Appetite Çeviri Türkçe
2,471 parallel translation
- You know, I'm gonna go for a walk around the block, get my appetite going.
- Ben iştahım kaybolmasın diye... apartamanın etrafında dolaşmaya gidiyorum.
- Yeah, he's out working up an appetite.
- Evet, dışarıda iştahını hazırlıyor.
I have an enormous appetite.
Acaip bir iştahım var.
Lost your appetite?
İştahın mı kaçtı?
It's absolutely fine. Night sweats and night fevers and the loss of appetite and fatigue in the afternoon and...
Gece terlemeleri, ateşlenmeler iştahsızlık ve yorgunluk...
I don't want to eat. I have no appetite.
Yemek istemiyorum tokum
If you'd seen the slaughterhouses in the Ukraine, and the butchers wading through blood, you'd soon lose your appetite for Sauerbraten.
Eger, Ukrayna'daki mezbahalari ve kan içinde çalisan kasaplarini görmüs olsaydiniz,.. ... o yahniyi yiyecek istahiniz kalmazdi.
I have no appetite.
İştahım yok.
How silly of me to assume that a man with your sexual appetite would spot a beautiful woman and instinctively follow.
Senin gibi cinsel iştahı yüksek birinin yolda gördüğü güzel bir kızı izleyeceğini düşünmem ne büyük budalalık.
He had a big appetite.
İştahı fazlaydı.
You have a surprising appetite for abuse.
Acı çekmek için şaşırtıcı bir iştahın var.
Destroying the world as we know it Can work up quite an appetite.
Bildiğimiz gibi dünyayı yok etmek, insanın iştahını oldukça açıyor.
'She held a black bread and cut her...'... of beautiful form...'... Piece proportional to their age and appetite...'... little hands stretched long into the air...'... such kindness and each be called genuine "thank you".
'Kız pişirdiği ekmekten bir dilim keserek...'... yaşına göre olan o...'... küçücük elleriyle ekmeği...'... zarifçe ona uzattı... her biri öyle saf ve öyle temizdi ki acaba bu'saygısızlık mıydı yoksa en saf ve temiz haliyle duygularının açığa vurulmuş hali miydi?
Whet his appetite?
İştahını mı açayım?
Well, all that dream whets the appetite. Remember to chew.
Kim olduğunu unutma
Good Solonius has been kind enough to lend a hand in organizing games to appease their appetite.
Sevgili Solonius, Tanrıları tatmin etmek maksadıyla oyunları organize etmek için yardımcı olacak kadar kibardı.
Mr. Mayfair, it turns out, has an insatiable appetite for grinding away for hours on end.
... Bay Mayfair, görünüşe bakılırsa, doymak bilmez bir iştaha sahip.
Their appetite is a great beast.
Halk, sürekli aç bir canavar gibidir.
He hasn't had much of an appetite.
Çok fazla iştahı yok.
This maye difficult for a Louisianan to understand, but in the kingdom of Mississippi, our appetite for unprovoked violence is nil.
Bir Louisianalı için anlaması zor olabilir fakat Mississippi krallığında nedensiz şiddeti sevmeyiz.
Your husband to be has really good appetite.
Kocanız kendini çok rahat hissediyor, değil mi?
Everyone feels happy that his appetite is good.
Ama bu kadar çok yemek sunduğumuz zaman geldiğine çok daha memnun oluyorum.
Yeah, nothing like deceiving Cosmo to work up an appetite.
Evet, hiçbir şey Cosmo'yu aldatmak kadar iştah açamaz.
I can just imagine the audience on the edge of their seats as Mallory told them about the biting wind, the lack of appetite, the fierce cold.
Mallory sert rüzgarlar, iştahsızlık ve acımasız soğuklardan bahsederken onu heyecanla dinleyenleri hayal edebiliyorum.
You lose your appetite, you have splitting headaches, you have a difficult time just doing the simplest of tasks.
İştahınız kapanıyor başınız çatlarcasına ağrıyor en basit işleri bile yapmakta zorlanmaya başlıyorsunuz.
Compound this with a lack of appetite, severe dehydration. Their bodies are wasted.
Bir de iştahsızlık ve aşırı su kaybıyla eklenince bedenleri tükenmiştir.
I think I have an appetite.
Sanırım bir isteğim var.
I don't think my appetite's normal.
İştahımın normal olduğunu sanmıyorum.
Glaber's patronage may have paved road to the elite, but they are of ravenous appetite.
Glaber'in himayesi bizi elit tabakaya sokmuş olabilir. Ama orası kurtlar sofrası.
Big man, big appetite.
Büyük, iştahlı adam.
A well-deserved name for a 30-foot-long carnivore with a huge appetite.
Doyumsuz iştahı, 9 metrelik boyuyla bu adı hak etmiştir.
I don't have an appetite now. Haddie, it's fine.
Haddie, tamam.
Cachina hua'a was a killing spirit with an appetite for blood that knows no limit.
O, öldüren bir ruh ve bunun sınırı yok
Let's go for a dip first, work up an appetite for lunch.
Önce biraz yüzüp öğle yemeği için acıkalım biraz.
- Worked up quite an appetite.
- Büyük bir arzu ile iş pişirdik.
I lost my appetite.
İştahımı kaybettim.
- I have no appetite.
İştahım yok.
This morsel might prove too much even for the legendary appetite of Orn Free Taa.
Bu lokma, Orn Free Taa'nın dillere destan iştahı için bile çok fazla.
I've lost my appetite.
İştahım kaçtı.
I'm spoiling my appetite.
İştahımı kaçırıyorum.
When you spend all day in a bio lab watching flesh-eating bacteria skeletonize rodents it really works up an appetite.
Tüm gününü biyoloji laboratuarında geçirip etçil bakterilerin küçük kemirgenleri iskeletine kadar yemesini izlemek karnını acıktırıyor insanın.
Well, it's all you can eat, and I like to get my money's worth, so let's work up an appetite.
Yemek istediğin her şey var. O kadar paraya değse iyi olur. - O yüzden iyice acıkıp gidelim.
He spoiled my appetite.
İştahımın içine etti.
Oh, I doubt our little chat did anything but whet your appetite.
Oh, kısa konuşmamızın iştahını kabartmaktan başka bir işe yaradığından şüpheliyim.
Yeah, tell him to bring knee pads And an appetite for man juice.
Evet dizlikleriyle ve zevk suyuna iştahlı olarak gelsin.
It's a testament that appetite still exists even in the face of death.
İştahın hâlâ var olduğunun vasiyetnamesi. - Ölüme rağmen.
All right, well, as so often happens around here, I have lost my appetite.
Bu masada konuşulanlardan sonra iştahım kayboldu.
You'd think a coworker getting murdered might ruin a man's appetite.
Bir çalışanın maktul olmasını bir adamın iştahından çıkarıyorsun.
His, uh, appetite for red meat Has been touched by famine's effect.
"Açlık" etkisini gösterdiğinden beri kırmızı et için açlık çekiyor.
- Yeah, but before that, we whet his appetite.
- Evet, ama once, istahini kabartmaliyiz.
Fenproporex is an illegal amphetamine used for an appetite suppressant.
Fenproporeks, iştah kesici ve yasal olmayan bir amfetamindir.