English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / Across town

Across town Çeviri Türkçe

729 parallel translation
I won't make you drive across town.
Şehrin bir ucuna sürmene gerek yok.
Could not someone like you, standing on the road, waiting for a ride, Always in front of me across town, and take a ride by car going to a 105 or 110 per hour?
Bir adam, otostop çekip, her seferinde çabuk hızlanabilen, saatte 100-120 km hız yapan araçlara binerek, bir şehirden bir şehre benden daha hızlı gidebilir.
I have been carrying these groceries clear across town.
Ben bu poşetleri ta kasabadan buraya taşıyorum.
She rushes across town to see the second guy.
Bütün şehri geçmiş, diğer adamı görmek için.
Now, look, I gotta go all the way across town.
Vaktim yok. Bakın, şehrin ta öteki ucuna gitmem gerek.
I'm sorry I'm late, but on the way across town, I saw the cutest hat.
Geç kaldım özür dilerim, ama buraya gelirken, çok hoş bir şapka gördüm.
Maybe your mind's on that cute little teenager who waved to you on the way across town.
Belki senin aklın halen şehirden geçerken gördüğün sevimli kızda kalmıştır ne dersin?
We went for a long walk across town, along the crowded boulevards.
Kasabada kalabalık bulvarlar boyunca uzun bir yürüyüşe çıktık.
I know a little place across town where the women...
Şehrin öte yakasında kadınların bulunduğu küçük bir yer biliyorum...
He's across town!
Kasabaya girmiş!
There's a lovely lady across town who'd take notice if I chugged up in this.
Şehrin öteki yanında bu şeye binersem fark edecek bir kadın var.
I'm just a little way across town.
Karşı tarafa biraz uzaktayım.
You were at Saks, which is halfway across town.
Saks'teydin. Yani şehrin diğer ucunda.
Across town, located in the teeming metropolis... known as downtown Baltimore... live Connie and Raymond Marble, two jealous perverts... that hate Divine's fame and notoriety... more than anything in the whole world.
Kasabayı geçince, Baltimore diye bilinen bereketli topraklara kurulmuş yerde... Divine'ın şöhreti ve pisliğinden... başka hiçbir şeyden olmadığı kadar nefret eden... iki kıskanç sapık, Connie ve Raymond Marble yaşamaktadır.
Did we come across town for this?
Bunun için mi geldik?
Well, some of the Bethel commune from across town came to talk to him.
Şehrin karşı tarafındaki Bethel klanından birileri, onunla konuşmaya geldi.
But the opera house is clear across town, and it's already past 7.
- Ama opera binası şehrin öbür ucunda ve saat yediyi geçti bile.
It's across town.
Kasabanın öbür ucunda.
The teenager was taken across town to Haddonfield Memorial Clinic.
Genç, Haddonfield kliniğine götürüldü.
It used to be on 8th Street... But they took so many rubber checks, it bounced all the way across town.
Eskiden 8. caddedeymiş ama çok fazla sahte çek almışlar ve hepsi de karşılıksız çıkmış
Me, I'm staying in a flea trap across town.
Kasabanın dışında bir pire yuvasında kalıyorum.
Across town another man is found in the stockroom of a men's haberdashery... his head blown off.
Kasabanın diğer yanında ise başka bir adam bir tuhafiye dükkanının.. Deposunda kafasından vurulmuş olarak bulunur.
Look, all you got to do, man, is drive the car across town, park it, leave it.
Dinle adamım, tek yapman gereken, bu arabayı şehir boyunca kullanmak park etmek ve bırakıp gitmek.
He's across town.
O şehrin öbür tarafında.
Now, I want you to mail this from across town.
Bunu sehrin diğer yakasından postala.
Yeah, we went across town, down to Crawford's gulley, and we stopped for a box of goobers... you guys are pissing me off.
Öyle, şehri dolaştık, Crawford deresinden aşağı, ve yer fıstığı kutusu için durduk... Siz beyler tepemi attırıyorsunuz.
We should be across town by now.
Şimdiye kentin öbür ucuna varmıştık.
This is in a building across town.
- Burası şehrin diğer ucunda.
Know why? Now I don't have to drive all the way across town to haul your ass in.
Artık seni toplamak için kenti hallaç pamuğu gibi atmama gerek yok.
Because the Dane's already dead, halfway across town.
Çünkü Dane zaten öldü.
You came all the way across town to tell me that?
Bütün bir yolu bana bunu söylemek için mi geldin?
To get across town... take the trolley through the ghetto.
Diğer tarafa geçmek istiyorsan Yahudi Mahallesi'ni tramvayla geçmelisin.
Excuse me. Across town, please.
Şehrin öbür ucuna gidiyorum.
And in Cape Town, Africa, a Boer, no doubt reports a similar flash across the sky.
Cape Town Afrika'da, bir Boer tarafından hiç şüphesiz gökyüzündeki benzer bir parlamayı rapor etti.
Across the river is a wide-open town - Del Mar Falls. And it's not in this state.
Nehrin karşısında Del Mar Falls adında, bu eyalete....... bağlı olmayan bir kasaba var.
You've got 30 minutes to get out of town... and I don't mean finding a bed at Candy's across the river.
Kasabayı terk etmek için 30 dakikan var ve nehrin karşısındaki barı da kastetmiyorum.
A Roman town called Sabrata and one in The Rubiyat buried by tiny particles one-eighth of a millimetre across.
Sabrata isimli Roma şehri ve Rubiyat'taki biri milimetrenin sekizde biri kadar ufak parçalara ayrılarak gömülmüş.
All right, right across the 4th Street Bridge, in front of all those hotels, right smack in the centre of town, OK?
Tamam, dördüncü caddedeki köprüden, bütün otellerin önünden şehrin tam merkezine, tamam mı?
Now, once across the border, we still have another 500 miles to go... before we reach a town called Durango.
- Şimdi, sınırı geçtikten sonra, Durango kasabasına varmadan önce hala gidilmesi gereken 500 mil yolumuz daha olacak.
The unfriendliest town I've ever come across.
Gördüğüm en samimiyetsiz kasaba.
We used to stand behind the town and look down over the slate roofs across the river to the highlands on the other side.
Savaştan önce her şey çok güzeldi. Nehrin karşısında büyük bir arazimiz vardı.
According to the map the railroad line north of town cuts clear across, east and west.
Haritaya göre demiryolu hattı kuzeyde, doğu batı arasında kesişiyor.
Right across the front from Cherbourg was the town of Caen.
Cherbourg'un tam karşısında, Caen şehri bulunuyordu.
It's almost incredible, isn't it, to think that this huge tree has walked over 2000 miles across this inhospitable terrain to stop here, maybe just to take in water before the 2000 miles on to Cape Town
İnanılmaz, değil mi? Bir düşünün, bu koca ağaç bu zorlu coğrafyada 3.000 km. Yürüdü ve yaşadığı yer olan 3.000 km.
Yeah, well, he said he wanted to talk to me about opening a store... so I drove all across this town and the creep is closed.
Oh? Gitmesi garip.
Maybe they're gonna build a bridge across the valley with a big town.
Büyük bir kasaba için belkide bu vadide köprü yapacaklar.
They don't want a motorway across the park, or new houses in an old town
Parkın çevresinde bir araba yolu veya eski bir kasabada yeni evler istemiyorlar.
It's almost like a wall across the east end of town.
Kasabanın doğusunu bir duvar gibi kapattı.
into the town, across the bridge, and we're free.
Kasabaya girip köprüyü geçelim, sonra özgürüz.
A woman across town needs a seven triple E? I'm on my way.
Hemen yola çıkıyorum.
She laid across my lap as we drove back to town.
Kasabaya dönerken kucağıma uzandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]