English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / Artisanal

Artisanal Çeviri Türkçe

89 parallel translation
Just as the accumulation of commodities mass produced... for the abstract space... of the market was to break down... all regional and legal barriers, and all of the corporate restrictions of the middle ages... which maintained the quality of artisanal production -
Pazarin somut boslugu için üretilen seri üretim metalarinin yigilmasi, hem tüm bölgesel ve yasal engeller ile Orta Çag loncalarinin zanaattaki kaliteyi koruyan sinirlamalarini paramparça etmis hem de mekanlarin özerkligi ve kalitesini de azaltmistir.
Our manufacture is semi-artisanal.
Bizim üretimimiz orta seviyede.
We just orred up an artisanal cheese plate.
Biz de şimdi, yukarıya peynir tabağı sipariş ettik.
This is not artisanal cheese.
Bu kaliteli peynir değil.
When you're feeling up to it, I'm gonna have dinner brought in from Artisanal.
Kendini daha iyi hissettiğinde sana Artisanal'dan yemek ısmarlayacağım.
Mother, here's some Camembert from artisanal.
Anne, biraz Camambert peyniri alsana.
I just... I don't really need fancy, artisanal chocolate.
Ben böyle sanatsal çikolatalar istemedim.
Handmade, artisanal items set a man apart in a pre-fab world.
Bir adamı prefabrik dünyadan farklı kılan şey, el yapımı aksesuarlardır.
Why did you open this elitist, artisanal restaurant?
Neden bu elit, artistik restoranı açtın?
I'm gonna dominate the artisanal scene!
Sanatçı kitleyi çalacağım.
I open a hundred-mile artisanal restaurant, and that engorged tick opens a fifty-miler just to spite me, to, to destroy me.
Ben 160 kilometre çaplı bir organik restoran açtım ve o kıskanç manyak da sırf bana nispet olsun diye 80 km açtı beni yok etmek için.
Oh, Kate, most people that meet me, they want to try to impress me by talking about artisanal cheeses and port-poached pears.
Kate, insanlar yanıma gelip çeşit çeşit peynirlerden... haşlanmış meyvelerden bahsederek ilgimi çekmeye çalışıyorlar.
A couple of days. I ordered Robert's artisanal light bulbs about 14 months ago, and they have yet to arrive.
Yaklaşık 14 ay önce Robert'ın sanatsal ampullerinden sipariş etmiştim şimdi elime geçtiler.
It's more aromatic than American weed, more, um, artisanal.
Amerikan otundan daha aromalı. Daha uğraşmalı.
Five more minutes till you get to choose amongst four artisanal house-blended chocolates, gentlemen.
Beş dakika sonra ev yapımı özel karışım çikolatalar arasından seçebileceksiniz beyler.
I am, I don't know, godlike, but in my off-hours, I'm a flesh-and-blood man who enjoys travel, tart apples, artisanal cheeses just like you.
Ama iş dışında, ben de kanlı canlı bir insanım. Seyahat etmeyi, elmalı tatlıları ve peynir çeşitlerini severim. Tıpkı senin gibi.
How about an artisanal cocktail to celebrate spring in Alabama?
Alabama'nın baharını kutlamak adına zanaatçı kokteyline ne dersin?
Dr. Hodgins brewed an exceptional artisanal tequila.
Dr. Hodgins inanılmaz hüneriyle muhteşem bir tekila yaptı.
I'm starting up a business cultivating all-organic, artisanal honey.
Tamamen organik, işçi arılar yetiştirme işine girişiyorum.
No, this is an artisanal community, Booth.
Hayır, bu bir zanaatsal topluluk, Booth.
From an anthropological standpoint, the artisanal subculture is fascinating.
Antropolojikden bakarsak zanaat kültürü büyüleyicidir.
Well, artisanal products are more expensive to produce, so of course they're more expensive to purchase.
Zanaat ürünleri, üretim bazında daha pahalıdırlar tabi ki de biraz daha pahalı olacaklar.
You know, none of the artisanal shops even use them.
Zanaat dükkanları henüz kamera kullanmıyorlar.
I can't pronounce "artisanal."
"Ziraatkâr" kelimesini telaffuz edemiyorum.
You drop me off, make this big show of all the foreign films you're gonna catch, the artisanal ales you're gonna sample.
Beni bırakıyorsun, sanat doktora sınavı için örnek çıkaracağın şu izlemen gereken tüm o yabancı filmlerden büyük bir gösteri düzenliyorsun.
José's has the best selection of artisanal cheeses in Baltimore, city or county.
Baltimore'daki elle yapılmış en iyi peynirler José'de satılıyor.
I make artisanal bath products.
Zanaatkar elinden çıkmış banyo ürünleri yapıyorum.
Artisanal?
Zanaatkar mı?
Artisanal cheese, organic pig farms.
Ev yapımı peynirlerle, organik domuz çiftlikleriyle.
The assistant manager chased me out with an artisanal salami.
Mağaza müdürü beni koca bir salamla kovaladı.
Oh, yeah, an artisanal distillery, just in case your boy get thirsty.
Oh, evet. Zanaatkâr elinden çıkmış bir içki fabrikası. - Olurda oğlun susarsa diye.
Being an artisanal winery, it goes hand in hand.
Şarap zanaatçılığıyla birlikte insandan insana geçiyor.
She puts artisanal jam on something called a cronut.
Kronut denen şeyin üstüne gurme reçel sürüyor.
That shit's artisanal.
- Tam bir sanat eseri.
They already relieved me of my artisanal meat platter.
Zanaatkar hassasiyetiyle hazırlanmış et tabağımı yediler bile.
I'd do a salted caramel artisanal ice cream.
Karamelli krokanlı dondurmayı öneririm.
Gluten-free artisanal custard tort.
Şekersiz el yapımı kremali pasta.
by purveyors of artisanal marmalade who discovered it at a local thrift shop?
Tahtakale pazarlarından birinde keşfedilerek giyilmesi riskine mi girelim?
And risk it be worn "ironically" by purveyors of artisanal marmalade who discovered it at a local thrift shop?
Güzelim ceketi atalım da ikinci el kıyafet dükkanından elin marmelatçıları falan mı alıp giysin?
Emma, that was 4 pounds of artisanal cheeses.
Emma, 4 poundluk esnaf peyniriydi.
Yeah, well, all I got is this artisanal microbrew from the Finger Lakes.
Elimde sadece el işi ev yapimi bira var.. Finger Gölünden gelme..
There's an artisanal cheese shop that just opened up next door.
Bir zanaat peynir dükkanı var bu sadece bir sonraki kapıyı açtı.
It's a superficial town where you can worry about stupid shit like keeping your pool clean, and what artisanal nuts to put on your salad.
Orası en ufak bir şeyden endişeleneceğin üstünkörü bir şehir. Havuzum temiz olacak mı? Salataya hangi çerezden koysam gibi.
I got to go. I've got some artisanal popcorns to gauge the mouthfeel of.
Ağızda nasıl hissettirdiğini ölçmem gereken ev yapımı patlamış mısırım var.
I don't have to look at pictures of your artisanal cappuccinos every morning. How dare you?
Her sabah zanaatkâr kapuçino fotoğraflarına bakmak zorunda değilim.
I'm making artisanal probiotic froyo.
Probiyotik donmuş yoğurt yapıyorum.
Artisanal.
Hakiki.
I realised I was way overdue to stop by and say hello. Yeah, Leo runs a artisanal olive oil business.
Evet, Leo zeytin yağı işinde.
If there's such thing as artisanal steroids, I'm pretty sure they were on them.
Öylesine bir zanaatkar dopingler varsa eminim tepelemişlerdir onları.
Our artisanal salsas are all handcrafted from natural, organic ingredients.
Zanaatkar işi salsa soslarımız doğal ve organik malzemelerle elde yapılıyor.
I mean, this is premium artisanal shit, right?
Yani bu el emeği göz nuru bir şey, öyle değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]