Art dealer Çeviri Türkçe
220 parallel translation
You mean Lancaster Corey, the art dealer?
Sanat eseri satıcısı Lancaster Corey'den mi söz ediyorsunuz? Evet.
- An art dealer murdered.
- Balboa'da bir sanat simsarı öldürülmüş.
EX ART DEALER DARBY
ESKİ SANAT SİMSARI DARBY
A former art dealer.
Eski bir sanat simsarı.
Do you know Jules Parmentier, the art dealer?
- Jules Parmentier'i tanır mısın?
Morel, art dealer.
Morel, sanat tüccarı.
Last night he told me he has been an art dealer, a headwaiter, an usher in a movie theatre...
Dün gece bana anlattığına göre, sanat eseri alıp satmış, başgarsonluk yapmış, sinemada teşrifatçılık yapmış...
You're an art dealer.
Bu senin işin.
Only before I can be quite sure I need the expert opinion of an art dealer.
Yalnız tam emin olmadan önce, bir güzel sanatlar uzmanına danışmam lazım.
- He's an art dealer. - What can have put that into your head?
Yok canım, onu da nereden çıkardınız?
May I present Emile Fournier art dealer and connoisseur.
Emile Fournier'i takdim edeyim, sanat eserleri simsarı ve erbabı.
Emile Fournier, art dealer and connoisseur, may I present...
Emile Fournier, sanat simsarı ve erbabı, sizi tanıştırmama...
- No, I'm an art dealer, not a fence.
- Hayır, ben sanat eseri tüccarıyım, çalıntı mal satıcısı değil.
He traveled between Paris and Moscow as an art dealer.
Paris ile Moskova arasında sanat simsarı olarak seyahat etti.
Arthur Gaskill, art dealer, you lied to me.
Arthur Gaskill, galerici. Bana yalan söyledin.
I would like to see any expert... or any museum director, or any art dealer... who'd know which one is a Matisse... and which one is by Elmyr.
Herhangi bir uzman, sanat simsarı... ya da müze yöneticisinin... hangi tuval Matisse tarafından... hangisi Elmyr tarafından resmedildiğini söylediklerini görmek isterdim.
"And there was this art dealer" - I won't give you his name -
"ve bir sanat simsarı vardı" - ismi lazım değil -
He was an art dealer.
Eskiden bir sanat simsarıydı.
François was an art dealer, and I - well, I was an artist.
François bir sanat simsarıydı, ve ben de, şey, ben de bir sanatçıydım.
A court case would bring such publicity upon the art world... that any art dealer who took the stand would automatically become suspect.
Birincisi ; Hapiste olmamasının bir diğer sebebi de...
Are you an art dealer?
Resim satıcısı mısınız?
He used to be a dishonest art dealer in Vienna,... so he has to be more careful.
Tamam mı? O, Viyena'da tanınmış bir sahtekâr olabilir. Bu yüzden, daha dikkatli olmak zorunda.
At an art dealer with an foreign accent.
Yabancı aksanlı bir galericiden.
I'm an art dealer.
Ben tarihi eser tüccarıyım.
Everybody knows Victor Maitland is a hotshot art dealer.
Herkes Victor Maitland'ın sanat simsarı olduğunu biliyor.
An art dealer in Chicago will pay 200,000 for that wolf mask.
Chicago'da o kurt maskesine en az 200.000 $ ödeyecek bir simsar tanıyorum.
She's an art dealer.
Sanat eseri alıp satıyor.
He's an art dealer.
Sanat tüccarıdır.
Appledore Towers, Hampstead, Art Dealer.
Appledore Towers, Hampstead, Sanat Simsarı. Kamuflaj.
Your kids said you were an art dealer, but you don't have a gallery. I don't understand.
Çocuklarınız, sanat simsarı olduğunuzu söylemişti ama galeriniz yok.
He's an art dealer.
Sanat simsarıdır.
He's now a fancy art dealer.
Şu an çok havalı bir sanat simsarı.
Daniel de FouqiSres, famed art dealer, lost his wife in a car accident Friday near their country house.
Meşhur sanat uzmanı Daniel de Fouquières, geçen Cuma günü çiftlik evlerine giderken bir kazada eşini kaybetti.
No, no. he's a very well-known art dealer.
O çok ünlü bir sanat simsarıdır.
To what do we owe this pleasure? To an unscrupulous art dealer who's trying to rob me blind.
Beni soymaya çalışan vicdansız bir sanat eseri satıcısına.
Said he was an art dealer.
Sanat komisyoncusuyum demişti.
The so-called art dealer.
Sanat komisyoncusu!
I'm an art dealer.
Ben sanat tüccarıyım.
He's an art dealer, an expert in Egyptian antiquities, and he's got offices on three continents. Yeah?
O bir sanat simsarı ve Mısır antikaları uzmanı ve üç kıtada ofisi var.
You know Cesare Poggi, the art dealer, don't you?
Cesare Poggi'yi tanıyorsun değil mi? Sanat eseri satıcısı.
We're gonna lose our art dealer.
Galeri bizi istemeyecek.
Oh, oh, oh! He's only the biggest art dealer in New York!
O NewYork'taki en ünlü sanat tüccarıdır.
A brother, a high-powered art dealer.
- Erkek kardeşi var. Sanat simsarı.
A dealer in abstract art or something.
Soyut sanat simsarı mı ne.
Lettin'the big ones get away, on account of the best dealer in the business ain't workin for ya no more.
En iyi krupiye artık sana çalışmıyor diye kodamanların elinden gitmesi.
- An art dealer?
- Sanat uzmanı mı?
You mean Lancaster Corey, the art dealer? Yes.
Sanat eseri satıcısı Lancaster Corey'den mi söz ediyorsunuz?
When fate is the dealer you raise or you call
Kader kağıtları dağıtırken ya artırırsın ya kağıt istersin
I'm a drug dealer now!
Artık uyuşturucu kaçakçısıyım.
Oscar was an art collector, dealer.
Kopyaları mı?
These blue fin are fetching £ 60 a kilo, so in today's auction, a dealer would expect to get £ 12,000 for this one fish alone.
Bu mavi yüzgeçlilerin kilosu 60 sterlin getiriyor yani bugün bir açık artırmada satıcı sadece bu tek balık için 12 bin sterlin kazanmayı bekliyor.