A politician Çeviri Türkçe
1,080 parallel translation
Talk? You're a politician for sure.
Senin bir politikacı olduğunu biliyorum.
If you don't know a politician in Ankara you can't do any kind of business.
Bak şimdi bu doğru. Şu Ankara'da arkanda bir siyasi yoksa, bir milletvekili falan hiçbir işini göremezsin.
I'm just a politician's wife is not allowed to have feels.
Öyle olmasını istemesem de bir politikacının karısıyım.
A politician, Minister.
Politikacı işte.
Lfhe doesn't know thatafter 20 years as a politician...
20 yıllık siyaset hayatından sonra hala bilmiyorsa...
I'm not a politician.
Ben politikacı değilim.
It used to be when you bought a politician, that son of a bitch stayed bought.
Eskiden bir başkanı besledin mi senin sözünden çıkmazdı.
And when you stand there and tell me that you want to be a politician...
Karşıma geçip politikaya atılıyorum dediğin zaman da...
Funny, right now I feel real wise, like a preacher or... a politician or something.
KOmik. Şu an gerçek bir bilge gibi, bir politikacı gibi hissediyorum.
You sound like a politician on a campaign.
Kampanya aşamasındaki politikalıcılar gibi konuştun.
You're not a politician, you're a writer.
Sen politikacı değil, yazarsın.
A politician exhausts his welcome after a while, Pug.
Bir süre sonra bir politikacı onun gelişini sağlayacak, Pug.
You take a monkey like this, you can make him a democrat, a politician.
Böyle bir maymundan iyi demokrat, iyi politikacı olur.
No, you see, Daryl... he's more of a politician...
Daha ziyade bir politikacıdır. Tıpkı babası gibi.
- So you're a politician's wife?
- O hâlde ; bir siyasetçiyle evlisin.
Are you a politician?
Siyasetçi mi oldun?
I'm a politician, bull is my specialty.
Ben politikacıyım, masal benim işim.
You ought to be a politician.
Politikacı olmalıymışsın.
I'm not a politician.
- Ben asla bir politikacı değilim.
You're just a politician.
Siyasetçinin tekisin.
I can't... i mean... you should be a politician,
Yapamam... yani... politikacı olmalısın,
Because he`s a politician.
Çünkü o politikacı.
I never thought I'd see a politician with his hands in his own pockets.
Bir politikacının ellerinin cebinde olacağını... asla düşünemezdim.
I have a politician who's unable to make a decision.
Kendi başına karar veremeyen bir politikacım var.
A politician needs a wife - and other people, too, regrettably.
Bir politikacının eşe ihtiyacı vardır, ve malesef başkalarına da.
It's the only place an ordinary man can beat a politician.
Sıradan birinin bir politikacıyı yenebileceği tek yer.
Listen, I'm a politician, which means I'm a cheat and a liar.
Ben bir politikacıyım, yani bir sahtekar ve yalancıyım.
He's a public man, a politician.
O bir kamu adamı, bir politikacı.
You a politician... or does lying just run in your family?
Politikacı mısın... yoksa yalan söylemek ailende kalıtımsal mı?
The disappearance of a politician doesn't happen every day, you know.
Bir politikacının ortadan kaybolmasına her gün rastlamıyoruz.
A politician can do a lot ofharm in 42 months.
Bir politikacı 42 ayda birçok zarar verebilir.
One did not say what was going to be still a politician!
Politikaya atılacağını söylememiştin.
As a responsible politician you will take the study mission seriously, so I will let you immerse yourself in the material.
Bir politikacı olarak hep ciddi görevlerin var, bu yüzden sana kendi kendine test etme izni veriyorum.
I'm just a second-rate politician from District Seven.
Ben sadece ikinci sınıf bir politikacıyım, yedinci bölgeden.
A happy carefree politician's wife.
Mutlu, gamsız bir politikacının karısıyım.
When you buy that election, become a big-shot politician... promise me you'll keep my brother from getting his hands on this lot.
Seçimleri kazanınca sıkı bir politikacı ol. Kardeşim bu galeriyi ele geçirmesin, bunun için bana söz ver.
Ned's going to be a famous politician.
Ned ünlü bir politikacı olacak.
Half the time he's a reasonable, astute politician.
Çoğu zaman mantıklı bir politikacı olabiliyor.
You're a good politician, Face, but a crummy husband.
Çok iyi bir politikacısın Face ama berbat bir kocasın.
Or a politician.
- Dalga mı geçiyorsun?
He's a politician.
O bir politikacı.
For the face of the world you are like a fake politician who talks about prosperity and world peace.
Bütün dünyanın gözünde, refahtan ve dünya barışından bahseden sahtekâr bir politikacı gibisin.
Come on now, both you guys know Lutz is a shit-for-brain tinhorn politician.
İkiniz de Lutz'un kahrolası bir politikacı olduğunu biliyorsunuz.
Being a politician's wife is like being a widow.
Biliyorsunuz bir politikacidir.
20th-century male, politician, overweight, wearing female clothing, carrying a valise that looks like a fish.
20.yüzyıl, erkek, politikacı, şişman, bayan kıyafetleri giyiyor, balığa benzeyen bir valiz taşıyor.
Two days later a Japanese politician was killed in Tokyo.
İki gün sonra Tokyo'da Japon bir politikacı öldürüldü.
Now you don't look like Such a politician.
Şimdi politikacıya benzemiyorsunuz.
But I have to listen when they say my movies won't get played because some politician has a hard-on for Hollywood.
Yalnız, benim filmimi oynatmazlarsa, onları dinlemek zorundayım çünkü bazı politikacılar Hollywood'u baskı altında tutuyorlar.
- A Communist politician.
- Bir komünist siyasetçi.
The disappearance of a well known politician continues to dominate the news.
Ünlü politikacının kayboluşu hala gündemini koruyor.
Kelly dating a smart politician?
Kelly zeki bir politikacıyla çıkıyor.