And i'm telling you Çeviri Türkçe
2,305 parallel translation
Listen, I don't know how well you knew this guy and it's totally none of my business, but I'm telling you- - do what you need to do.
Belki biraz. Dinle, ölen kişiyi ne kadar iyi tanıyorsun bilmiyorum ve tamamen de beni ilgilendirmez ama sana söylüyorum. Yapman gerekeni yap.
Yeah, boy, I'm telling you, this heat out here, it'll kill you. And me, I just-I just wouldn't wanna have y'all dying out here - and me having to call your mamas and give them the tragic news.
Size diyorum, bu sıcaklık adamı öldürür ve burada ölmenizi ve annelerinize kötü haberler vermeyi hiç istemem.
The only one talking here is me and I'm telling you to drop the fucking gun!
Burada konuşan tek kişi benim ve silahını bırakmanı söylüyorum!
And I'm telling you now, aren't I?
Şimdi de söylüyorum, değil mi?
Look, I'm sorry to unload this on you but I can't face telling the family right now. So I need you to cover with Mom and everybody until this mess blows over. Which might be never.
Bak, bunu sana yüklediğim için üzgünüm, ama tüm aileye bunu şimdi anlatamam, o yüzden annem ve herkesle bu karmaşa bitene kadar başetmeni istiyorum, ki hiç bitmeyebilir.
You're telling me, if that woman over there comes up to you and says, "I'm looking for a man," you wouldn't fix me up? No. Well, why not?
Eğer o kadın yanına gelip "bana erkek lazım"'deseydi beni ayarlar mıydın?
And I'm telling you, if you let James go, we can be a part of your life.
Ve sana söylüyorum, Eğer James'in gitmesine izin verirsen, Hayatının geri kalanı için anlaşabiliriz.
You just took them and decided to burn the place down? I'm telling you, man, I own these out legit.
Bunları aldın ve mekanı da yakmaya mı karar verdin?
And I'm telling you, he's my boyfriend.
Diyorum ya, o benim erkek arkadaşım.
But I'm telling you I'll go, sit in a corner and just keep remembering you.
Ama sana söylüyorum bir köşede oturup sadece seni düşünüyor olacağım.
And I'm telling you now there was nothing wrong with the damn tires.
O lastiklerde hiçbir sorun yok.
I'm sick of you telling me what I can and can't do.
Bana ne yapıp yapamayacağımı söylemeden bıktım artık.
Wait, so are you telling me... that you escaped from prison months ago, and I never noticed?
Bekle, Sen bana... Aylar önce hapisaneden kaçtığını mı söylüyorsun, ve ben asla fark etmedim?
Well, you kept telling me to drink more and you were trying to- - you said, get me out of my shell so that I would make advances.
Daha fazla içmemi söyleyip duruyordun ben de içince salacaktım kendimi ve kendimi geliştirecektim.
It's your blood and sweat... that's why I'm telling you.
Demek istediğim, bunca çabalaman... döktüğün alınteri boşa gider.
And I'm telling you, Sutton Mercer is nothing but.
Ve sana söylüyorum, Sutton Mercer beladan başka bir şey değil.
I'm paying you millions, and you're telling me I'm gonna get screwed?
Ben size milyonlar ödüyorum,... ve bana yenildiğimi mi söylüyorsunuz?
And I'm telling you I'm not giving you sh...
Ve ben de size onu vermeyeceğimi söylüyorum.
And what I'm telling you is that's not possible.
Ben de diyorum ki :
Now, you telling me if I go outside and check your car, I'm not gonna find anything?
Şimdi, söyle bakalım, eğer dışarı çıkıp, arabanı kontrol edersem hiçbir şey bulmayacak mıyım?
Since Jessica vouched for you, I'm gonna go ahead and believe what you're telling me.
Jessica sana kefil olduğuna göre ben yolumda devam edip bana söylediklerine inanacağım.
And I'm telling you to shut your mouth. Now.
Ben de sana çeneni kapatmanı söylüyorum.
People are getting hurt - people I care about - and I'm not asking you, sir, I'm telling you.
Değer verdiğim insanlar incinecek. Rica etmiyorum efendim açıkça söylüyorum.
I told him where we were, and I'm telling you to keep moving.
Nerede olduğumuzu ona ben söyledim. Şimdi de devam etmemizi söylüyorum.
I know Jake better than anyone, and I'm telling you, joining the circle, spending all this time with us, with her- - there's something weird about it.
Jake'i herkes den daha iyi tanıyorum, Ve sana söylüyorum ki, Halkaya katılması, bizle ve onunla Zaman geçirmesi... Onda garip bir şeyler var.
I'm telling you. A raw egg mixed with a little clamato and some crushed-up Oreos works like a charm.
Dedim sana, domates suyuna yumurta kıracaksın biraz da bisküvi katacaksın.
And I'm telling you, I would not have followed.
Ve sana söylüyorum, senin yanında olmazdım.
I'm telling you this because I trust my instincts and I trust yours.
Sana söylüyorum çünkü senin ve kendimin içgüdülerine güveniyorum.
♪ And now, I'm telling you ♪
* Ben de şunu söylüyorum sizlere *
I'm the leader of this group and I'm telling you lay off those guys.
Bu grubun lideri benim, ve sana söylüyorum ; Onları rahat bırak.
And I'm sorry I haven't told you till now, and I'm sorry I let a tall, pretty blonde swoop in and snatch you right away, but I'm telling you now, if I had to bench-press a wildebeest just to prove to you how much you mean to me, I would do it.
Şimdiye kadar söylemediğim için üzgünüm ve uzun boylu, güzel bir sarışının gelip, seni kapmasına izin verdiğim için üzgünüm ama şimdi söylüyorum, eğer benim için ne kadar değerli olduğunu kanıtlamak için Afrika antilobu kaldırmam gerekiyorsa, yaparım.
Are you telling me I'm not invited to Kurt and Blaine's for Christmas?
Noel için Kurt'le Blaine'lere davet edilmediğimi mi söylüyorsun?
- You do realize that I'm still in my formative years and what you're telling me could be potentially psychologically scarring.
Princeton ve Harvard. Farkındaysan hâlâ gelişme çağındayım ve bana söylediklerin ben de psikolojik iz bırakacaktır.
When we first met, I remember you telling me how moved you were at seeing some of the same faces, day in and day out, down there at the site.
İlk tanıştığımızda, bana şöyle dediğini hatırlıyorum Hergün orada, aynı bir takım yüzleri görerek buraya nasıl geldin?
I'm telling you all i know - And you should help me get a Visa to France.
Bildiğim her şeyi sana söylüyorum bana Fransa için vize almamda yardım etmelisin.
And those instincts are telling you right now that I'm innocent.
Ve şu an tüm bu sezileriniz masum olduğumu söylüyor.
No, no, you start opening up, telling things to Char and Mads, they're going to know I'm not Sutton.
Hayır hayır açılıp, Char ve Mads'e bir şeyler anlatmaya başlarsan benim Sutton olmadığımı anlarlar.
I'm beginning to believe you're both telling the truth and know nothing about the prince's whereabouts.
İkinizin de doğruyu söylediğine inanmaya başlıyorum ve Prensin nerede olduğu konusunda bir şey bilmediğinize.
I want you to stop coming in and opening things up and telling me that I'm going to die.
İçeri girmeyi, bir şeyleri açmayı ve bana öleceğimi söylemeyi kesmeni istiyorum.
I'm telling you, T. Grant is so sweet and so built.
Söylüyorum, T. Grant çok tatlı ve yapılı.
I - I did write this... letter when I was upset, when I knew you and dad weren't telling me the truth about, um, you know.
Bu mektubu ben yazmıştım, üzgünken, babamın ve senin bana doğruyu söylemediğinizi bildiğim zaman şey konusunda, ah biliyorsun işte.
Sweetheart, it's like Maya Angelou keeps telling Oprah, and I keep telling you :
Hayatım Maya Angelou'nun Oprah'a her zaman söylediği gibi ben de sana söylüyorum :
I'm telling you i think its all part of the show... and the heart beats a little faster
Bu gösteririn bir parçası olduğunu söylemiştim. Kalbin hızlı çarpar.
Hey, I'm standing right here, and I'm telling you I can't afford any workup.
Tam burada duruyorum ve sana herhangi bir kontrolü karşılayamayacağımı söylüyorum.
But I'm telling you, you go ahead with this whacked-out plan and I'm out of here.
Ama söylemedi deme, bu çatlak planı uygulamaya koyarsan, çeker giderim.
I'm telling you, Carl, all I did was put a couple screws in a cabinet door and her mom made me French toast.
Sana söylüyorum Carl, tek yaptığım dolabın kapağına bir kaç vida takmaktı ve annesi bana Fransız tostu yaptı.
I mean, I'm telling you what guys think, and if you want to be one of the guys, you don't break the code.
Sana erkeklerin nasıl düşündüğünü anlatıyorum, eğer onların arasına katılmak istiyorsan, kuralı bozamazsın.
He had an affair, and don't know why I'm telling you this.
Bir ilişki yaşadı, bunu niye size anlatıyorum, bilmiyorum.
And I'm telling you I don't.
Bulmadığımı söyledim.
I don't need you telling me how to raise my girl and stick to the areas you know best... the cupboard and the fridge.
Kızımı nasıl yetiştireceğimi söylemene ve en iyisi olduğun buzdolabını bırakmamayı göstermene ihtiyacım yok.
I'm telling you Randy, put your time in with the musical and the rewards afterwards are awesome.
Bana kulak ver Randy vaktini müzikallerde geçir, ardından aldığın mükâfat harika oluyor.
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm an alcoholic 48
and i'm so sorry 99
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm an alcoholic 48
and i'm so sorry 99
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46