And it's yours Çeviri Türkçe
1,000 parallel translation
If it's not yours, and not the Beaugard, whose is it?
Peki, bu ne Beaugard'ın ne de senin resmin ise, bu resim kimin?
And it's cheaper than yours.
Üstelik sizinkinden daha ucuz.
I don't know what's happened to him, but I know he's suffering... and it's our fault, mine more than yours.
Ona ne olduğunu bilmiyorum, ama acı çekiyor... ve bu bizim hatamız, senden çok benim hatam.
Name it, and it's yours.
Ne istiyorsan söyle, senindir.
And you forget yours, too, because whether you know it or not, two weeks of being a sweet little wife and waiting for hubby to come home and having babies while you're waiting, you'd go crazy.
Ve sende seninkileri unutmalısın. Çünkü ister inan ister inanma, eşinin eve gelmesini bekleyen ve bebekleri ile ilgilenen kadın olduğunu düşünürsek, iki hafta içinde çıldırmaya başlarsın.
- It's much better, and yours?
- Çok daha iyi, ya seninki?
It's unfortunate, but for my own comfort and peace, and certainly for yours, don't you think you might find some excuse not to come here any more?
Büyük talihsizlik, ama hem benim hem de sizin rahat ve huzurunuz için buraya gelmemek için bir bahane bulamaz mısınız?
You just harm one hair of my lady's head and that ugly face of yours will walk about with no neck under it.
Leydimin saçının teline dokunursan o çirkin suratın altında boynun olmadan yürürsün.
I've slaved for that money of yours... and I feel about it just as if it were my own.
Paranız için köpek gibi çalıştım. Hem de kendi parammış gibi.
It's open for destruction, and it's all yours, boys!
Yıkıma açık ve tamamen sizin, çocuklar!
" Whatever you want, just name it and it's yours.
Ne istersen söyle, senindir.
It's all yours, and all I want is my cut.
Hepsi senin. Sadece kendi payımı istiyorum.
- It's mine and I'm gonna keep it. Well, sure it's yours, Zeb, but if you'll only allow me to talk...
Elbette senin, ama konuşmama müsaade edersen, ben- -
And if he wants to get drunk while he's on leave, what business is it of yours?
İzindeyken içmek isterse bundan sana ne?
And it's got to be done before that suit of yours comes to trial... and Lola gets a chance to sound off... before they trip you up on the stand, and you start to go in drag me down with you.
Davan mahkemeye gelmeden herşey hazır olmalı. Ve Lola konuşup, seni sıkıştırdıklarında, beni de kendinle batırmaya çalışacaksın.
It's later on, we're having drinks, you break those glasses of yours, and then, quite suddenly, the room goes dark.
Daha sonra içkilerimizi içiyoruz. Siz gözlüklerinizi kırıyorsunuz. ve oda aniden karanlığa gömülüyor.
It's been Edwin's life and yours and Eva's, never my own.
Edwin'in, senin ve Eva'nın hayatı olmuştu ama hiçbir zaman kendi hayatım olmamıştı.
If it wasrt for that blonde of yours, we'd be sitting in Kansas City right now, having a hamburger and a cup of coffee.
Eğer sarışının olmasaydı, şu anda Kansas da, hamburgerimizi yiyor ve kahvemizi içiyor olurduk.
The only thing I worship, and I've seen so little of it in life is man's ability to produce work such as yours.
Taptığım tek şey, ki hayatımda çok az görmüşümdür insanların sizinki gibi iyi işler çıkarabilme yeteneğidir.
It's mine now and yours.
Artık senin ve benim.
And it's all yours after that, the whole shebang.
Benden sonra ise hepsi tek başına senin.
You name it, Jimmie, and it's yours.
Ne kadar istersen Jimmie, öderim.
Just ask old Googin and it's yours.
İhtiyar Googin'e söylemen yeter.
Lest come the day when... yours... and yours... and yours... and your son too stands in these docks to reiterate... that it's an honest father's blood that flows in my veins
Sizin sizin ve sizin çocuklarınızın da sanık sandalyesinde "damarlarımda dürüst bir babanın kanı akıyor" diye tekrarlayacağı günün gelmemesi için onları önemsemelisiniz.
Take it out with your bare hands, and it's all yours!
Çıplak ellerinle çıkartabilirsen hepsi senin olur! Yanıyor!
thirty million and it's yours.
30 milyona senindir.
Let us go, and it's all yours!
Bizi bırakın, sizin olsun!
It's not yours, and you did not borrow it.
Sizin değil ve ödünç almadınız.
Half of the Western Empire is mine and it will be yours when I'm your wife.
Batı İmparatorluğu'nun yarısı benim. Karın olduğumdaysa senin olacak.
It's only money and not even yours at that.
Sadece para, senin bile değil!
Ask and it's yours.
İsteyin, sizin olsun.
I don't quite know how to say it... but there's a mature quality about her that's disturbing in a child... and my husband and I thought that a school like yours... where you believe in discipline and the old-fashioned virtues... might perhaps teach her to be more of a child.
Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum bir çocuk için rahatsızlık verecek kadar olgun tavırları var. Kocam ve ben, okulunuz gibi disiplin ve geleneksel ahlak kurallarına önem veren bir yerin ona biraz daha çocuk olmayı öğretmesi gerektiğini düşünüyoruz.
It was just as much yours, Dr. Patek's and a dozen scientists worldwide.
Fikir senin, Dr. Patek'in ve dünya çapında daha birçok bilim adamının.
And it's all yours.
Hepsi senin.
I want only two sets of fingerprints on it - yours and your secretary's.
Üzerinde sadece iki parmak izi olsun. Sizin ve sekreterinizin.
And for last time, it's not my party, but yours. And you are going.
Son kez söylüyorum, parti benim değil, senin ve tabii ki katılacaksın.
It's closer to my house... and yours
Evime daha yakın... ve sana da.
- and it's all yours.
- ve hepsi senindir.
But it was our destiny... yours and mine... and Simone's.
Ne yapalım bu bizim kaderimiz işte. Senin benim ve de Simone'nin.
It's all yours if you want some peace and quiet before you go back.
Dönmeden önce biraz huzur ve sessizlik ararsanız sizindir.
It's always about you and yours.
Yalnız kendinle, kendi şeylerinle ilgilisin.
No. There is a horror beyond yours, and it's in there.
Senden daha korkunç bir şey var.
And if it's not yours, don't covet it.
Ve eğer senin değilse, kıskanma.
- We're doing this for Philip, it's for his own good, and yours too.
- Bunu Philip için yapıyoruz onun iyiliği için ve tabii senin de.
If you pick up this child you acknowledge it's yours and a citizen of Rome, as your heir.
Bu çocuğu yerden alırsan senin mirasçın olduğunu ve Roma yurttaşı olduğunu onaylamış olursun.
Now you pick that up, and it's yours.
Al onu, senindir.
Yours it is, donned with unshakable fidelity, to preserve and guard, in unblemished honor God's bride, the Holy Church.
Senin görevin, sarsılmaz bir sadakatle... tanrının gelini kutsal kilisenin, lekesiz onurunu... koruyup kollamaktır.
I think it's your business. Yours and the Senate.
Ama bu sizin işiniz, sizin ve Senato'nun.
And it's yours.
Ve al senindir.
This automatic mixer, juicer and blender, and a 10-cup coffeemaker. And it's all yours with our compliments, Mrs. Lewis.
"... bu otomatik mikseri ve 10 fincanlık kahve pişiricisini veriyoruz.
You see, this place used to be ours, and now it's yours.
Bak, bu yer bir zamanlar bizimdi ve şimdi de sizin.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505