Advisor Çeviri Türkçe
1,276 parallel translation
Look, I have to meet my advisor.
Bak, danışmanımı görmeliyim.
That's going to change, colonel Mikkelson is team advisor,
Bu değişecek. Binbaşı Mikkelson ekip danışmanıdır.
This is Janet Hill, National Security Advisor.
Bu Janet Hill, uluslararası güvenlik danışmanı.
Dr. Sallin is our chief advisor on this mission.
Dr. Sallin bu görevdeki şefimizdir.
Chief Intelligence Advisor to Mr Churchill.
Sayın Churchill'in baş istihbarat danışmanı.
Mike's your advisor.
Mike senin danışmanın.
I'm your advisor.
Ben senin danışmanıyım.
As an advisor?
Bir danışman olarak mı?
Do you want to be the parent advisor on my Economics project?
- Yaparım. Yeter ki istemediğim bir şey olmasın.
And we have to come up with a consumer product, all make-believe... and there's sort of a contest at the end, and we sort of need an advisor.
Bir ürün yaratmak zorundayız. Sonra bir yarışma düzenlenecek ve bir danışmana ihtiyacımız var. - Bir danışmana mı?
I'm telling my advisor all this and I look in her trash can... and there's this half-eaten banana in there.
Danışmanıma bunları anlatırken çöp kutusuna baktım. Yarım bir muz vardı.
HUH. I'M SPEAKING IN MY PROFESSIONAL CAPACITY AS A FINANCIAL ADVISOR.
Bir mali danışman olarak, iş deneyimlerimden yola çıkarak konuşuyorum.
I want you to come back to Metropolis... where you will hold the position "advisor to the chairman emeritus."
Metropolis'e dönmeni istiyorum ki orada "emekli başkanın özel danışmanı" olarak görev alacaksın.
He's a cpa. He's not an investment advisor.
Mali müşavir o, yatırım danışmanı değil.
I'm the senior advisor.
Üst danışman benim.
But he was my advisor.
Ama o benim danışmanımdı.
Owen Crawford is the best commanding officer, boss, advisor, and all-around good guy that I've ever come to know.
Owen Crawford tanıdığım en iyi emir subayı, patron, akıl hocasıdır ve harika bir insandır.
Had I been an honest advisor of the Arabs, I would have advised them to go home, and not risk their lives fighting for such stuff.
Eğer dürüst bir akıl hocası olsaydım onlara evlerine gitmelerini ve ve böyle bir şey için savaşarak hayatlarını tehlikeye atmamalarını söylerdim.
My graduate advisor gave me this advice five months ago.
Diploma danışmanım bana bu tavsiyeyi 5 ay önce verdi.
I protested, but he said it was my fee as his career advisor.
İstemedim ama ısrar etti, danışmanlık ücretimmiş.
That's what Washington insiders want to know after Gilliam's chief advisor...
Gilliam'ın danışmanı Debra Lassiter'in araçtan inmesinden sonra..
From now on, you're senior advisor.
Şu andan itibaren, başdanışman sensin.
She's an advisor "
O, bir danışman.
Call her a legal advisor!
Ona yasal danışman denir!
I'm your brother, I'm your advisor, and I do have some perspective on this thing.
Ben senin kardeşinim, ben senin danışmanınım... ve bu olay hakkında bazı bakış açılarım var.
Munitions expert and tactical advisor to the group.
Malzeme uzmanı ve takımın taktik danışmanı.
Advisor. Advisee.
Ben danışman, sen danışan.
But I do need an advisor.
Ama danışmana ihtiyacım olacak.
I am T.R. Holt, Special Advisor to the President.
Ben T.R. Holt, Başkanın Özel Danışmanıyım.
I've notified the CIA and the National Security Advisor.
CIA ve uluslar arası güvenlik kurumu tarafından bilgilendirildim.
You've referred to him in the press As the gay member of your team, And as your "close friend and personal advisor".
Basının önünde onu, ekibinde gay üye, yakın arkadaşın ve kişisel danışmanın olarak tanıttın.
PROSTITUTION, AND BUSINESSES THAT PROFIT FROM ILLICIT SEX. IN FACT, THE PERSON IN CHARGE OF MY ENTIRE ADVERTISING CAMPAIGN, A CLOSE FRIEND AND PERSONAL ADVISOR...
Aslında, benim seçim kampanyamı yürüten, yakın arkadaşım ve kişisel danışmanım olan kişi de bir gay.
I'll be applying to medical school in the fall... and my advisor thought it might be a good idea.
Sonbaharda, tıp fakültesine başvuracağım....... ve danışmanım, bunun iyi bir fikir olacağını söylüyor.
We need to speak with Audrey's financial advisor as well.
Audrey'in ekonomi danışmanlarıyla da konuşmamız gerek.
At its heart were Donald Rumsfeld and Paul Wolfowitz, along with the vice-president, Dick Cheney and Ric Perle, who was a senior advisor to the Pentagon.
Bunun merkezinde Donald Rumsfeld ve Paul Wolfowitz vardı, yanlarında da Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Pentagon'un baş danışmanlarından biri, Richard Perle.
I was 28, already a paranormal advisor to President Roosevelt.
28 yaşında ve Başkan Roosevelt'in paranormal olaylar danışmanıydım.
Jeannie, this is my - This is my student advisor.
Jeannie, bu benim.... Bu benim öğrenci danışmanım.
Your student advisor.
Öğrenci rehberin.
You said he was your student advisor.
Öğrenci danışmanın olduğunu söylemiştin.
Look that guy wasn't my student advisor.
Bak bu adam öğrenci danışmanım değildi.
My student advisor.
Öğrenci danışmanım.
Now that you live in that penthouse, can I be your financial advisor?
Artık güzel bir evde yaşadığına göre, mali danışmanın olabilir miyim?
- And I'm his financial advisor.
- Ben de mali danışmanıyım.
And I'm not a real financial advisor.
Ben de gerçek mali danışman değilim.
And it wasn't a wrestling team. It was her academic advisor.
Ve güreş takımıyla değil, akademik danışmanıyla yattı.
I'm a financial advisor.
Ben para danışmanıyım.
Ramon looks as if he's just a porter, but he's his advisor, his right-hand man.
Ramón sadece bir hamal gibi görünür ama onun danışmanı, sağ koludur.
Scientific advisor.
Bilimsel danışman.
He holds the post of semiconductor technical advisor
Yarı iletkenler için teknik danışmanlık görevini almış.
But when Poincare's paper was being prepared for publication by the King's scientific advisor, Mittag-Leffler, one of the editors found a problem.
Ama Poincare'in çalışması halka duyurulmak üzere kralın bilimsel danışmanı Mittag-Leffler tarafından hazırlanırken, editörlerden biri bir hata buldu.
- You called your advisor'missy?
- Danışmanına "küçük hanım" mı diyorsun?