Arrogance Çeviri Türkçe
895 parallel translation
The arrogance of this woman is incredible
Bu kadının küstahlığı, akıl dışı.
And first of all, break your arrogance!
Ve her şeyden önce, kibrinizi kırın!
All we've got is cotton and slaves, and arrogance.
Bizimse sahip olduğumuz tek şey pamuk, köleler ve kibirimiz.
Take your selfish arrogance and get out!
Bu kibirini al ve buradan defol.
- You've got all the arrogance of your class, haven't you?
- Kendi zümrenin tüm kibrini taşıyorsun, öyle değil mi?
Talk about arrogance.
Kibirden bahsedene bak.
Your arrogance!
Kabalığınız!
Of my arrogance!
Kendini beğenmişliğim için!
Don Jose, you never saw such arrogance and grace.
Don Jose, böylesine bir zarafet ve güven görmedin.
Your arrogance, your stupidity, your bad manners —
Küstahlığını, aptallığını, kötü tavırlarını —
Even after you see where your arrogance got you?
Çok gururlusun! İşler senin bildiğin yoldan yürütüldüğünde sonucu ne oldu görüyor musun?
It is designed by one Howard Roark, an incompetent amateur who has the arrogance to hold his own ideas above all rules.
Kendi fikirlerini tüm kaidelerin üzerinde görme cüretini gösteren Howard Roark denen kifayetsiz bir amatör tarafından tasarlanmış.
The more I thought of them, these people whom I had studied until I knew their names and histories as well as I knew my own, the more they became monsters of arrogance and cruelty whose only function in the world was to deprive me of my birthright.
Onları daha çok düşündükçe..... adlarını, geçmişlerini kendiminki kadar iyi bilene dek çalıştığım bu insanlar.. ... tek işlevleri, doğumdan gelen haklarımı gasp etmek olan kibirli ve zalim canavarlara dönüştüler.
Such arrogance.
Şu kibire bakın.
- The arrogance with which he closed the play.
- Oyun kapatan küstah.
Older even than the animal arrogance that has overlooked it.
Hayvan kibirinin onu görmezden gelmesinden bile eski.
I love arrogance in a woman.
Bir kadının kibirlenmesine bayılıyorum.
It's always so amusing to discover that their arrogance is only a defense.
Kibirlerinin sadece kendilerini korumak için olması her zaman ilgimi çekmiştir.
One who in his arrogance and pride... did not scruple to murder a son of France... whose only crime was that he loved liberty.
ortada olan tek şey tek suçu özgürlüğe aşık olan... bir Fransız vatandaşının... bilinçli olarak öldürülmek istenmesidir.
You, and you alone must recognize our enemies the forces of ambition, cruelty, arrogance and stupidity!
Düşmanlarımızı tanımalısınız. Hırsın, zulmün ve aptallığın güçlerini.
Of your handsomeness, arrogance and unholiness.
Cömertliğini ve kibirini!
And the crown of Persia which you had the arrogance to place upon your head?
Pers tacını kafana takma küstahlığını da gösterdin ha?
- Boy, the arrogance of this guy!
- Dostum, ne küstah bir adam!
It nipped our noses and our arrogance... and made us move closerto the warm stoves of memory and desire.
Burunlarımızı ve kibirimizi dondurur bizi hatıra ve arzunun sıcak sobalarına yaklaştırırdı.
Such an arrogance!
Küstahlığa bak!
You could be that man, the one to stamp his arrogance into the sand.
Sen o adam olabilirsin. Onun kibrini kuma gömecek adam.
I've tried to curb his arrogance with the wrong weapon.
Ukalalığını yanlış silahla yok etmeye çalıştım.
Arrogance lets you believed, to be able to direct.
Kibirli düşündürüyorsun, Kendini yargıç yerine koyma.
The arrogance of the man.
Adamdaki kibre bak.
Your arrogance is nearly as great as your ignorance.
Kibirliliğin, cahilliğin kadar büyük.
What arrogance! Making himself welcome at Gleneyre.
Kendini Gleneyre'de dostça kabul ettirmesi ne kibirli bir davranış!
You conceit on little strength, allowing yourself too much arrogance.
Ufacık gücünle garip düşüncelere daldın, kendini çok beğenmeye başladın.
I shan't tolerate your arrogance
Küstahlığına müsamaha edemem.
All right, Miss Dubois, let's discuss arrogance for a moment.
Pekala, bayan Dubois, bu küstahlık konusunu konuşalım.
Any woman who has the unmitigated arrogance to consider herself man's equal.
Kendisini erkeklerle eşit gören her kadın küstahtır.
Any man who has the arrogance to consider himself better than a woman.
Ve kendisinin kadınlardan üstün olduğunu düşünen her erkek küstahtır.
With symptomatic arrogance flown in through window, only to spoil my happiness.
Küstahça bir hareketle uçarak penceremden içeri dalıverdi. Besbelli ki niyeti mutluluğumu bozmaktı.
I was astonished by his arrogance.
Ondaki bu kendini beğenmişlik ve küstahlık hayret vericiydi.
O monstrous arrogance!
Vay bu ne küstahlık!
-... and the man who had insulted me who insulted me with his arrogance, his wish to master me, his authority.
Muhafızlarıyla birlikte beni kabaca bir tavırla aşağılayan ve bana efendilik edip hükmetmek isteyen o adamı da öldürdüm.
Their arrogance is something appalling.
Kibirleri ise dehşet verici.
Pride and arrogance.
Onur ve kibir.
Your worse fault is your arrogance, pretending to be greater than I.
- Kötü tarafın, kibrin, Benden daha büyük olduğuna sanıyorsun.
No arrogance.
Kibirli olma.
I must ask you and your crew to respect, or at least tolerate, their arrogance.
Saygı göstermenizi, en azından kibirliliklerini hoş görmenizi rica ederim.
You can't just walk in out ofyour arrogance... and expect things to be like they are... because when you walked in, you brought La Salle Street with you...
Cehaletinle gelip, her şeyin beklediğin gibi olmasını bekleyemezsin. Çünkü buraya geldiğinde La Salle caddesini de yanında getirdin.
We're tired of your arrogance. Have pity, sir.
Dikkat et, Vernacchio, kibirliliğin yüzünden yorulduk.
Where is all your joy now, all your arrogance?
Neşen nerede şimdi... Ve kibirin?
He's friendlier ; his arrogance is gone
Oldukça dost yanlısı görünüyordu.
What arrogance!
Bunun için çok mu iyisin?
You can overcome anything, but your own arrogance. Don't exhaust yourself, great one.
Kendinizi yormayın efendim.