror, it can reflect the sea of clouds above.
Tıpkı bir ayna gibi. Gökyüzündeki bulutları görüntüsünü yansıtıyor.
There's a mirror image.
Ayna görüntüsü vardır.
Perhaps you could see your dark side if you mooned a mirror.
Aslında aynaya arkanı dönersen kendi karanlık tarafını görebilirsin.
That was a mirror.
O bir aynaydı.
I hope I photograph okay, because when I look into a mirror, there's just a white haze.
Umarım iyi görünürüm, çünkü aynaya baktığımda tek gördüğüm şey beyaz bir bulantı.
And you ate dinner in front of a mirror last night.
Sen de geçen gece bir aynanın karşısında yemek yemişsin.
Would you like to borrow a mirror or a self-help book?
İstersen ayna veya kişisel bakım kitabı verebiliriz?
Give me a mirror or something. - No, no, no.
Ayna falan verin.
Oh, Ray... it's like a mirror with you.
Oh, Ray sanki aynaya bakıyor gibiyim..
There's a mirror on the bottom and a mirror on the top, right?
Bir tane altta, bir tane üstte iki ayna var, tamam mı?
It's a mirror into Scruffy's soul.
Scruffy'nin ruhunun aynası.
But when a baby is murdered, it makes you remember what it felt like the first time you put your blues on and stood in front of a mirror.
Ama bir bebek öldürüldüğünde, üniformanı giyip aynada kendine ilk baktığında ne hissettiğini hatırlarsın.
Chris created a mirror thing, uh...
- Chris sanal şey yaptı...
That is what a mirror's supposed to look like.
Aynanın buna benzemesi benziyor.
Hey, any o'you two got a mirror?
Aynanız var mı?
Here is a mirror, see the girl for whom you make your braids.
İşte bir ayna,... örgülerinizi ören kıza bak.
I'd sooner look into a mirror and watch my teeth rot than do one more case involving patent law.
Patent hukukuyla ilgili bir dava yerine aynaya bakıp dişlerimin çürümesini izlerim daha iyi.
Anyway, um... you got a mirror?
Herneyse, bir ayna var mı?
The sea is still calm, like a mirror.
Deniz hala durgun. Bir ayna gibi.
Ever look in a mirror and think you're seeing a whole other world?
Hiç bir aynaya bakıp bambaşka bir dünya gördüğünüzü düşündüğünüz oldu mu?
Addons I put a mirror in front of you.
Sadece kim olduğunu öğretiyorum.
Well, how to style your hair without a mirror, how not to blow up in the sun, how to not leave people alive, or they're gonna turn into vampires!
- Ne gibi Aynada yoksun artık.. güneşte çıkmamalısın
Each of us a mirror and a candle.
Her birimize bir ayna ve bir mum.
Later, a mirror ball fell.
Sonra, bir ışıklı top düşmüştü.
That horse is a mirror.
Bu at bir ayna.
All your horses are a mirror to your soul.
Bütün atlar sizin ruhunuzun aynasıdır.
It's like looking in a mirror.
Aynaya bakıyorum sanki.
When's the last time you saw your prick without a mirror?
Senin ufaklığı aynaya bakmadan en son ne zaman görebildin?
I had to use a mirror to read it and I still can't make any sense of it.
Okumak için ayna kullanmak zorunda kaldım. Yine de bir anlam çıkaramadım.
I need to use a mirror because it's written backwards, so...
Ayna kullanmam gerekiyor çünkü tersten yazılmış.
Everyone always wants her around she was like having a mirror ball at your party.
Herkes onun etrafında olmak ister partinizin disko topu gibidir.
You get a mirror, say her name three times, tell her the name of the dude you want cursed- -
Bir ayna alıyorsun, 3 kere onun ismini söylüyorsun. Sonra lanetlemek istediğin elemanın adını söylüyorsun.
It is an old lady in a mirror.
Aynadaki yaşlı bir kadın işte.
I was watching her in the mirror, and I was just about to tell her that it was all okay, and then a truck swerved from traffic from the opposite direction, and I had less than a second to think.
Onu aynadan izliyordum ve ona tam sorun olmadığını söyleyecekken karşı yönden bir kamyon aniden önüme fırladı ve düşünmek için bir saniyem vardı.
Hypnotism is like a carnival mirror.
Hipnotizma bir çeşit ayna oyunudur.
Or one might say that... you have an exact mirror image which suddenly is shattered, and there's a new reality.
Ya da şöyle de denebilir... Aynadaki görünüşün aniden yok olmuştur ve yeni bir gerçeklik ortaya çıkmıştır.
I used to be Kathryn, until I looked in the mirror and saw a girl named Talia.
Önceden adım Kathryn'di, ta ki bir gün aynaya bakıp Talia adında bir kız görene kadar.
You had this little mirror in your locker, shaped like a heart and you looked in that mirror more than you ever looked at me, and I was at my best.
Dolabında ufak bir aynan vardı kalp şeklinde kesilmiş bir şey ve sen o aynaya, bana baktığından daha fazla baktın ki benim en iyi zamanımdı o aralar.
Well, on this side of the mirror, Clark is a force for good.
Aynanı bu tarafında Clark iyilik için var.
I woke up this morning, I looked in the mirror, and I was, like, I need a change.
Ben, bu sabah uyandım, aynaya baktım ve düşündüm ki, değişmem gerekiyor.
He hasn't moved a muscle since we pulled up behind him except to keep checking us in his rearview mirror.
Arkasına yanaştığımızdan beri hiç kıpırdamadı, sadece dikiz aynasından sürekli bize bakıyor.
He's completely naked, chest blown out, lying on a bed, shards of mirror sticking out of his stomach, his neck, his face.
Yatakta göğsü patlamış şekilde çırılçıplak yatıyordu, midesinden ayna parçaları çıkmıştı, boynundan ve yüzünden de.
Maybe I can get a reflection of her lips off this mirror here.
Belki şu aynadan Ross'un dudaklarının yansımasını görebilirim.
You see, it was a trick mirror.
Gördüğün gibi o hileli bir aynaydı.
OK. Like rubbing the condensation off a bathroom mirror without touching it.
- Banyo aynasına dokunmadan, ayna üzerindeki buğuyu silmek gibi.
She's a lambchop compared to the hag in the mirror. Okay, show her- -
Aynadaki cadının yanında Bo kuzu pirzola kalır.
But a wife's desires do not always mirror those of her husband.
Lakin bir eşin arzuları daima erkeğiyle aynı doğrultuda olmuyor.