An address Çeviri Türkçe
2,769 parallel translation
She never kept a day planner, maybe an address book that might have some names in it?
Ajandası yoktu ama adreslerin yazılı olduğu bir defteri olabilir mi?
An address... or this... phone number.
Bu bir adres veya telefon numarası.
Now we can sit here all night twisting my nipples, over something I did to protect you ingrates, or we can address the fact that if David Rosen finds the connection between Cytron and Doyle Energy, every one of us here is about three goose eggs shy of spending the rest of their lives in prison.
İsterseniz bütün gece burada otururuz ve siz nankörleri korumak için yaptığım şey yüzünden kulağımı çekersiniz ya da David Rosen, Cyrton'la Doyle Energy arasındaki ilişkiyi keşfedecek olursa, hepimizin hapse girmesinin an meselesi olacağı gerçeğinden bahsederiz.
No mug shot, but we got a booking slip and an address.
Yok ama elimizde rezervasyon fişi ve adresi var.
The manufacturer shipped it to an address in the Bronx.
Üreticisi parçayı burada Bronx'da bir adrese yollamış.
I need an address.
Adres lazım.
No phone number, but there is an address.
Telefon numarası yok ama bir adres var.
You got an address?
Adres var mı?
All right, Farooq drove the car here from an address in Waikiki.
Pekâlâ, Farooq arabayı Waikiki'deki bir adresten getirmiş.
I thought... Muirfield- - when they took you, did you get a license plate or an address?
- Düşündüm de Muirfield seni kaçırdığında plaka veya adres falan aldın mı?
I got an address and a license.
- Adres ve ehliyet buldum.
Hey, check with the V.A. Get me an address for L.J. Moore.
Bu bölgeyi araştır ve L.J. Moore'un adresini bul bana.
You got an address?
Adresi var mı?
We got an address for this Pl?
Elimizde özel dedektifin adresi var mı?
Have an address, I got this.
Elimizde bir adres var, ben hallederim.
Do you have a contact number or an address?
Elinde bir numara ya da adres var mı?
Do you have an address?
Adresi biliyor musunuz?
I have an address at Yeongson Pool Hall.
Yeongson Bilardo Salonu diye bir adres buldum.
Do you have an address for Kestler?
Kestler'ın adresi var mı?
They gave me an address though.
Bir adres verdi gerçi.
You have an address?
Adresi var mı?
Gave us an address.
Bize bir adres verdi.
Enter an address.
Adresi girin.
We need an address.
Bize adresin lazım.
Do we have an address?
Yanımızda addres var mı?
It wasn't a car reg or part of an address or anything of the sort.
Ne araba plâkası ne de bir adresin falan bir parçası.
I have an address.
- Bir adres buldum.
Then get me an address for DeGroat.
Bana DeGroat'ın adresini ver.
An address?
Adresini mi?
Is there an address?
Adresi var mı?
" We don't have an address or a telephone number to give you,
Verecekleri adresi yahut telefon numarası da yokmuş.
- An address.
- Bir adres.
Do you know what an ant's home address is?
Bir karıncanın ev adresini biliyor musun?
A phone number, emails, an address?
Telefon numarası, mail adresi, ev adresi?
There won't be any room for us at this particular address, if we tear open the PM's personal wounds for no reason during an election.
Ve eminim farkındasındır, seçim kampanyasının ortasında Başbakanın kişisel yarasını amaçsızca deşersek buralarda tutunacak yerimiz kalmaz.
But the address for the party is an old house in Maunalani Heights.
Ama partinin adresi Maunalani tepelerinde eski bir ev.
Got an update? This warehouse is the only address listed under Quinn's name.
This depo Quinn'in adına kayıtlı tek adres.
I was on a judicial panel studying the mainstreaming of gender in the military, and there was a speaker who had an issue our panel could not address.
Orduda toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışma yapan tarafsız bir jürideydim,... ve jürimizin çözemediği bir sorunu olan bir konuşmacı vardı.
- No, it's... it's an interesting theory, but I think it might just be... easier to check his last known address.
- Hayır aslında... İlginç bir teori ama son adreslerini kontrol etmek daha kolay olabilir.
Ok, so how does she afford an Ocean Avenue address on such little income?
Ocean Avenue'daki adresinde bu kadarcık gelirle nasıl yaşıyormuş?
I have an address.
Elimde bir adres var.
Here's the address of an apartment we've arranged for you...
İşte senin için ayarladığımız dairenin adresi.
I got an alarm call from this address.
- Bu adreste alarm çaldığı söylendi.
I got an alarm call from this address.
Bu adreste alarm çaldığı söylendi.
I got an alarm call at this address.
Bu adreste alarm çaldığı söylendi.
It must be an inside job! Get me the address.
Bana adresi verin.
Every time I access an IP address, it mutates.
Ne zaman bir IP adresine ulaşsam mutasyona uğruyor.
A street address, a stamp, an ID card, a passport.
Bir açık adres bir onay, bir kimlik bir pasaport.
I was in Austin when Lance decided to do an interview with Oprah to address charges of doping in the press that had become impossible to deny.
Lance artık inkar edilmesi imkansızlaşan doping iddialarıyla ilgili konuşmak için Oprah'ya röportaj vermeye karar verdiğinde Austin'deydim.
Right now, an s. F.O. Unit is making its way to a remote address 94 kilometers east of Reykjavik.
Şu anda bir özel tim birimi, Reykjavik'in 94 kilometre doğusundaki bir adrese doğru yola çıktı.
- Yeah. Must be an old address.
Eski adresi olsa gerek.