Are we agreed Çeviri Türkçe
197 parallel translation
- Are we agreed?
- Anlaştık mı?
give me the names of the Bradogliano generals, set up the arrests, and I guarantee your freedom, and amnesty for the members of your party, are we agreed, Mister Ferraris?
Bana Bradogliano generallerinin adını verin, tutuklanmaları ayarlayıp sizi serbest bırakayım. Parti üyelerinizin isimlerini de unutacağım. Anlaştık mı bay Ferraris?
Are we agreed on that?
Bunda anlaştık mı?
Are we agreed on that?
Bu konuda anlaştık mı?
All of you, are we agreed?
Anlaştık mı?
Now, are we agreed that we want to do something to fix this problem?
Sorunlarınızı halletme konusunda hemfikiriz değil mi?
Are we agreed, then?
Hemfikir miyiz öyleyse?
So... are we agreed?
Peki anlaştık mı?
So, are we agreed?
O zaman, anlaştık mı?
I wouldn't buy a car without checking under the hood. - Are we agreed?
Kaputun altına bakmadan... kesinlikle otomobil almam, ha!
So, are we agreed?
Eee, anlaştık mı?
All I'm asking for is the chance to live in my own home. - Are we agreed on six months?
Bakın benim istediğim tek şey kendi evimde yaşama şansı verilmesi.
Are we all agreed, gentlemen?
Kabul ediyor muyuz beyler?
In view of the fact that counsel have agreed... that alternate jurors are not to be selected... may we proceed without making a call for additional prospective jurors?
Avukatlar farklı jüri üyeleri... seçilmeyeceği konusunda anlaştıklarından... ek jüri üyesi çağrısında bulunmadan devam edebilir miyiz?
We are agreed.
Tamam. Saat yedide.
- Then we are all agreed?
Anlaştık mı?
- Are we all agreed?
- Hepimiz aynı fikirde miyiz?
Now, are we all agreed?
Anlaştık mı?
One thing we are agreed on is that Lokai is a criminal.
LOkai'nin bir suçlu olduğunda hepimiz hemfikiriz.
We are agreed.
Anlaştık.
- Then we are agreed.
- Anlaştık o zaman.
Now, are we all agreed on what the fire bell sounds like?
Hepimiz yangın alarmının sesi... konusunda hemfikir miyiz?
Are we agreed?
Sen doktorsun.
So, we are agreed - he who wins takes the horse.
- Demek, mutabıkız kazanan atı alır.
Good, the we are agreed.
Güzel, anlaştık o halde.
Are we agreed?
Anlaştık mı?
Are we agreed?
Öyle değil mi?
"We are to proceed to the agreed coordinates."
Anlaştığımız koordinatlara ilerliyoruz.
We are prepared to transfer your cargo as agreed.
Kararlaştırıldığı gibi, kargoyu transfer etmeye hazırız.
Professor Moriarty has agreed not to interfere with operations so long as he believes we are acting in good faith.
Profesör Moriarty rutin gemi işleyişine karışmamayı kabul etti İyi niyetli hareket ettiğimize inandığı sürece tabii.
So we are all agreed.
O halde hepimiz mutabık kaldık.
You are indebted to me. On that we are agreed?
Bu konuda hemfıkir miyiz?
We agreed to call him "Carl, the diaper-wearing geriatric." Why are you there?
Bak ona Papa değil, Carl "altını ıslatan moruk" diyeceğiz sanıyordum. Orada ne işin var?
So, we are agreed on this and this?
Öyleyse bu ve bunda anlaştık.
Dharma, dear, I thought we had agreed that for this evening... you would simply smile, nod and blinkwhen your eyes are dry.
Dharma bu akşam için anlaştığımızı sanıyordum. Sadece gülümseyecek, kafanı sallayacak, gözlerin kuruduğunda da gözlerini kırpacaktın.
So the elders agreed to allow Tonane to come back and observe our alternative mining methods, and here we are.
Sonra yaşlılar Tonane'nin bizimle gelip alternatif madencilik..... yöntemlerimizi gözlemesine izin verdiler, ve işte buradayız.
I thought we agreed that secrets are bad.
Sırların yanlış olduğu konusunda anlaştığımızı sanmıştım.
We are agreed. Three of four votes will be required for the finding of guilty.
Atom bombasının inanılmaz gücü ile belki de 10 adamın çalıştırabileceği bir füze ile bir kaç saniyede,
So, are we agreed?
Hepiniz alacaksınız. Öyleyse anlaştık mı? Öyleyse anlaştık mı?
We are honoured that you have agreed to participate in Triad.
Triad'a katılmayı kabul etmenizden onur duyduk.
My Lord Zipacna, we are honoured that you have agreed to participate in Triad.
Efendim Zipacna, Traid'a katılmayı kabul etmenizden onur duyduk.
Well, I take it we are all agreed that Captain Sawyer's good name must be preserved.
Pekala, hepimiz Kaptan Sawyer'un ismine leke sürülmemesinde hemfikiriz.
They are. But we agreed to make a few compromises.
Öyleler, fakat birkaç küçük değişiklik için anlaştık.
We are here to ensure that the orders agreed by our leaders are carried out.
Biz burada liderlerimiz tarafından kabul edilen emirlerin uygulandığından emin olmak için buradayız.
We are agreed.
Öyle karar vermiştik.
- No, no, no, we agreed to split everything, so that's what we're gonna do. These are your mints so tell me- -
Olmaz, madem her şeyin parasını bölüşüyoruz, bunlar da senin...
I have told your names to the Entmoot and we have agreed you are not Orcs.
Ent Meclisine adlarınızı söyledim ve karara vardık ki siz Ork değilsiniz.
I can't tell you how grateful we are you agreed to come and testify.
Bir şeyleri ispatlamak için gelme isteğine karşılık memnuniyetimizin yeterli olduğunu söyleyemem.
I think we're all agreed that the senior partners are.
Sanırım hepimiz Büyük Ortaklar'ın kötü olduğuna hemfikiriz.
Okay, so I go to Judith and I say, "Forget the fact that we agreed on a custody schedule, " forget that your parents are driving all the way from Sacramento
Judith'e gidip şöyle mi diyeceğim? "Mahkemenin kararını da annenlerin ta Sacramento'dan buraya torunlarını... görmeye gelmelerini de boş ver Charlie'nin sonunda parmağına... halkayı takabilecek bir kadınla parçalı bulutlu ilişkisini sürdürebilmek için oğlumuzu konu mankeni olarak kullanması gerekiyor."
- Yes, there are others who have doubts. We all agreed. We could not reaffirm.
Çok büyük bir mesele olmalıydı, seni, hepimizi kökümüzden sökmeye, bu Tanrı'nın unuttuğu yere sürüklemeye zorlamış olan!
are we cool 65
are we there yet 168
are we 1416
are we good 155
are we done yet 18
are we friends 34
are we late 34
are we done 304
are we clear 305
are we close 22
are we there yet 168
are we 1416
are we good 155
are we done yet 18
are we friends 34
are we late 34
are we done 304
are we clear 305
are we close 22