And it was my fault Çeviri Türkçe
255 parallel translation
And it was my fault, too.
Ve bu benim suçumdu.
All those years, man, I thought you were dead... and it was my fault.
Bunca yıldır senin öldüğünü sanıyordum. Hem de benim yüzümden.
His brother drowned on a fishing boat, and it was my fault.
Kardeşi balıkçı teknesinde boğuldu, benim yüzümden.
Cayetana had killed herself and it was my fault.
Cayetana kendini öldürmüştü ve bu benim hatamdı.
Ludmilla and Anton were killed today, and it was my fault.
Ludmilla ve Anton, bugün benim yüzümden öldüler.
If he lost the election and it was my fault gosh, golly, that would be so hard on me.
Seçimleri benim yüzümden kaybedecek olursa... aman, o zaman çok zor olur benim için.
Then when you were sick, and it was all my fault.
Ama çok kabaydın.
Oh dear and it was all my fault.
Aman Tanrım, hepsi benim hatam.
They say it's my own fault. But one day they'll see I was right... and that the day I lost it all will become a good thing for everyone.
Herkes beni suçluyor ama bir gün haklı olduğumu anlayacaklar.
I always blamed Ken, but I guess it was my fault too, not understanding what made him seem so mean and impossible.
Hep, Ken'i suçladım. Ama sanırım onun bu kadar kötü... ve çekilmez olma sebebini anlamayarak benim de hatam oldu.
Before, I found this town gloomy and sad, but it was my fault because suddenly, it's all brightened up!
Önceleri, bu şehri karanlık ve kasvetli bulurdum ama bu benim hatammış çünkü birden, her şey aydınlanıverdi.
It was my fault he's kicked out and we have to travel clear across the country for three days.
Oğlumuzun okuldan atılması ve 3 gündür yolda olmamız benim hatam.
However, it was my fault for allowing you to do it at all, so have a glass of fizz and cheer up, eh?
Ancak, seni bu işe karıştırmakla hatayı ben yaptım, .. artık neşelenmek için bir bardak içkiye ne dersin?
It was my fault and I'm sorry.
Benim hatam.
And it was my fault, wasn't it?
Hepsi benim suçum değil mi?
And to justify myself in my own eyes, I told myself it was her fault. She must learn not to play with fire.
Kendimi haklı çıkarmak adına bunun kızın suçu olduğunu ve ateşle oynadığı için cezalandırılması gerektiğini düşündüm.
I can - it was my fault - and then, when I got fired here
Suçlarım. Benim suçumdu.
I'm sure it was my brother's fault, and I'm sure you had your reasons. But I don't care what they were.
Eminim ki bu kardeşimin suçuydu, ve eminim ki senin de sebeplerin vardı ama umurumda bile değil.
For days after she was dead I kept thinking... perhaps it was my fault, after all, that she did what she did... and lost my respect.
Ölümünden günler sonra hep şunu düşündüm durdum belki de benim hatamdı, yine de, ne yapıp etti saygımı kaybetmeyi başardı.
- No I am not, I was told I could sell... my cart but no one wants to buy it, and it is all his fault!
- Hayır değilim, bana arabamı satabileceğimi... söyledi ama kimse satın almak istemiyor, ve hepsi onun yüzünden!
I thought we'd discussed that, Howard, and we decided it was not my fault.
Bana yasak koyuyor. Bana yasak koyuyor.
I was thinking it was your fault because you'd been left in charge, or Manuel's for not waking you, and all the time, it was my fault.
Seni görevlendirdiğim için senin... Manuel seni uyandırmadığı için onun... suçlu olduğunu düşünüyordum ama... aslında baştan beri, benim hatammış.
This time, though, you were bleeding and I was to blame, This time, it was my fault,
"Özgürlüğünden yoksun kılma" birdenbire askerlik hizmeti oluverdi. Vergi öder gibi, buna da mecbursun. Böyle nereye gidiyorlar?
It was entirely my fault, due to my stupidity and ignorance.
Tamamen benim hatamdı, aptallığım ve cehaletim yüzünden oldu.
My daughter. And I lost her. It was my own fault.
Kızımı ve benim hatamla onu kaybettim.
OK, it was probably more my fault than yours, and I feel bad about that.
Pekâlâ, senden çok ben hatalı olabilirim ve bundan utanıyorum.
I figured if Charles had looked for me... and I'm certain he did... he'd think it wasn't my fault that his letter was returned!
Charles'ın beni aradığını anladım hatta aradığından eminim mektubun geri dönmesinin benim suçum olmadığını düşünmüştür!
And I hated myself for thinking it... because I thought it was my fault.
Ve bunu düşündüğüm için kendimden nefret ettim çünkü bunun benim bir hatam olduğunu düşündüm.
A big part of my life has been taken away from me... and people are saying it was my fault.
Hayatımın kocaman bir bölümü benden kopartıldı... ve insanlar bunun benim hatam olduğunu söylüyorlar.
Really, just forget the whole thing... because it was probably my fault anyway. And I'll get in trouble, and it just doesn't...
Her şeyi boş ver çünkü herhalde benim hatamdı ve başım derde girecek ve...
And I have to say it was pretty much all my fault.
Şunu da söylemeliyim ki olan bitenin hepsi benim suçumdu.
They eventually parted as friends, and I eventually stopped thinking it was all my fault.
Nihayet dost kalarak ayrıldılar ve nihayet bunun benim suçum olduğunu düşünmeyi bıraktım.
THE PROGRAM IS DEAD. IT WAS A MISTAKE AND IT WAS MY FAULT.
Söz konusu programdan vazgeçildi.
It was my fault and I'm sorry.
Bu benim hatamdı ve ben özür dilerim.
It was my fault. This is how it is with Carl and his stepmother.
Bu aynı Carl ve bana olduğu gibi.
I was under the influence of narcotics and amphetamines at the time, so, yeah, you could say it was my fault.
Narkotik ve amfetamin etkisi altındaydım o sırada evet, benim hatam diyebilirsin.
I'm sure it was my fault... and I'm gonna tell you why.
Hatalı olan benim, bundan eminim. Ve sana sebebini anlatacağım.
If anybody ruined the party, it was the guys, and they were my fault.
Yapma, eğer senin partini mahveden birileri varsa o da bizim çocuklardı ve bu da benim hatam.
But it was before you and I were together and it wasn't my fault.
Ama bu senden önceydi ve benim suçum değildi.
Now I was stuck with a bigger loss than I could own up to. And it was all my fault. Nick!
Şimdi daha büyük bir kaybım vardı, artık hepsi benim hatamdı.
A decent man was dead and some of it was my fault.
Onurlu bir adam ölmüştü ve benim de bunda payım vardı.
I am so, so sorry for everything that has happened because in spite of what Mike says now, it is my fault because it was my project and I insisted.
Gerçekleşmiş olan herşey için çok ama çok üzgünüm. Çünkü Mike ne derse desin bu benim hatamdı. Çünkü bu benim projemdi ve ben ısrar ettim.
I actually thought the guy was Al Green, and it's your fault. - My fault?
- Benim hatam mı?
Look, Joey, it wasn't my fault that you got fired and even if it was, which it wasn't you can't stay mad at me forever, okay?
Bak, Joey, kovulmanın suçlusu ben değilim. Olsam bile ki değilim. Sonsuza kadar bana kızamazsın, tamam mı?
And I know that it was my fault.
Ve biliyorum ki bu benim hatamdı.
Because I told her Lawrence Selden was coming, but... he wouldn't after all and she's unreasonable enough... to believe it was my fault.
Çok mantıksız ama bunun benim hatam olduğunu düşünüyor.
Batman messed up the hit last night and the guys I was working for say it's my fault.
Batman dün gece olan işi mahvetti ve çalıştığım kişiler bunun benim hatam olduğunu söylüyor.
And I tell him it was my fault for wanting to see Marta Cecilia.
Ve ona Marta Cecilia'yı görmek.. istemenin benim hatam olduğunu söyledim.
Relationships. It took a long, long, long time to trust anyone, And to make really myself feel that it was not my fault.
Birine tekrar güven duymak ve bunun benim suçum olmadığına kendimi inandırmak çok, çok zaman aldı.
Was it my fault he abducted me... and forced me to eat blueberry waffles?
- Suç bende değil. Beni kaçırdı ve... böğürtlenli gözleme yemeye zorladı.
Now, it's almost certain that the police will find out that i was at her house, ask me why, and... so you're saying it was my fault.
- Bay Goodwin. - Bayan Valdon. Akşam baskısını görmediniz diye tahmin ediyorum.