Attachment Çeviri Türkçe
633 parallel translation
And all of you... for the fidelity and attachment you've shown me.
Ve sizler sadakatinizi ve bağlılığınızı bana gösterdiniz.
And she has such a strong attachment to you and reliance on you.
Sana öylesine bağlı ve güveniyor ki.
And, during the next few months in London, both families are hoping that their attachment will flower into an event which will secure the happiness of us all.
Londra'daki önümüzdeki birkaç ay içinde... birbirlerine duydukları bu ilginin... her iki aileyi de... mutlu edecek sonuçları olacağını umuyoruz.
That little attachment, my dear Mr. Holmes, contains the deadly fluid known as, monosulfide, the Germans use it with gratifying results in removing their undesirables.
O küçük parça, sevgili Bay Holmes, monosülfid diye bilinen ölümcül bir sıvı içerir. Onu Almanlar istenmeyen kişileri ortadan kaldırmak için memnuniyet verici sonuçları nedeniyle kullanmışlardır.
If things take their normal course this will be no more than an adolescent attachment for an older man.
Bu iş büyütülmeden bir sonuca vardırılsaydı. Yaşlı bir adama duyulan, herhangi bir ergenlik hevesi olacaktı.
Besides the stress of flying... these men have had the breaking up of a strong personal attachment.
Uçma stresinin yanında... ... güçlü bir kişisel bağın kopmasından etkilendiler.
Your home in Wisconsin, your tragic marriage, your fanatical attachment to Margo.
Wisconsin'deki evin, trajik evliliğin, Margo'ya olan fanatik bağlılığın.
I am very sorry. sir... but I have a writ of attachment against you... and the suit of the Savoy Hotel Company Limited... for 762 pounds, 14 shillings.
Konu Savoy Otel Şirketine olan 762 pound, 14 şilinlik borcunuz. Saçmalık!
His sentiments betray his lack of breeding... the result of his unfortunate mother... forming an attachment for one of her husband's stableboys.
düşünceleri ırkının eksikliğini ele veriyor... talihsiz annesinin kocalarından birinin... seyisine bağlanmasının bir sonucus.
No man is left in one position long enough to form an attachment for it.
Hiç kimse bir görevde oraya bağlanacak kadar uzun kalamaz.
If there were real attachment between you and your child you would make effort to convince the court that you're a fit parent.
Siz ve çocuğunuz arasından gerçek bir bağlılık olsaydı sizin uygun bir ebeveyn olduğunuzu kanıtlamaya çalışırdınız.
So you're willing to sacrifice your country for a romantic attachment to one man?
Şu halde bir erkeğe romantik bağlanma yüzünden, ülkeni fedaya isteklisin?
It gets pretty tough sometimes dodging Apaches when you have to... serve writs of attachment on outlying ranches and mines and sawmills.
Ücra yerlerdeki sürüler, madenler ve değirmenler için haciz emirlerini yerine getirirken Apaçilerden kaçınmak hayli zor oluyor.
You've romanticized an attachment to a sick girl,
Hasta bir kıza aşık olmuşsun,
But certainly a little thing like an attachment wouldn't make any difference to you?
Ama eminim ki bağlılık denilen bu ufak şey sizin için pek bir şey değiştirmez, değil mi?
You will ask God to help you to overcome this attachment... and you will kiss the feet of the nuns and beg your bread in refectory.
Bu bağlılıktan kurtulmak için Tanrı'dan yardım isteceksiniz... ve yemekhanede rahibelerin ayaklarını öpüp ekmek dileneceksiniz.
- Sorry, I got a writ of attachment.
- Üzgünüm, tutuklama emrim var.
He has a deep attachment to it.
Bu evin manevi değeri var.
The offer is touching as a sign of your attachment to my person and to what it represents.
Bu teklif, bağlılığınızın bir işareti olarak kişiliğime ve temsil ettiklerime dokunuyor.
I've been hoping that you could find it in your heart to... make a similar attachment to me.
Senin kalbinde de benimkine benzer bir ilgi bulabilmeyi umuyordum.
You've seen my wife with the eyes... of your past attachment, Doctor.
Siz karıma geçmişteki ilişkinizin gözleriyle bakmışsınız, Doktor.
I haven't kept the great bitch in the keep for ten years out of passionate attachment.
Tutkulu o muhteşem kancığı 10 yıl bile tutamadım elimde.
It's an old man's last attachment, nothing more.
Bu yaşlı bir adamın son dileği, daha fazlası değil.
But with this new attachment, she ought to pull to the left.
Ama şimdi bu yeni ekle birlikte, sola çekecek.
Oh, my child how can I die with this attachment to a mere thing?
Ah çocuğum böylesine önemsiz bir şeye bağlanmışken nasıl ölebilirim?
I have formed an attachment for it I was not aware of.
Farkında olmadan içimde ona karşı bir bağ oluştu.
In this moving game-space, and from the freely chosen variations of the rules of the game, autonomy of place may be rediscovered, without reintroducing an exclusive attachment to the land, and thus, bring back the reality of the journey,
Bu yeni dünyanin sürekli degisen oyun sahasi ve oyun kurallarinin özgürce seçilmis çesitlemeleri, dar görüslü olmadan bagimsiz olan yerel sahne çesitlerini yeniden meydana getirecektir. Ve bu çesitlilik, özgün yolculuklarin
She understood that her attachment to René, her days at the castle, her hardships, were the surest way to take her to him she loved.
Anladı ki, René ile olan bağı, şatodaki günleri, çektiği sıkıntılar, onu sevdiği adama götürecek en emin yoldu.
He praises his father's only fault - his attachment to the Republic.
Babasının tek hatasını övüyor, Cumhuriyet'e olan düşkünlüğünü.
And nobody will really know where lieth those little things with the sort of raffia-work base, that has an attachment.
Ve kimse, o eki olan hasır tabanlı küçük şeylerin yerini bilmeyecek.
Haven't you ever felt the absurdity of such blind attachment?
Böylesine bir kör bağlılık saçmalığını hiç hissetmedin mi?
Mr Forsythe informs me that you... retain an attachment to a...
Bay Forsythe, bir yabancıyla bir bağın olduğunu söyledi.
I thought the attachment was broken. I discovered in London that it is not.
Ama böyle olmadığını Londra'da anladım.
You've probably begun to form a psychological attachment to me.
Muhtemelen bana karşı psikolojiksel bir bağlılık duymaya başladın.
Sam, you must break this attachment.
Sam, bu bağı koparmalısın.
You've formed a considerable attachment to him, I can see.
Onunla çok büyük bir arkadaşlık kurduğunuzu görebiliyorum.
There was an attachment on the end of it.
Ucunda bir bağlantı vardı.
You think my attachment to Alec is unnatural?
Alec'e olan bağlılığım sence doğal değil mi?
What I need for this is a power-saw attachment.
Bana gereken elektrikli bir testere.
Sentimental attachment.
Duygusal bağ.
Precisely due to the goodness of these emotions and the cult of and attachment to the family, the unavoidable sense of duty...
Bu duygu tam olarak iyiliğe bağlı ve ailesine tutku ile bağlılık..... görevin kaçınılmaz tutkusu...
He seems to have developed an attachment to the boy.
Çocuğa karşı bir özel bir bağ geliştirmişe benziyor.
You guys have an attachment for that kid, don't you?
Sizler o çocuğu gerçekten çok seviyorsunuz, değil mi?
I know it's not very fair to me, but, um, I realize there's a lot of sentimental attachment here, and I'm prepared to offer you a 1 0 % royalty on all the petrocite
Benim için adil olmadığını biliyorum, ama, hım, burada çok fazla olduğuınun farkındayım buradaki duygusal bağın, ve size bir teklif hazırladım.
I need someone to whom I have no emotional attachment whatsoever.
Hiçbir duygusal bağım olmayan birine ihtiyacım var.
Jealous of an old attachment?
Eski bir iliskiyi mi kiskaniyorsun?
Criticizing the heart can be another egotistic attachment.
Kalbi eleştirmek de bencil bir tutum sayılabilir.
You have to keep at it till you have no attachment to anything.
Bütün bağlılığını toplayana kadar bunu yapmaya devam et.
I am in a state where I have to get away from any worldly attachment.
Bütün dünyevi zevklerden uzak durmam gereken bir pozisyondayım.
Hopeless case of attachment.
Umutsuz bir tutkunluk vakası.
Now, when you first came to me you told me that you wanted to free yourself from your attachment to Louie.
Şimdi, bana ilk gediğiniz zaman, Louie'ye bağlı olmaktan kurtulmak istediğinizi söylemiştiniz.