At the very least Çeviri Türkçe
888 parallel translation
at the very least...
Evet, en azından...
Not to mention gambling debts that owes six hundred pounds, at the very least! Lizzie!
600 pound kumar borcunu... saymıyorum bile!
Otherwise, you should acquit my client, or, at the very least, allow for extenuating circumstances.
Aksi takdirde, ya müvekkilimi beraat ettirmeli, ya da en azından hafifletici nedenlerden saymalısınız.
The two together, however, are worth at the very least - at the very least - a million french francs.
İkisi bir arada olursa, en azından en azından bir milyon Fransız Frangı eder.
I must find... 50 or 100 thousand yen at the very least.
En az... 50 veya 100 bin yen bulmam lazım.
At the very least, he'll stop coming to Hayama.
En azından Hayama'dan ayağı kesilir.
I'm prepared to be the queen of Sheba for some lucky man... or at the very least, the best wife that any man could hope for.
Sheba'nın kraliçesi olmaya hazırım şanslı bir erkek için,.. ... veya en azından her erkeğin isteyeceği en iyi eş.
- At the very least.
- İmkânsız.
Or at the very least talk to their friends.
Veya en azından arkadaşlarına söylerler.
Or telephone, at the very least?
- Yazacak mısın? Yoksa telefonla mı?
Well, I hope it's at the very least a terribly important affair of state.
Eğer ülkeniz için oldukça önemli bir konu ise.
At the very least, we could make it seem that way.
En azından biz öyle düşünülmesini sağlarız.
At the very least, this man has the right to know whether there's a charge against him.
En azından, bu adamın hakkında bir dava olup olmadığını bilmesi lazım.
At the very least, you'll never get out of town alive.
Sonuçta, şehirden canlı çıkamayacaksın.
I expected one head of state, at the very least.
En azından devletin başını bekliyordum.
It's sabotage at the very least.
En azından bir sabotaj.
If you're gong to pummel this son of a bitch, at the very least take him out back.
Bu orospu çocuğunu döveceksen bile en azından bunu arka tarafta yap.
Three times at the very least.
En az üç kez.
I will commit seppuku so, at the very least act as my Second!
En azından ikinci efendimiz gibi şereflice harakiri yapacağım.
... so, at the very least act as my Second!
En azından ikinci efendimiz gibi...
At the very least, it's impolite.
Tek kelimeyle ; kabalık.
At the very least, I would keep an eye on him myself.
En azından ona kendim göz kulak olabilirim.
Masking their true intention with a revenge kill is punishable by death at the very least.
Bir intikam cinayetiyle gerçek niyetlerini maskelemeleri, en azından ölüm cezasını gerektiriyor.
AT THE VERY LEAST, THEY'LL SURELY CHOOSE MY BENEVOLENT LEADERSHIP
Eninde sonunda ben liderliğimi ilan edeceğim.
So they can only live in places where at the very least it's wet during some time of the year, so that sexual reproduction can take place.
Bu sebeple, eşeyli üremenin gerçekleşebilmesi için sadece en azından yılın belirli dönemlerinde nemli olan yerlerde yaşayabilirler.
We must disable the Galactica, or at the very least, take many hostages.
Galactica'yı devre dışı bırakmalıyız ya da en azından çok sayıda rehine almalıyız.
They would have tried to kill this sniper at the very least.
En azından ateş eden bu nişancıyı öldürmeye çalışırlardı.
If the building plans are accepted by the city council, the builders will at the very least double their investments.
Eğer inşaat planları belediye meclisi tarafından kabul edilirse, yatırımcılar yatırımlarını en az ikiye katlayacaklardır.
You might give him a gentle word, at the very least.
Ona en azından nazik bir söz söyleyebilirsin.
At the very least.
- Aşağı yukarı.
I think, perhaps, at the very least, I owe you a drink.
Bence, artık, sana bir içki borcum var.
At the very least, it should make a fabulous children's book.
En azından harika bir çocuk kitabı olur.
At the very least, at the absolute minimum, you've got a woman you love to grow old with, right?
Senin en azından, yani en en azından, sevip, birlikte yaşlanabileceğin bir kadının var, değil mi?
At the very least, the absolute minimum, you've got a woman you love to grow old with, right?
Senin en azından, yani en en azından, sevip, birlikte yaşlanabileceğin bir kadının var, değil mi?
I want to check out their security at the very least.
En kısa zamanda güvenliklerini incelemek istiyorum.
I would call that, at the very least, contempt.
Ben buna en azından aşağılama derim.
At the very least, the people from Darwin Station deserve a warning.
Darwin İstasyonundakilere en azından bir uyarı yapmak gerekiyor.
Or at the very least, classified.
- Üzgünüm Barry, gitmem gerek. Yardıma ihtiyacınız var mı? Hayır, sen dinlen.
At the very least, unsanitary?
En azından pek sıhhi değil.
At the very least, let me give you a good astringent.
En azından sana bir cilt sıkılaştırıcı vereyim.
They caught an eel weighing 5 kilos at the very least.
En az beş kilo çeken bir yılanbalığı yakalamışlar.
The second is if you will come to paris, if you will consider then the pooling of resources, the alliance that i have already proposed to you, i can definitely guarantee that in a very few days you will have at least a half a million french francs.
İlk yapılacak şey bu. İkincisi, Paris'e gelirseniz, varlıklarımızın birleştirilmesi daha önce teklif etmiş olduğum ittifak içinde bir kaç gün sonra en az yarım milyon Frangınız olacağını garanti ederim.
Not very large maybe but at least it has a regular bed, not something that leaps out of the wall at you!
Çok büyük olmasa da seni evin dışına fırlatmayacak düzgün bir yatağı var.
Investigation of this case reached into the highest circles... and the scandal was very nearly responsible... for the fall of at least one European government.
Bu garip durumun incelenmesi geniş bir alana yayıldı... ve çıkan skandal, en azından bir Avrupa hükümetinin yıkılmasına sebep olacak kadar büyüktü.
And if I may say so, the conversion of a wagering pool on the Preakness into a code for some sinister plot to seize the government seems to me suggestive of rather lurid deductive powers to say the very least.
Ve şu askeri darbe iddialarınıza dayanak ettiğiniz şifreli... at yarışı mesajlarınıza gelince... Bir darbe olasılığını bunlara tümdengelimsel şekilde dayandırabilmeniz şok edici bir şey.
At the very best, it's what you least expect, so you gotta be ready for anything.
En iyisi, en azını ummandır, böylece her şeye hazırlıklı olursun.
The Duncans are very big in the responsibility department, at least on the surface.
Yüzeysel olarak Duncanlar sorumluluk konusunda ileridirler.
If he doesn't get at least half the money, he may become very violent.
Paranın en azında yarısını şimdi almazsa, gerçekten çok fena olabilir.
But we do at least know that the universe has some shape and order... and that, uh, you know, trees do not turn into people or goddesses... and there are very good reasons why they don't... and you can't just believe absolutely anything.
Ama en azından evrenin bir şekli ve düzeni olduğunu, ağaçların insanlara veya tanrıçalara dönüşmediklerini ve böyle olmaması için gayet güzel nedenler olduğunu ve hemen her şeye inanamayacağımızı biliyoruz.
Your uncle can't pay you very much... but at least you'll be able to afford a decent shirt... and you'll be with your own people, not in the dole queue.
Amcan sana çok para veremez, ama hiç olmazsa güzel bir gömlek alacak paran olur ve işsizler kuyruğu yerine kendi insanlarının yanında olursun.
When I was little I took very seriously the things my parents repeated to me twenty times at least.
En son çocukken annemlerin en az 20 kere tekrarladığı lafları ciddiye alırdım.
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the time 529
at the house 47
at the party 41
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the time 529
at the house 47
at the party 41