Adding Çeviri Türkçe
1,435 parallel translation
this isn't adding up.
Sid, bu hiç alışıldık değil.
Certain car dealerships started adding datadots to headlights because they were being stolen so often.
Araba üreticileri, bu lambalar çok sık çalındığı için böyle bir yönteme başvurmuş.
Chase : I'm adding one microliter of the immunoperoxidase.
Bir mikrolitre immünoperoksidaz ekliyorum.
All I know is something isn't adding up, and I'd hate to see a lot of innocent people die and a lot of blood get spilled for no reason.
Bir şeyler birbirini tutmuyor. Bir sürü masum insanın ölmesini, sebepsiz kan dökülmesini istemem.
Hell, you risked adding extra time to your bid all for a pair of panties?
Of, 10 yıl riske ettin. Tüm bunlar bir iç çamaşırı için miydi?
We're adding it to the money that we're donating in Rory's name.
Rory'nin adına bağışlayacağımız paraya ekliyoruz.
Really, all in all, after adding the six extra aisles, probably 16 months, 18 months to recoup all the costs on it.
Hatta buraya altı reyon daha eklersek... muhtemelen 16 ya da 18 ayda masrafları çıkarmış oluruz. Gerçekten iyi olacak.
Fix the droop here by adding fatty deposits for greater support.
Burdaki sarkıklığı yağ depozitleri ekleyerek sabitleyeceğiz.
Originally our ancestors made it for the people around here but it was so nice to be appreciated by others so adding more time by our generation winery became our main business but it'S still a small company
Aslında atalarımız bunları civarda yaşayanlar için yapmıştı ama başkaları tarafından da çok beğenilince daha fazlasını yaptılar. Böylece şarap işi aile işimiz haline geldi. Yine de hala küçük bir şirketiz.
... adding a T-9 report to all arthroscopic biopsies.
... Tüm arthroscopic biyopsilere bir T-9 raporu eklendi.
I have 12 lines, but I'm adding more all the time.
Şu anda 12 hat, ama sürekli çoğaltıyorum.
And all of this pushing-against is only adding-to,
Tüm bu girişimler sadece daha fazlasını doğuruyor!
So the water washes away the pigment, but not the solvent. Exactly, but by adding and subtracting different light and filters, we can actually make the solvent reveal itself to us.
Farklı ışık ve filtreler ekleyerek ve çıkararak çözücünün bize kendini göstermesini sağlayabiliriz.
It's zoning regulation 11.2, not 6 and Walt is not adding a family room.
- 11.2 sayılı sınır tüzüğü, 6 değil. Walt eve ek bir oda yapmayacak.
He's adding a giant garage for his boat.
O teknesi için dev bir garaj yapacak.
The fin is tasteless, adding only texture to a soup flavoured with chicken or pork broth.
Bu yüzgeçler lezzetsizdir çorbaya eklenerek tavuk veya domuz eti suyuyla tatlandırılırlar.
So I talked Voris into violating parole, and we're adding the charges of negligent homicide.
Voris ile şartlı tahliye kurallarının çiğnenmesiyle ilgili olarak konuştum. Aynı zamanda ölüme ilgisiz kalma suçuna da buna ekleyeceğiz.
It's about adding to the panic, which isn't hard when you can see that every single person with a cough or aching joints...
- Bu paniği arttırmak demek,... ki bu da öksüren ya da eklem yerleri ağrıyan bir çok insan görürken çok da zor bir şey değil.
Now adding further intrigue to the Brockett case is Justice Elizabeth Mallray's decision to recuse herself, citing an unspecified personal bias.
Brockett'in düştüğü durum karşısında Yargıç Elizabeth Mallray verdiği kararı kendine has yöntemleriyle tekrar gözden geçirecek.
Then why did adding her initials to ours unlock the accounts I have been trying to open for months?
O zaman neden baş harfini aylardır açmaya çalıştığımız hesabın şifresine ekleyince işe yaradı?
I'm with you, but the way the landlady spoke about them, young couple in love, it's not really adding up.
Bence de, ama ev sahibinin onlar hakkında söyledikleri, aşık, genç bir çift, pek uymuyor.
This thing isn't adding up in a big way.
Büyük bir sorun var.
It's, uh... it's just not adding up.
Hiçbir şey çıkmadı. Parçalar bir türlü birleşmiyor.
Because I'm just adding one more to the countless lies I said to you.
Çünkü şu an sadece sana söylediğim yalanlara bir tanesini daha ekliyorum.
The numbers ain't adding up?
Numaralar eklenmemiş mi? Hayır.
I was just adding a sense of reality.
Tek yaptığım olaya gerçeklik hissi katmaktı.
And, if that doesn't help, they're asking that people stop adding tires to the fire.
Eğer bu da işe yaramazsa, insanlardan, yangına daha fazla lastik atmamaları istenecek.
His shipment numbers from Cuba weren't adding up.
Küba'dan gelen malların sayısı tutmuyordu.
- Well, then stop adding stuff to the list.
O zaman listeye madde eklemeyi kes.
And I'm taking the money that I gave that fucking wetback for my jack, and I'm adding it onto your tab.
O hergeleye beyazım için verdiğim parayı senin borcuna ekliyorum.
And we will be adding environmental stressors over time.
Ve ardından daha çok çevresel stresler eklenecek.
Things were adding up fast.
İşler kontrolden çıkmak üzereydi.
Have you thought about adding some more words?
Başka kelime ekleyeyim diye düşündün mü?
Yeah, quickly adding up to be a little more than just an assumption.
Hemen toparlayınca farz etmekten biraz fazlası oluyor.
But adding three more "one and onlys" was Harold's idea of a dream life.
Ama üç tane daha "tek ve biricik" eklemek,... hayalini kurduğu hayat için Harold'ın fikriydi.
I've got a fire in front of me here, if I want it to keep burning, I have to keep adding wood to it.
Burada, önümde yanan bir ateş var. Eğer sönmemesini istiyorsam, sürekli odun atmak zorundayım.
By adding other gases, like argon, a whole range of colors can be produced.
Argon gibi başka gazların eklenmesiyle birçok renk elde edilebilir.
Then shall we try adding one more?
Şimdi bir sırık daha sapla.
I think adding a little authenticity could make a huge difference.
Bence biraz daha gerçekçi olmak çok büyük bir fark yaratabilir.
She was conceived in my college dorm the good, old-fashioned way, by adding 2 hard bodies, a quart of rum and stirring.
Kolejdeki yurdumda eski moda alışkanlıklarımdan meydana geldi. 2 tane taş gibi vücut, bir şişe rom ve biraz hareket.
Adding money and education doesn't take the rude edge out of people.
Paranın ve eğitim düzeylerinin artması insanların kaba yönlerini gidermiyor.
They have to get renewed by an errant comet coming in and crashing, adding to the mass that's going around there.
Halkalar, kendilerine çarpan bir kuyrukluyıldız sayesinde yenileniyor olmalılar, böylece kütleleri de artar.
You get how that's adding up?
Bunu nasıl açıklayacaksın?
Mr.White here seems to have faked civilaudio's invoices to police and fire departments all through the southwest, adding on a little surcharge for every radio he sold and keeping itfor himself. And the victim knew all about it.
Bay White Sivil Ses şirketinde Southwest'deki polis ve itfaiye teşkilatlarına sattığı her bir telsizde ek ücret adı altında sahtecilik yapıyormuş ve kurban tüm bunları biliyormuş.
The point is Antonio decided to make the burgers tastier by adding beef broth to the recipe.
Yani, Antonio, hamburgerlerin tadını güzelleştirmek için et suyu katmaya başlamıştı.
So you're adding murder to grand theft auto.
Demek büyük oto hırsızlığına cinayet de ekliyorsun? Cinayet mi?
something's not adding up here.
Akla yatmayan şeyler var.
Yeah, the number 888 is associated with Christ, it's arrived at by adding up the numerical values of the Greek alphabet letters that spell "Jesus", and their numeric equivalents.
Evet, 888 sayısı İsa ile ilişkilidir. Yunan alfabesindeki harflerle "İsa" hecelenir ve harflerin nümerik değerlerinin toplamı sayıyı verir.
There's a lot of evidence, but it's not really adding up to anything.
Bir çok kanıt var ama, pek bir neticeye varmıyor aslında.
Looks like it's all adding up.
Herşey uyuyormuş gibi görunüyor.
I'm not adding your name to the masthead.
Adını ajansın adına eklemiyorum.