Around money Çeviri Türkçe
1,064 parallel translation
Maybe in New York they throw money around.
Belki New York'takiler paralarını sokağa atmaktan hoşlanıyordur.
I just don't enjoy carrying this kind of money around.
Bu kadar çok para taşımak pek de hoşuma gitmiyor.
First I'd like to travel around and earn a little money without committing myself to a profession.
Öncelikle seyahat edip kendimi herhangi bir mesleğe adamaksızın biraz para kazanmak istiyorum.
I heard rumours around the waterfront and I figured if I got something on you, it might be worth money to somebody.
Rıhtım civarında bazı söylentiler duydum. Sizin hakkınızda bir şeyler öğrenebilirsem bunu paraya çevirebilirim diye düşündüm.
It is a shack. But with the land around we will recover our money.
Sadece bir baraka ama etrafındaki arazi ile paramızı geri almış oluruz.
When he has money, he throws it around.
Ona güvenme. Parası olduğunda esirgemez.
He showed up here around the end of the war with a pocketful of money.
Savaşın bitimine doğru buraya cepleri para dolu halde geldi.
Suppose he's got some real money to spread around.
Diyelim ki bu adamın sağa sola saçacak çok parası var.
It's just that it's rather a large amount of money to carry around.
Sadece üzerinizde taşımak için oldukça fazla bir miktar.
Way he's been around, honey, don't lay no money he ain't.
Endişe etmene gerek yok, tatlım, sakın parası olmadığını sanma.
Still, I swear he'd left money around someplace.
Eminim, bir yerlerde bir para bırakmıştır.
Whenever I see a psychoanalyst and a lawyer, I smell money but this time, I smell it all around me.
Ne zaman bir psikanalist ve bir avukat görsem, para kokusu alırım... Ama bu kez, tüm etrafımda kokusunu alıyorum.
You chuck your bloody money around like a Scotchman with no arms!
AsıI sen cebinde akrep varmış gibi dolaşıyorsun.
Ben, we'd have every bummer for miles around coming here to spend his money on women and whisky at Atwell's and Schermerhorn's.
Millerce yakındaki tüm aylaklar paralarını kadın ve viskiye,... harcamak için Atwell ve Schermerhorn'un yerine gelecektir.
No one knows the value of money around here.
Buralarda paranın değerini bilen kimse yok.
There's... right around $ 150 cash money there.
Burada tam olarak 150 dolar nakit para var.
And, Sergeant... all you have to do to have an equal share of this money... is crank this turret around and blow a hole in that door.
Çavuş bu paradan eşit pay almak için tek yapman gereken bu döner tareti çevirip o kapıda bir delik açmak.
Don't you worry about it - the law will get the money back. And you will get ropes around your necks.
Hiç endişeniz olmasın, kanun o parayı geri alacak ve sizin boyunlarınıza halatı geçirecek.
This might be a hellish place but there's money lying around here.
Burası cehennem gibi bir yer olmalı ama yerde para var.
It's money that makes the world go around.
Para bu dünyada dolaşır durur.
If just one time you could be sweet without no money around.
Bir kerecik olsun para söz konusu değilken de tatlı olabilsen.
Morgan, he took the Colonel's money, then turned around and took money from the other mine-owners.
Morgan Albayın parasını aldı, ondan sonra gidip öteki madenin sahiplerinden de biraz para aldı.
''Money makes the world go around
" Dünyayı para döndürür
''Money makes the world go around It makes the world go round.
" Para dünyayı döndürür Dünyayı döndürür.
''Money makes the... go around Of that we both are sure
" Para... döndürür. Biz ikimiz, kesinlikle
''Money makes the world go around The world go around, the world.
" Dünyayı para döndürür Dünyayı döndürür, dünyayı.
''Money makes the world go around The clinking, clanking sound.
" Dünyayı döndüren, Şangır şungur para sesi.
''Money makes the world go around.''
"para dünyayı döndürür."
- There's easier money around.
- Böylesi zor oluyor.
But it sure ain't like the good old days in Harlem... when white money was boss... and them fine, white cats came up to Harlem... spreading it all around Big Bertha.
Ama Harlem'deki eski, güzel zamanlar gibi değildi... beyaz para patronlar... iyiydi, Harlem'e beyaz kediler gelirdi... her tarafa Big Bertha saçılırdı.
We sell the babies to lesbian couples... and then we invest the money... in various businesses around town.
Lezbiyen çiftlere Bebekleri satıyoruz... ve o parayla yatırım yapıyoruz... etraftaki çeşitli işlere.
I borrow money from you because you're the only jerk off around that I could borrow money from without payin'back, right?
Senden borç aldım, çünkü buralardaki borç alıp geri ödemeyeceğim tek budala sensin.
What are you spraying money around like that for?
Parayı neden böyle saçıyorsun?
You better have the money, or it's gonna be all around Chicago that you welched.
Parayı versen iyi olur, yoksa Chicago'da herkes öğrenir.
Stomach-band : a wrap around the belly to keep money in, etc.
Para kesemi geri ver!
I'm not from around here, so I would've never known you could make money from rocks.
Ben buralı değilim, bu yüzden kayalardan para kazanabileceğinizi hiç bilmiyordum.
with gentle words they drove me out and with so much money I travelled a Iot, around the world twice
Süslü kelimelerle beni başlarından defettiler ve o kadar para sayesinde çok seyahat edip iki kere dünya turu yaptım.
Because I throw money around... as you call it
Çünki senin dediğin gibi etrafa para savuruyorum.
How much money we're wearing around on our bodies?
Üstümüze ne kadar para giyiyoruz?
Prior to the safe's being blown, which occurred at 4 : 00, we know that somebody in the executive office opened the safe and was taking out money and running around the place burning up documents.
Kasanın patlatıldığı saat 04 : 00'ten önce, yönetim bürosunda bulunan birisinin kasayı açtığını ve parayı aldığını, oraya buraya koşuşturarak belgeleri yaktığını biliyoruz.
You can hang onto your money, and I'll bring her around for you to take care of.
Paranı sakınırsan ben de onu senin başına getiririm.
"... there was so much money floating around...
"... etrafta çok fazla miktarda para dolanıyordu...
Well, you know, I've, uh — I've stopped seeing my therapist, and... well, I'm looking around for a better job, so... the money thing will be a lot easier for you.
Peki, biliyorsun... Artık terapiste gitmiyorum. Daha iyi bir iş arıyorum.
the poor women, the prey of awful men who roam around with money in their pockets.
dolaşan erkekler için bir avdı, demişti.
Suppose everyone went around saving money irresponsibly all over the place.
Herkesin sorumsuzca tasarruf ettiğini düşünsene.
They run around and earn money and set themselves up nicely,
Herbert'in burada olmadığını bildiği için geldi. Ne söyleyeceksen söyle Bruno. Benden ne istiyorsun?
All that money you carry around, that's no nickel-and-diming.
Senin harcadığın onca para gariban işi gibi değil ama.
I can't foot the bill for everything around here, so don't ask for money.
Her şeyi ben ödeyemem, onun için para isteme.
Do you think you'd still be running around free... if you'd gone for money instead of goods?
Mal peşinde değil de para peşinde koşmuş olsaydınız böyle rahatlıkla ortalıkta dolanabilir miydiniz?
They run around... and earn money and set themselves up nicely.
Koşuştururlar para kazanırlar güzelce düzenlerini kurarlar.
The Money Clan bullies around, Shangguan Jinhong wanting to lead the martial world...
Para klanı etrafı haraca kesiyor, shangguan jinhong'nun dövüş dünyasına hükmetmek istiyor
money 2165
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
around 956
around the world 31
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
around 956
around the world 31