Assuming Çeviri Türkçe
4,306 parallel translation
Assuming Donovan knows the difference between a water and a gas main... yeah, I'm good.
Donovan'ın su borusuyla ana gaz borusu arasındaki farkı bildiğini varsayarsak evet, iyiyim.
We've been assuming that the killer drove out.
Katilin arabayla kaçtığını varsayıyoruz.
I'm assuming since I'm still breathing
Halen nefes alıyorum
I just want you to know that you and Burt are welcome to live here as long as you want, assuming you sleep in Jimmy's room, pay rent, and live by my rules.
Bilmeni isterim ki... Jimmy'nin odasında uyuduğunuz, Kira ödediğiniz ve benim kurallarıma göre yaşadığınız sürece ne zaman isterseniz burada kalabilirsiniz.
Okay, assuming for starters that I understood any of that, you're not suggesting that we wait for another earthquake, are you?
Pekala, doğru bir şekilde anladıysam başka bir deprem beklememizi önermiyorsun, değil mi?
I'm assuming that you're gonna be staying with your fiancé.
Nişanlınla birlikte kalacaksın diye tahmin ediyorum?
I'm the one assuming the risk.
Riski üzerine alan benim.
This is kind of assuming that he's ever ready to settle down.
Oliver'ın çoktan yuva kurmaya hazır olmasının kibri gibi bu.
You're aware, I'm assuming that Miss Laurel took several loans on her Manhattan condo.
Bayan Laurel'in o daire üzerinden kredi aldığını biliyorsun diye tahmin ediyorum.
I'm assuming that's Spanish for "you're gonna go down there and get her yourself."
İspanyolca bilseydim şunu söylerdim "Aşağı gel ve kendin gönder."
I'm assuming that these brothers are using throwaway phones now that they know Amber's been arrested.
Amber tutuklandığından beri sanırım bu kardeşler kullan at telefon kullanıyorlar.
But we're assuming that Haibach is responsible.
Ama bundan da Haibach'ın sorumlu olduğunu sanıyoruz.
I'm assuming more than half the risk.
- Riskin yarısından fazlasını ben üstleniyorum.
Okay, then, Oz aside, we stick to the original plan... arm up, then attack... assuming you can get the shield down.
O zaman Oz konusunu bir kenara koyarsak ana plana sadık kalıyoruz. Hazırlanıp saldırıyoruz. Tabii senin kalkanı gevşeteceğini varsayıyoruz.
Well, I'm assuming that it's not an accident, our meeting in a hotel in Alton, Illinois, a half-hour outside of town.
Bunun bir tesadüf olmadığını söyleyebiliriz. Illinois, Alton'daki bir otelde buluşmamız. Şehirden yarım saat uzaklıktaki bir yerde.
I'm assuming this was you?
Videoyu yükleyen sendin sanırım?
And because you're taking this to me instead of the attorney general, I'm assuming you have no evidence for this, either.
Sanırım bunu başsavcı yerine bana anlatıyor olmanızın sebebi elinizde bu konuda da bir kanıt olmaması.
Assuming this is Jin Liao's parents, how are we gonna find them?
Bunu yapanın Jin Liao'nun ailesi olduğunu varsayarsak, onları nasıl bulacağız?
People got to get fed, pictures got to get snapped, and I'm assuming you'll want people to shake their bodies in time to the music.
İnsanlar doyurulmalı, fotoğraflar çekilmeli ve müzik anında insanların vücutlarını sallamalarını istediğini farz ediyorum.
Well, I'm assuming you guys can help me beat him because if we lose, I'm gonna punch each of you in the heart.
Onu yenmeme yardımcı olabilirsiniz diye düşünüyorum. Çünkü kaybedersek her birinizi ciğerinizin tam ortasından yumruklarım.
So I'm assuming your friends were behind this ambush?
Tahminimce bu olayın arkasında arkadaşların vardı?
I'm assuming you're both FBI, right?
İkiniz de FBI'dansınız değil mi?
Uh, assuming your donor passes the cross match and oral glucosamine tests without issue, then- - She'll pass. She's my daughter.
Dönorunuzun çapraz testten ve oral glukozamin testlerinden sorunsuz olarak geçtiğini varsayarsak...
Assuming we can deal with Ivo's defenses, how will we get close enough to board the ship?
Ivo'nun savunmalarıyla yüzleştiğimizi düşünürsek öyle. Gemiye çıkabilecek kadar yakına nasıl gideceğiz ki?
Assuming they got the recipe right.
Tarifi tutturduklarını farz edersek tabii.
Well, I'm normally opposed to assuming every wonder must have supernatural origins but all of this...
Genelde her harikanın doğaüstü nedenlerden oluştuğu varsayımına karşı çıkarım ama bunlar...
Let's assume for the moment he's not a KGB dangle, just like he's assuming that we fixed our internal problems.
Şimdilik onun KGB'nin öne sürdüğü biri olmadığını farzedelim. Tıpkı onun bizim iç sorunlarımızı çözdüğümüzü farzettiği gibi.
Assuming I am able, you have my word.
Yeteneklerim doğrultusunda, sözüm sözdür.
Or are you playing office office still assuming that
Yoksa hala küstah küstah ofislerimi dolaşıyorsun?
I'm, uh, assuming there's no Mrs. The Calligrapher?
Sanıyorum hayatında Bayan Kaligraf yok.
Assuming we actually get our hands on this thing, what are we gonna do with it?
Bu şeyi ele geçirsek bile, onunla ne yapacağız?
Oh, well, based on your lack of emojis, I'm assuming it's something serious.
Yüz ifadendeki mutsuzluğa bakarak ciddi bir şey olduğunu düşünüyorum.
I'm assuming that you got the pot from one of your band mates?
Esrarı grup arkadaşlarından aldığını varsayıyorum?
I'm assuming that's cool with everyone?
Kimse için sorun olmadığını düşünüyorum.
I'm just assuming that you went to medical school, you studied the human body.
Tıp fakültesine gittiğiniz için insan vücudunu görmüşsünüzdür diye...
No return address, I'm assuming.
Gönderen adresi yok sanırım.
But since we don't have a long list of dead doctors, nurses, or mailmen, we're assuming the nanites were programmed somehow to only attack their targets.
Ama doktorlar, hemşireler ve postacılar ölmediklerine göre nanitlerin bir şekilde sadece hedeflerine saldırdıklarını varsayıyoruz.
I'm assuming it's natural.
Doğallar sanırım.
Then assuming ADP stays out... 15 accounts lost, the top three of which represent 68 % of our core billing.
ADP'nin uzak duracağını sayarsak 15 hesap kaybedildi. İlk üçü ana faturlandırmamızın yüzde 68'ini oluşturuyordu.
And he was arrested at an airport in Switzerland last fall for trying to smuggle pot through security, but they let him go, which I'm assuming isn't unrelated to the donation Bruce recently made to the Zurich airport, but I'll find out for sure.
Ve geçen bahar İsviçre Havaalanında güvenlikten ot geçirmeye çalışırken yakalanmış ama sonra bırakmışlar sanıyorumki bu Bruce'ın yakınlarda Zürih Havaalanına yaptığı bağışla alakasız değil, ama kesin olarak öğreneceğim.
I'm assuming that it's not an accident, meeting in a hotel in Alton, Illinois...
Bunun bir tesadüf olmadığını söyleyebiliriz. Illinois, Alton'daki bir otelde buluşmamız.
I'm assuming that if I can convince the Chief of Police to join our board, others will follow.
Emniyet müdürünü kurulumuza katılması için ikna edebilirsem diğerleri de onu takip eder.
Yes. Ah, to a police station, I'm assuming.
- Bir polis merkezine, zannımca.
I'm assuming you two will be working late tonight again.
Bu gece yine ikinizin geç saatlere kadar çalışacağınızı zannediyorum.
I'm assuming we're both here to see the same party.
Tahmin ediyorum ki ikimiz de aynı şeyi görmek için buradayız.
And I'm assuming it's not because he didn't owe any.
Tahminime göre borcu olmadigi için degildir herhâlde.
You're assuming right.
Tahminin dogru.
I'm assuming that's'cause Darryl keeps dragging you back into his shit.
Sürekli Darryl'ın pisliğini temizlediğin için böyle olduğunu varsayıyorum.
Assuming I believe you, you should manage your time better.
Sana inandığımı varsayıyorum. Zamanını daha verimli kullanmalısın.
I'm assuming you've checked the missing children's database.
Herhalde kayıp çocuk veritabanına baktın. - Evet.
Assuming they'll talk to us.
Tabii bizimle konuşurlarsa.