And we both know it Çeviri Türkçe
298 parallel translation
You're bluffing. and we both know it.
Blöf yaptığını ikimiz de biliyoruz.
No, I'm not and we both know it.
Hayır değilim, bunu ikimiz de biliyoruz.
Because it's over and we both know it.
Çünkü bitti ve ikimiz de biliyoruz.
His world is crumbling. And we both know it.
Onun dünyası çökmek üzere, bunu ikimiz de biliyoruz.
The rebellion's a lost cause and we both know it.
İsyan ümitsiz bir vaka, ikimiz de bunu biliyoruz.
I'm not officer material and we both know it.
Ben bir subay değilim ve bunu ikimizde biliyoruz
I did. It's a crock and we both know it.
Yalan bu, ikimiz de biliyoruz.
Yes, we have, and we both know it.
Evet baktık, ve böyle olduğunu, her ikimizde biliyoruz.
In addition to being a postmaster I'm a general and we both know it's the job of a general to, by God, get things done.
Posta müdürü olmak dışında ben generalim ve hepimiz biliyoruz ki bir işin generali olmak, o işleri halletmesini gerektirir.
Because in the real world, Angel would never touch you, and we both know it.
Çünkü gerçek dünyada Angel sana elini sürmezdi. Bunu ikimiz de biliyoruz.
I'm going to talk to the man in charge and we both know it ain't you.
Yetkili kişiyle konuşacağım ve ikimiz de sen olmadığını biliyoruz.
Because I like you too much, and we both know it.
Çünkü senden çok hoşlanıyorum, ve bunu ikimiz de biliyoruz.
It's too late for Diamond and we both know it.
Diamond için çok geç ve bunu ikimizde biliyoruz.
You could ace algebra, Claire, and we both know it.
Cebirden geçebiIirsin CIaire, ikimiz de biIiyoruz.
- Those were your men back there, and we both know it.
- Onlar senin adamlarındı, bunu ikimiz de biliyoruz.
You're doing this to blow Spencer Ricks out of the water, honey, and we both know it.
Bunu Spencer Ricks'i oyun dışı etmek için yapıyorsun, tatlım, ikimiz de biliyoruz.
I've slid by on your skill for years, and we both know it.
Yıllardır senin yeteneğinden geçiniyorum, ve ikimiz de bunun farkındayız.
And we both know that wherever there's gold there's going to be lawlessness and Pool is our only way of counteracting it.
Biliyorsun ki, altın varsa kanunsuzluk da vardır ve bununla da ancak Poole başa çıkar...
Maggie and I talked about this thing, we both feel that all of you should know as much as we do about it.
Bunu Maggie'yle konuştuk ve sizlerin de öğrenmeye hakkınız olduğuna karar verdik.
I know it and the cab driver knows it. We both say it.
Ben de, taksici de şahidiz.
You and I both know it was the James boys, don't we?
İkimiz de onların James Kardeşler olduğunu biliyoruz, değil mi?
If I get caught smuggling it out, we both get what Nelson Mandela got or what, you know, what happened to Steve, and no one would ever know.
Ben de onu dışarı sızdırmaya çalışırken yakalanırsam Nelson Mandela'nın başına gelenleri biz de yaşarız hatta Steve'in başına gelenleri bile olabilir. Kimse de gerçekten ne olduğunu öğrenemez.
I drop it and we're both dead and you know it.
Bırakırsam ikimiz de ölürüz, biliyorsun.
This is your story, and we both know how it comes out.
Bu senin hikâyen ve nasıl biteceğini ikimiz de biliyoruz.
And we both know that it's the grease that keeps the presses flowing.
Ve ikimiz de biliyoruz ki baskının akmasını sağlayan yağ bu.
And we both know I'm covering for you by keeping it between us.
İkimiz de biliyoruz ki, bunu aramızda tutarak seni koruyabilirim.
Even though you know, Barry, between me and you we both know that you started it. I mean, who's kidding who?
İkimiz de senin başlattığını biliyoruz, Barry.
But ultimately it comes down to this- - if you feel about me the way I feel about you you won't go on that transport tomorrow and if you do leave, I think we both know... you're never coming back again.
Eninde sonunda varacağı nokta şu sana hissettiklerimi, bana hissediyorsan yarın o mekiğe binmezsin ve eğer ayrılırsan, ikimiz de biliyoruz ki asla geri dönmeyeceksin.
And as inventive as that family defense is, and again I like it we both know in the end, you'd probably lose.
Evet. Şu aile savunması her ne kadar yaratıcıysa da, - tekrar ediyorum, bu hoşuma gitti -, sonuç olarak ikimiz de muhtemelen kaybedeceğini biliyoruz.
You know what he wants, and we both know you can't give it to him, not without dragging that nice, clean uniform of yours through the mud.
Ne istediğini oldukça iyi biliyorsun ve her ikimiz de bu güzel, temiz üniformalarınızı pisliğe, bulaştırmadan bunu ona veremeyeceğini biliyoruz.
It's bullshit... because we both know he did it on purpose... so it was no goddamn accident, and if it was no accident... then this note is categorically... definitively irrelevant.
Zırvalamak bu Eddie. Çünkü ikimizde kasten yaptığını biliyoruz. Yani lanet olası şey kaza değildi diyelim...
We don't know how they did it, but we do know why - to honer the pharaohs, both in life and after death.
Nasıl yaptıklarını bilmiyoruz ama neden firavunlara - yaşarken ve de öldükten sonra saygı gösterdiklerini biliyoruz.
It is strange, isn't it... that you and I both know that we are dying?
Garip, değil mi? İkimiz de öleceğimiz zamanı biliyoruz.
Well, I don't think it's quite that black and white but I think we both know what men are like.
O kadar basit değil ama ikimiz de erkeklerin nasıl olduklarını biliyoruz.
I know we're both about to lose it, - but let's try and keep the last wits we have.
İkimiz de mantığımızı kaybetmek üzereyiz ama en azından kalan son akıl damlalarımızı koruyalım.
But, you know, at the end of the day, we're both human, and... there's something between us that's... you know, it's a... is your social flaw contagious?
Ama günün sonunda, ikimiz de insanız ve... İkimizin arasında bir şey oldu... Bilirsin...
Because if Max Evans and I had given in to temptation... if we had kissed each other even once... it would have taken us somewhere we both know we never should have gone.
Çünkü eğer Max ve ben duygusal birşeyler yaşasaydık... Bir kere bile öpüşseydik.. İkimizin de bildiği gibi, bizi gitmememiz gereken bir yere götürecekti.
We both know the reason you're here, and it's not just because of me.
İkimiz de buraya gelme nedeninin ben olmadığımı biliyoruz.
You and Lydia are both hopeless and we all know it.
Sen ve Lydia ümitsiz vakkalarsınız ve hepimiz bunu biliyoruz.
We're going back to the library, and we're gonna stay as long as it takes for you to write the paper we both know you can write.
O ödevi yazana kadar oradan çıkmayacaksın. Yazabileceğini ikimiz de biliyoruz.
Look... I've given this a lot of thought, and, well, we both know that this has sort of played itself out, and I care about you so much, but I really think it would be best if we stop seeing each other.
Çok düşündüm, senin de bildiğin gibi her şey kendiliğinden oluverdi.
It's a bird, it's a plane it's... ah, you tell me and we'll both know
Bir kuş, bir uçak bu... ah, sen söyle ikimizde öğrenmiş olalım
To quote someone we both know and love so much, the Library is closed. It's too dangerous.
İkimizin de tanıdığı ve çok sevdiği birinin isteğiyle kütüphane kapalı.
We both know whose fault this is, and it's not ours.
İkimiz de bunun kimin suçu olduğunu biliyoruz.
And I can do it because we both know I have many skills.
Ve bunu yapabilirim. Çünkü ikimiz de iyi biliyoruz ki, bir çok yeteneğim var.
Look, Dylan, I think we both know that whatever this contest is, it'll start bad and end worse.
İkimiz de biliyoruz ki Dylan, bu yarışma her neyse kötü başlayacak ve daha kötü bitecek.
And we both know I'm not the only one thinking it.
İkimiz de mi biliyoruz? Düşünen tek kişi ben değilim ki.
But you might, at a later point in your life, when you're not so angry and you make up with your dad, as we both know you will, you might be sorry you missed it.
Ama gidebilirsin. Hayatının sonraki zamanların, bu kadar kızgın olmadığında ve babanla barıştığında, ikimiz de biliyoruz ki bunu kaçırdığın için üzülebilirsin.
If he's doing something wrong... and we both know he is... it's important that I catch him.
Eğer yanlış birşey yapıyorsa... ki ikimiz de biliyoruz ki yapıyor... onu yakalamamız önemli.
And you know what? It doesn't matter...'cause we're done and we both feel fine about it.
Önemli değil çünkü ilişkimiz bitti ve ikimiz de iyiyiz.
But, it pays better, and we both know that this job is about helping women detect breast cancer, and nothing more!
Daha iyi para veriyor ve ikimiz de bunun kadınlarda göğüs kanseri bulmaktan öte bir şey olmadığını biliyoruz!