English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / And for all i know

And for all i know Çeviri Türkçe

1,197 parallel translation
And for all I know, Schillinger's unborn grandchild will grow up, find my grandchild, and kill him. No.
Ve tek bildiğim Schillinger'ın doğmamış torunu büyüyecek torunumu bulacak ve onu öldürecek.
You know, pay me back for all those sodas and frankos I give you at lunch.
Sana öğlen yemeklerinde verdiğim yiyecek ve içeceklerin karşılığını geri öde.
They could be forcing him onto medication and torturing him, for all I know.
Onu tekrar ilaç almaya zorluyor, bunun için işkence yapıyor olabilirler.
Giles, Faith has taken my body and, for all I know, she's taken it to Mexico by now.
Giles. Faith bedenimi çaldı. Şimdi de onu Meksika'ya götürüyor.
All the places that I thought I wanted to apply to they're looking for people who are number four and they're you know, concert violinists, or they won the Westinghouse Science Prize.
Bütün başvuru yapmayı umduğum yerler dördüncü olan insanları arıyorlar ve onlar bilirsin, konser viyolonistleri, ya da Westinghouse Bilim Ödüllüler.
I'm just glad I finally found a friend who actually you know, accepts me for who I am and understands. Just a gigantic relief, that's all.
Çok rahatladım.
And so am I, because just this morning I was at breakfast with Deputy Doug of all people to ask for an answer. You know, so he tells me I should...
Çünkü bu sabah kahvaltıda Doug'la otururken aradığım cevap için sana gelmemi söyledi.
Sir, all I know is, it's for $ 419 and I need a signature.
Bakın bayım, tüm bildiğim 419 $'lık bir çek olduğu ve imzalamanız gerektiği.
I know the guy will come racing by, and then you can arrest him and this whole thing will be over once and for all.
Ve o hızlı bir şekilde geldikten sonra sizde onu tutuklayacaksınız ve bütün herşey bitmiş olacak!
Sir, if I played for real I'd just end up humiliating you in front of the school, and... and you'd, you know, torture us all for it.
Efendim, eğer gerçek oyunumu oynasaydım sizi bütün okulun önünde utandırmış olurdum, ve ve siz, bilirsiniz, bu yüzden bize işkence ederdiniz.
I know, we've been preparing for weeks, and Sister Peter Marie feels we're all ready,
Haftalardır buna hazırlanıyoruz, biliyorum, ve Rahibe Peter Marie hazır olduğumuzu düşünüyor,
All right, fine. You know what? If you need me, I'll be out on the street sleeping in a hat, tissue boxes for shoes, selling figurines of kittens made from scraps of metal and old soup.
Beni ararsanız, sokakta kafamda şapka, ayağımda ayakkabı yerine mendil kutuları uyuyor, metal parçalarından ve soğuk çorbadan kedi figürleri yapıyor olacağım.
Can I be the reason for all this... and not even know about it?
Hakkında hiçbir şey bilmiyorken bile bütün bunların nedeni ben olabilir miyim?
I don't know, except that they're both men... who got all the power they ever wished for and then lost it.
Her ikisi de önce arzu ettikleri güce kavuştu. Sonra kaybetti.
You know that commercial where the little kid's making soup for his sister and how every time it comes on, I get all choked up?
O küçük çocuğun ablasına çorba pişirdiği reklamı bilirsin. - Her defasında nasıl duygulandığımı.
I didn't know which one of the fucking legs this thing is in... but half of me was tempted to grab them all and make a break for it.
Bu şeyin piyanonun hangi kahrolası bacağında olduğunu bilmiyorlardı. fakat hepsini alıp kırarak o şeyi çıkarmak istedim.
I know you want what's best for Sydney, and if at all possible, we should spare her the pain of losing someone else.
Sydney için en iyisini istediğini biliyorum. Ve mümkünse, birini daha kaybetme acısını yaşamasını istemiyorum.
You know, for a while there I thought you were going to sit in the suite and sulk all night and live on bread and water...
Biliyormusun orada bir süre için suitte otururken senin bütün gece ekmek ve suya bakarak somurtmanı düşündüm...
I just want to say, I know that James with all his Romeo and Juliet madness opened up a lot of wounds for you, but you'll be okay.
Sadece demek istiyorum ki, James'in bütün o Romeo ve Juliet zırvalıklarıyla yaralarını deştiğini biliyorum, ama sen iyi olacaksın.
Look, I know I'm a rookie and all, but I think I have a right to know what I'm looking for here.
Bak, çaylak olduğumun farkındayım ama neyle uğraştığımı bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.
You know, fake cashmere and all... I do think it's a good idea for you to work with Jason.
Anlarsın ya, sahte kaşmir... Bence Jason'la çalışman çok iyi bir fikir.
I know you work for Satan's handmaiden and all but must it involve double-dating with her evil spawn?
Şeytanın cariyesi için çalıştığını biliyorum ama gerçekten onu iblis oğluyla çifte randevuya gitmek zorunda mıyız?
- You know I haven't seen him for a while, and I know that you two hang out and I guess I just needed to know that he's doing all right.
Bir süredir onu görmüyorum. İkinizin birlikte takıldığını biliyorum. Sadece iyi olup olmadığını bilmek istedim.
All I wanna do now is get up on that stage and feel the sun against my face and just know for the first time in my life that I can overcome anything.
Sadece o sahneye çıkıp, güneşin yüzüme vuruşunu ve hayatımda ilk kez her şeyin üstesinden gelebileceğimi hissetmek istiyorum.
You know, a long time ago it must have been a couple of months after my mom passed away I was digging through this drawer in the kitchen looking for a pen or something and I came across this grocery list she had made and it was filled with all these little heart-shaped doodles and I just lost it.
Çok uzun süre önce, annem öldükten birkaç ay sonraydı sanırım. Mutfakta, çekmecelerden birinde kalem falan arıyordum sanırım. Onun yaptığı bir alışveriş listesi buldum.
For all I know, my dad was driving along that night having some argument with me in his head, and took his eyes off the road- -
O gece babam öfkeliydi. Herhalde kafasında yaptığımız tartışma vardı. Bu yüzden dikkatini veremedi ve...
I told you the stairs were bad so you wouldn't know what Debra and I were doing, and you wouldn't have broken your rib if it wasn't for me, and I'm buying you a satellite dish, all right?
Yalan söyledim. Debra ile ne yaptığımızı anlamaman için merdivenler kötü dedim. Benim yüzümden kaburganı kırdın ve sana uydu anteni alıyorum, tamam mı?
Well, I could, but you know, I get asked that all the time. And if I did it for you, I'd have to have to do it for everybody.
Ama bunu senin için yaparsam herkes için de yapmam gerekir.
I mean all I really know is that I betrayed you and Max and my whole family for this... This Kivar.
Tek birldiğim sana, Max'e ve tüm aileme ihanet ettim ve tek sebebi Kivar'dı.
I don't even know what I did back then, for sure. I mean all I really know is that I betrayed you and Max and my whole family for this...
Geçmişte ne yaptığımı bile bilmiyorum tek bildiğim sana, Max'e ve aileme ihanet ettim ve tek nedeni...
I know that you're all deeply troubled and want to find a quick and painful way to get rid of Scott Tenorman once and for all.
Hepinizin sorunları olduğunu ve Scott Tenorman'dan sonsuza dek kurtulmanın hızlı ve acı verici bir yolunu bulmak istediğinizi biliyorum. Evet, Clyde?
For all I know, this is poison and Mr. Chakotay is trying to assassinate me.
Tüm bildiğim, bunun bir zehir olduğu ve Bay Chakotay bununla bana suikast işlemeye çalıştığıdır.
- Yeah, well, sorry about th e hassle, but I mean, you know like I say, I got to check to make sure you guys do have paperwork for this vehicle and all that.
- Tabii, kesinlikle. - Doğru. Sanırım her şey yolunda.
When your from the park, it's all for one motherfucke r and one motherfucker for all my fuckers everywhere, you know wha'I'm sayin'?
Eğer parktan isen bir orospu çocuğu bir orospu çocuğu için ve bir orospu çocuğu bütün hepsi içindir, ne dediğimi anlıyor musun?
The r.A.S, we have this retreat where we do all this role-playing, you know, to help us get ready for kids and their problems, and I thought you were such a, uh, brilliant thespian that you wouldn't mind helping me with it.
Oryantasyoncular olarak biz çocuklara ve problemlerine hazırlanmak için canlandırma yapmaya karar verdik ben de, yetenekli bir oyuncu olduğundan yardım edebilirsin diye düşündüm.
Don't you know if I don't pause the bombing now, the Kennedys'll all shout from the mountaintops that the Russians held out a big fat olive branch and I snapped it in two and now I've missed my chance for peace!
SEN BİR ŞEYDEN ANLAMAZSIN ÖYLE BİR HAREKET EDERİM Kİ İKİYE BÖLERİM
I mean, I wanted to thank you, first of all for getting me an agent, because I have my first job, tomorrow and... y'know, that's really nice of you, so, thank you for that and... y'know, I didn't mean to do anything
Çünkü yarın ilk gösterime çıkıyorum ve benim için yaptığın şey çok hoş. Sana bunun için teşekkür ederim.
I know we're all pretty small in the big scheme of things... and I suppose the most you can hope for... is to make some kind of difference.
Biliyorum ki büyük planda bizim yerimiz çok küçük. Sanırım umabileceğim en önemli şey bir fark yaratabilmek.
I know it's hectic for you out here and all that.
- Emin misin? Nasıl olduğunu biliyorum.
For all I know, you'll hand these dicks your Roscoe... and they'll shove it up your ass.
- Biliyorum. Sen yine onlara silahını verirsin.
You're right, because, you know, I am so busy... pruning the plum tree and taking you to soccer... and picking up all your shit... and taking the dog... for his umpteenth distemper shot that...
Haklısın çünkü, çok meşgul oluyorum... erik ağacını budamak, seni futbol maçına götürmek... ve tüm zırvalarını toplamak... ve köpeği dışarı çıkarmak... ve bilmem-kaçıncı atıştan sonra artık...
I don't really believe all this stuff, but I'm up for this really big job, a job I've been dreaming ofmywhole life, and I was justwondering, you know, what doyou- - what doyou see?
Ama büyük bir işe girmeye çalışıyorum. Hep hayal ettiğim iş. Merak ettim, yani, ne görüyorsun?
You know, I-I mean, I've been gone for a week, and I come home, and you're all... filmy.
Bir haftalığına gidiyorum, döndüğümde bir garip olduğunu görüyorum.
If it wasn't for me, you'd be getting punked all the time. And I keep you safe and I keep you warm,'cause you know how little timid you are.
Ben olmasaydıım sokakta soğuktan ölüyor olacaktın sen.
I just want to leave Hogan and the leather jacket behind me for once and for all, you know?
Hogan'ı ve deri ceketi terketmek istiyorum Ve geride bırakmak istiyorum anlıyormusun?
I've not got any right to ask you for anything, darling, but if you feel anything at all, if there's anything left at all, then tell me and I'll fucking hang about here, you know?
Bunu sana daha önce sormadım ama şimdi soruyorum. Ne düşünüyorsan bana söyle.
I see all, know all, and tell all for a price.
Her şeyi görürüm, bilirim ve söylerim küçük bir bedel karşılığında.
You know, all I wanted... was for him to want to do it right, and he didn't.
Biliyorsun, tüm istediğim... onun doğru olan şeyi yapmasıydı, ve yapmadı.
I don't know, we'll look for a way out together, I'll stay here all night and wash the dishes, sir...
Belki bir çözüm bulabiliriz. Bütün gece burada kalır ve bulaşıkları yıkarım.
All I have is the future, and I think I know what I have to do, for her... and for me.
Tek bakabildiğim, gelecek. Ve sanırım ne yapmam gerektiğini biliyorum. Hem onun için hem kendim için.
I mean, for all I know, you had something to do with Jack and Grace's deaths.
Demek istediğim, Jack ve Grace'in ölümleriyle ilgili bildiklerin var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]