Acquaintances Çeviri Türkçe
435 parallel translation
"What dangerous acquaintances have you been making lately?"
"Son zamanlarda, hangi karanlık tiplerle tanıştınız?"
"Were all your guests old acquaintances?"
"Tüm misafirleriniz eski ahbaplarınız mıydı?"
I hardly number pirates among my acquaintances.
Bunca eş dost varken korsan isimlerini hatırlayamıyorum pek.
But your business acquaintances don't amuse me too terribly, you know, Sam.
Ama senin iş dostlukların beni pek fazla eğlendirmiyor, biliyorsun Sam.
Thanks to him... I made many acquaintances and gained weight.
Onun sayesinde bir çok arkadaş edinmiş ve kilo almıştım.
Mr. Stephens, was it your idea that Barrow and Miss Porter were merely casual acquaintances?
Bay Stephens, Barrow ile Bayan Porter'in tanışıyor olmaları sizin fikriniz miydi?
Here in Rome she keeps running into acquaintances.
Burada Roma'da hep tanıdıklarıyla karşılaşıyor.
But don't you have friends or acquaintances in Florence?
Peki Floransa'da eşiniz, dostunuz falan yok mu?
- I was greeting some acquaintances.
- Tanıdıklarıma selam verdim.
With some business acquaintances.
İş ortaklarıyla birlikte.
After all, you're both auditioning and are acquaintances of Annovazzi
Ne de olsa ikiniz de denemeler yapıyorsunuz ve Annovazzi'yi tanıyorsunuz.
Emiliano Zapata, one of my oldest acquaintances.
Don Emiliano Zapata, eski bir tanıdığımdır.
I don't make passes at wives of acquaintances, and I don't share my women.
Tanıdığım insanların eşlerini es geçmem ve kadınımı da paylaşmam.
hundreds of acquaintances.
Yüzlerce tanıdık insanlar.
Acquaintances call me Scottie.
Yeni tanıştıklarım ise Scottie derler.
They are my only real friends, Mother, the others are just acquaintances.
Bunlar benim gerçek dostlarım, anne. Diğerleri sadece bir tanıdık benim için.
You were with a group of acquaintances.
Sen bir grup arkadaşınla birlikteydin.
I'm counting on you to stop any indiscretions being committed by staff employed for the occasion or by certain people, business acquaintances who I am obliged to invite
Bu özel olay nedeniyle tutulmuş çalışanlar ya da davet etmek zorunda kaldığım belirli insanlar ve meslekten tanıdıklarım tarafından çıkarılabilecek tatsızlıkları önlemek konusunda size güveniyorum.
I hear that you have other acquaintances in Edo :
Duyduğuma göre Edo'da başka tanıdıkların varmış.
These acquaintances dressed in black.
Yakın çevresi siyah giymiş.
Any acquaintances?
Eşin, dostun var mı?
Let's talk about your acquaintances You know, what I mean.
Tanıdıklarınızdan bahsedelim Ne demek istediğimi anlarsınız.
Ye who are my kinfolk in the flesh, and ye who are my brethren in the spirit, my friends and wonted acquaintances, weep ye, sigh, wail ;
"Sen ki bana benden yakınsın," "kardeşlerim," "dostlarım ve yakınlarım,"
Wouldn't you like to renew old acquaintances?
Eski tanışıklıkları yenilemek istemez misin?
No, some acquaintances of mine asked me to look the place over for them.
Hayır, bazı tanıdıklarım kendileri için buraya bakmamı istedi.
Obviously one of your nightclub acquaintances.
- Tanıdıklarından biri.
Subjects failed to recognize acquaintances, became hysterically convinced that they were in mortal danger, and were seeking escape at any cost.
İnsanları tanımayı başaramayanlar, hayatlarının tehlikede olduğuna inanarak kaçmaya çalıştılar.
Oh, Felix, I'd like you to meet two elevator acquaintances of mine...
Oh, Felix, seni asansörde karşılaştığım iki komşumuzla tanıştırayım.
Now wait a minute. I'm surprised you have acquaintances like that.
Böyle yerlerde tanıdıklarınız var demek.
Not acquaintances, Ermengarde, friends -
Tanıdıklar değil, Ermengarde.
Not acquaintances, Ermengarde-friends.
Tanıdıklar değil, Ermengarde. Dostlar.
I'll see to it that you're set up with a few acquaintances.
Bakalım birkaç tanıdık sima bulabilecek miyiz.
I feel guilty because I don't talk to you much or confide in you... whereas I talk endlessly with people I hardly know who mean nothing to me, just casual acquaintances.
Sana çok fazla kendimi açıp muhabbet etmediğimiz için suçluluk hissediyorum. Oysa doğru dürüst tanımadığım, benim için bir şey ifade etmeyen insanlarla gün içinde durmaksızın muhabbet ediyorum.
No. In some acquaintances.
Hayır, burada yaşamış insanları biliyorum.
I'll even find new interests and acquaintances.
Yeni ilgi alanları yeni tanışlar bile bulurum.
There were cases where l saw acquaintances.
Aralarında tanıdığım kimseler de vardı.
- She's made many acquaintances.
- Çok arkadaş edindi.
- Just a few casual acquaintances.
Birkaç tanıdıkla görüştüm.
- Sonny's casual acquaintances, eh?
Sonny'nin tanıdıkları ha?
He's greeting some of his old friends, business acquaintances.
Bazı eski arkadaşları, iş dünyasından ahbapları ile selamlaşıyor.
You change your work, house, acquaintances
İşini, evini, tanıdıklarını değiştiriyorsun.
You've made use of my files, my international acquaintances, my electronic equipment...
Dosyalarımdan faydalandınız uluslararası tanıdıklarımdam elektronik ekipmanımdan...
With his acquaintances, he'll easily find you a job with the Minister or a good dentist.
Onun tanıdıkları sayesinde sana kolayca bir bakan veya dişhekimi yanında iş bulur.
Business acquaintances.
İş arkadaşlığı.
We have to talk to Ortega's acquaintances.
Ortega'nın Rising Star'daki tanıdıklarıyla konuşmalıyız.
Choose your acquaintances better.
Arkadaşlarını iyi seç.
For our investigation, we need the names of friends and acquaintances he might turn to.
Soruşturmamız için arkadaşlarının ve tanıdıklarının isimlerine ihtiyacımız var.
Known as eddy to his more intimate acquaintances.
Tanıdıkları tarafından Eddy diye bilinir.
Now, I have acquaintances in Revok's group. They tell me... They tell me that you have never been one of them.
Revok'un grubundan tanıdıklarım var ve onlar bana... onlar bana aralarından biri olmadığınızı söyledi
I'm sure my acquaintances are in that castle.
Kesin bizimkiler de şu şatodadır.
Acquaintances, perhaps.
Affedersiniz, Komiser Kolumbo sizi aşağıya istiyor.