An architect Çeviri Türkçe
704 parallel translation
I'm an architect.
Mimarım.
An architect?
Mimar, ha?
An architect.
Mimar.
I've never met a painter or an architect who did not congratulate me upon my taste.
Bütün mimarlar ve ressamlar... sahip olduğum sanatçı ruhumu takdir ederler.
- No, my husband's an architect.
- Hayır mimarın.
- An architect?
- Mimar imişsin.
I happen to be an architect.
Ben mimarım.
I used the name of Vanek, told them I was an architect.
Onlara Vanek ismini verip, mimar olduğumu söyledim.
My name is not Karel Vanek, and I'm not an architect.
Benim adım Karel Vanek değil, mimar da değilim.
Or an architect.
Ya da bir mimar.
He was an architect.
Bir mimardı.
I know you fairly well... you're an architect, there's a vogue for your work among people who know.
Seni zaten iyi tanıyorum. Bir mimarsın, seni tanıyan insanlar arasında oldukça meşhursun.
An architect too, I suppose?
Bir mimar olabilirsin belki.
It is my duty as your dean to say you will never become an architect.
Danışmanın olarak asla bir mimar olamayacağını söylemek görevimdir.
It's a tremendous assignment, an unusual opportunity for an architect.
Muazzam bir görev, bir mimar için sıra dışı bir fırsat.
The board of directors has attempted to pick an architect quite unsuccessfully.
Yönetim kurulu başarısızlıkla sonuçlanan bir mimar seçme girişiminde bulundu.
I must pick an architect for the Security Bank building.
Banka inşaatı için bir mimar seçmem gerekiyor.
No, don't ever hire an architect who's a genius.
Hayır, sakın dâhi bir mimar ile çalışmayın
I am an architect.
Ben bir mimarım.
I was married to an architect who died during the German occupation.
Kocam mimardı, Alman işgali sırasında öldü.
An architect.
Bir mimarım.
When an architect or contractor contracts with a landowner... to construct a building... in accordance with an agreed plan and for a specified payment, he cannot demand any increase in that payment on any grounds, whether because of an increase in the work force or materials... or because of any changes... or additions made to the plan,
Bir mimar veya müteahhit, arazi sahibi bir kimseyle, üzerinde anlaşılmış bir plan dahilinde ve belirli bir ücret karşılığında anlaşma yaptığı zaman, işgücündeki bir artış veya plandaki değişiklik veya eklemeler nedeniyle olsun, hiçbir şekilde o ödemede bir artış talep edemez ;
I've always wondered how an architect could have dreamed up such odd ideas.
Her zaman bir mimarınnasıl böyle garip fikirler ortaya çıkarabileceğini merak etmişimdir.
He wasn't an architect, but an engineer helped him with the plans.
Mimar değildi, lakin bir mühendis ona planlarda yardım etmiş.
An architect needs it.
Bir mimara vereceğim.
- I'm an architect.
- Ben mimarım.
I'm an architect.
Ben mimarım.
I'm an architect.
Mimarlık.
Before the war, I'd planned on being an architect, but that meant an office and four walls.
Savaştan önce, bir mimar olmayı düşünürdüm... ama bu bir büro ve dört duvar demekti.
My father was an architect, but he is dead.
Babam bir mimardı, ama öldü.
You could have been an architect too.
Bir mimar da olabilirdin.
That you once worked with an architect.
Bir mimarla çalıştığınızı biliyorum.
If my father had taken care of us, I would be an architect now.
Eğer babam bizimle yeteri kadar ilgilenseydi şimdi mimar olmuştum.
Maybe if I had had an education I would have been an architect or an engineer - throw the Golden Gate Bridge across San Francisco Bay.
Eğer eğitim alabilseydim, San Francisco Körfezi'ndeki Golden Gate Köprüsü'nde çalışan bir mimar ya da mühendis olabilirdim.
You an architect for the Sultan of Turkey?
Osmanlı sultanının mimarı mı olacaksın?
Do you now claim to be an architect too?
Şimdi de mimarlık mı taslıyorsun?
- Have you been trained as an architect?
Mimarlık eğitimi aldın mı?
As a sideline, but I'm an architect by trade.
Resmi olarak öyle, ama ben bir mimarım.
I'm an architect, and I'm in the Olympics.
Mimarım ve Olimpiyatlara katılıyorum.
An architect or a doctor earns 10-15 times a restaurant worker's wage.
Bir mimar veya doktor, bir restoran çalışanının 10 ila 15 katını kazanır.
So I'm looking for an architect.
Yani bir mimar arıyorum.
My husband's an architect.
Kocam mimardır.
I'm an architect. - I knew it!
- Biliyordum!
You're an architect, I hear.
Mimar olduğunuzu duydum.
Meet my dear old friend Edephus, he's an Architect from Alexandria.
Eski dostum Edephus ile tanışın, Alexandria'lı bir mimardır kendisi.
Okay, so you've got ideas, but you don't become an architect overnight.
Pekâlâ, fikirlerin var, ama bir gecede mimar olamazsın.
I decided to become an architect because I wanted to build, to construct.
Mimar olmaya karar verdim, çünkü bir şeyler yapmak, inşa etmek istedim.
He's a great tennis player, an architect, and a giant to boot.
Büyük bir tenis oyuncusu, bir mimar ve ilaveten bir devdi.
No one knows the structure of an edifice better than the architect.
Kimse onu benden daha iyi tanıyamaz.
I've never heard of a practicing architect on an Olympic team.
Hem Olimpiyat takımında olan hem de çalışan bir mimarı ilk defa duyuyorum.
How else would an insolvent architect have an opportunity to travel, expenses paid, all over the world in order to study the various architectural aspects...?
Bütün dünyayı gezmek mimari yapıları incelemek ve harcamalarımın ödendiği böyle bir seyahati ben?