A pity Çeviri Türkçe
2,765 parallel translation
What a pity.
Kötü oldu.
A pity that it is outdated
Ne yazık ki çağdışı.
What a pity.
Ne yazık!
I looked around.. and just felt such a pity for everyone.. all that fear.
Etrafa bakındım... ve herkes için bir acıma hissi duydum... tüm o korku.
And that's a pity.
Çok yazık. Değil mi?
What a pity.
Evet, yazık.
a pity that in the can't go with you, my lady.
Sizinle gelmemem büyük şanssızlık Leydim.
A pity that you didn't also gave us wings, so that we go high a see how small pitiable we are.
Biz ölümlülere kanat vermemiş olman ne acı böylece yükselip, ne kadar aciz olduğumuzu görebilirdik.
IT'S SUCH A PITY, MY FRIEND TIMMY.
# Arkadaşım Timmy'e biraz acıyın. #
It would be a pity to leave the country without seeing this place.
Bu yeri görmeden ülkeyi terketseydin yazık olurdu.
It's a pity I'm going.
Çok kötü, buradan gidiyorum.
Oh, what a pity.
Ne yazık.
- It's a pity, that.
- Buna çok yazık.
Gee, now, that's a pity.
Öyle mi, çok yazık oldu.
Such a pity.
ne acı.
It's a pity it fell through, but it's not the end of the world.
İstediğinin olmaması kötü ama dünyanın sonu değil ki.
You're a good cop. It'd be a pity.
Sen çok iyi birpolissin, kendine yazık etme.
- Oh, that's a pity.
- Yazık olmuş.
What a pity.
Ne yazık.
You can have yourself a pity party, talk all kinda shit to some prosecutor.
Kendine bir acıma partisi düzenleyebilirsin bir tane savcı hakkında atıp tutabilirsin.
What a pity.
Çok yazık.
A pity?
Yazık mı?
It's such a pity that more architects aren't trying to do what you're doing.
Ve ne yazık ki bir çok mimar, senin yaptıklarını yapmıyor.
A pity.
Boş ver.
Really. What a pity.
Çok yazık.
It's a pity they couldn't have buried him all those years ago.
Onu yıllar önce gömmemeleri ne yazık.
It's just a pity your contract doesn't start until the sixth.
Ne yazık ki, kontratınız 6. günden öce geçerli değil.
That's a pity.
Çok yazık.
It's a pity you never settled on any real work.
Gerçek bir işe sahip olmaman çok yazık.
You know, I figured it was just a pity date, but the way she looks at him...
Gençler şişeyi silmezlerdi. Burada yanlış bir şeyler var.
That's a pity, because you know this- -
Yazık oldu, çünkü bu...
Such a pity about her kids.
Çocuklarının durumu yazık.
Pity we only have a photo of his shadow.
Keşke gölgesinden başka fotoğrafı olsaydı.
At times resign his own for others'good, but not in pity, not because he ought, but in some strange perversity of thought... that swayed him onward with a secret pride,
"Bazen feragat ederdi kendinden, başkalarının iyiliği için" "Merhamet ederek değil veya mecbur kalarak" "Fakat tuhaf bir düşünsel sapkınlığa kapılarak"
Pity you're not a man.
Erkek olmaman üzücü.
I don't know what... lt's a pity she won't let us help her.
Seni suçüstü yakalamış.
Pity, I've got a "goodie" :
Yazık, sana bir hediyem vardı :
Pity, you did a pretty drawing.
O ne kadarkötü bir çizim öyle.
Pity you didn't think to take a bite of that apple yourself, Mr. Jones.
Elmadan bir ısırık alma fikrini düşünmemiş olmanız gerçekten çok kötü, Bay Jones.
Such a pity, no?
Ne kadar yazık, ha?
They seek to work on the most basic of human emotions, pity, as a means of creating tension and stoking the fires of bitterness and hatred.
Gerilim yaratmak, acı ve nefret ateşini körüklemek için, en temel insani duyguyu, merhameti kullanmaya çalışıyorlar.
I feel pity for you, a poet!
Bir şair...
Surely you must pity her a little?
Ona biraz da olsa acıman gerekmez mi?
It's hard to pity a woman... who cares more for her jewels than for her child.
Çocuğundansa mücevherlerine endişelenen bir kadına acınmak zor.
Nothing, if you wanna be a priest or wallow in your midlife self-pity bullshit.
Rahip olmak ya da kendine acımakla geçireceğin orta yaş krizi saçmalığını çekmek istiyorsan bir sorun yok tabii.
But it is our last night as a family, and I don't want to see it squandered in self-pity.
Ama bu, aile olarak son gecemiz ve onu kendimize acıyarak harcamamızı istemiyorum.
This is a pity that they went out with others.
Başkalarıyla çıkmaları çok yazık.
I have a lot of pity on you.
Sana çok acıyorum.
Such a pity.
Çok yazık.
Herfst : you have too much self-pity that's no good a lot has happened to me
Herfst : Kendine bu kadar acımak iyi değil ; ... ki benim de başıma birçok şey geldi.
Stay with a girlfriend like this I pity you.
Sen de böyle bir kızla olmak istiyorsun Sana acıyorum.