Avoid Çeviri Türkçe
9,185 parallel translation
We must avoid dishonor by cultivating goodwill with his successor.
- Halefinin itibarını kazanmaya çalışıp bu utancı engellemeliyiz. - Caligula mı?
I like the way you swerve to avoid responsibility, but you fool no one.
Mesuliyetten kaçınmak için konuyu değiştirme şeklinizi beğendim ama kimsenin yediği yok.
This allowed cheap money to flood through the system and avoid disaster.
Bu, ucuz paranın sistemin içine akmasını ve felaketi önlemesini sağladı.
If possible, could you try to avoid incinerating the camp across the lake, Camp Tigerclaw?
Mümkünse gölün karşısındaki Kaplan Pençesi Kampı'nı yakıp kül etmemeye çalışır mısınız?
Some 10,000 men, 1,500 wagons strung out for miles along a single road to avoid being picked off by our marksmen.
10,000 adam ve 1,500 arabadan kimisi nişancılarımızın vurmasını önlemek için tek bir yol boyunca kilometrelerce dizilmiş.
Okay, so, uh, if you avoid joy, then... then what happens?
Tamam, peki, mutluluktan kaçınacaksın sonra ne olacak?
All right, well, you need to avoid stress at all costs.
- Pekâlâ, ne olursa olsun gerginlikten uzak durmanız lazım.
So our theory dictates that we avoid anything unprofessional.
Yani teorimiz profesyonel olmayan herhangi bir davranıştan kaçınmamızı söylüyor.
Well, I hope to avoid it, but I'm ready if you we can't.
Umarım olmaz ama olursa da hazırım.
And you're not just saying these things to avoid a quarrel with Bertie?
Bunları Bertie ile tartışmaktan kaçınmak için söylemiyorsunuz, değil mi?
If possible, you're going to want to avoid that area at all costs.
Mümkünse sürücülerin o bölgeyi elemesi mantıklı olur.
Just avoid that pesky 30 years in prison.
Hapisteki can sıkıcı 30 yılı yaşamaman için.
No. We'll have to turn him quickly to avoid that question.
Bu sorudan sakınabilmek için onu en kısa zamanda ikna etmemiz gerek.
Once in, to avoid security, you're gonna have to use the cross beams above the displays.
Girdiğimizde, güvenliği atlatmak için kafeslerin üstündeki çapraz kirişleri kullanmak zorunda kalacağız.
And so he leased the same car every six months, to avoid putting license plates at all.
Plaka takmaktan kurtulmak için altı ayda bir aynı arabayı kiralıyordu.
I firmly resolve, with the help of thy grace, to sin no more and to avoid the near occasion of sin.
Günah ve günahı çağıran durumlardan senin kutsal gücüne sığınıyorum.
Just what I was praying to avoid.
Bu olmasın diye dua ediyordum.
Lem, let's try to avoid using sarcasm.
Lem, alaycı konuşmaktan kaçınmaya çalışalım.
Commissioner, there is this pothole in the middle of my block... and my driver simply can't avoid it.
Müdür Bey, sokağımızda bir çukur var ve şoförüm de oradan kaçamıyor.
If you want to keep using everyone else's problems to avoid your own, go ahead.
Kendi problemlerini görmezden gelmek için başkalarının problemlerini kullanacaksan, durma.
Try to avoid that.
Bundan sakın.
Just look at your laptop and avoid peripheral vision, okay?
Sen gözünü dizüstünden ayırma ve etrafa bakmaktan kaçın tamam mı?
I'm gonna jump forward and then jump back to avoid the arrow, and then jump forward again on the reset.
İleri zıplayacağım, oklardan kaçmak için tekrar geri zıplayacağım.
I've left the Trojan horse dormant to avoid discovery.
Bulunmasını engellemek için Truva Atı'nı pasif halde bıraktım.
Avoid the yard, be nice to your cell mate and whatever you do, don't eat the franks and beans.
Avludan kaçının, hücre arkadaşınıza iyi davranın ve ne yaparsanız yapın, frankleri ve fasulyeleri yemeyin.
Ah. Typical. He's traveling through the Beol Asteroid Cluster to avoid detection by the Nova Corps.
Nova Birliği'ne yakalanmamak için Beol Astroid Kümesinden gidiyor.
You might just avoid a hindering prosecution charge.
Belki davanın yürütülmesine engel olma cezasından paçayı yırtabilirsiniz.
You felt it was prudent to avoid a police probe of your shady business practices.
En mantıklı hareketin kirli işlerinizden polis soruşturmasını uzak tutmak olduğunu düşündünüz.
Glenda's platelet count is critically low, so we need to give her six packs of platelets to avoid liver capsule bleeding.
Glenda'nın trombosit sayısı çok düşük. Altı paket trombosit vereceğiz.
Well, can you move laterally to avoid it?
Yanlamasına gidemez misiniz?
Can you avoid splitting the fornix?
Forniksi bölmeden geçebilecek misin?
This is the best way to avoid any bugs you got on the plane.
Uçakta kaptığın mikropları atmanın en iyi yolu.
All we can do is avoid him easily!
Tek yapabileceğimiz ondan uzak durmak.
Avoid the diseased, the feeble, the polluted.
Hastalıklıdan, cılızdan, kirliden kaçın.
I'm sure he'd like to settle to avoid me coming around again.
Eminim bir daha gelmeyeyim diye ödemek isteyecektir.
Any, uh, places I should avoid in the next few days?
Önümüzdeki birkaç gün gitmemem gereken bir yer var mı?
It's the murder charge I'd like to avoid. How?
Kaçınmak istediğim şey cinayet soruşturması.
The fact that any federal prosecutor who utters the magic words who invokes "national security," can suppress cases, can quash subpoenas can avoid grand juries, that offends me.
Gerçek şu ki, sihirsel cümleler bağıran çağıran ulusal güvenliği hatırlatan herhangi bir federal savcı davalara baskı yapabiliyor kararları iptal edebiliyor, büyük jüriden kaçınabiliyor bu zoruma gidiyor!
To avoid appropriate punishment you must immediately notify the police.
Kovuşturmaya yer bırakmamak için bu tarz kişileri derhal ihbar edin.
You and I, we both worked hard to avoid military conflict.
Silahlı çatışma çıkmasın diye ikimiz de varımızı yoğumuzu ortaya koyduk.
I said I'm happy that we'll avoid meaningless experiments with children
Çocuklar üzerindeki anlamsız deneylerine artık devam edemeyecek olmasına sevindiğimi dile getirdim.
There was a way to avoid all this.
Tüm bunlardan kaçınmanın bir yolu vardı.
All you can do to avoid it, good luck and good genetics.
Tek yapabileceğin ondan kaçınmak bol şans ve iyi genetikler sayesinde.
I see a conscious attempt to avoid one consistent style.
Sürekli bu tarzını kullanılmaktan kaçınmak amacıyla bilinçli olarak böyle yapılmış.
I mean, we could avoid it, but are you sure?
Başka yoldan gidebiliriz ama emin misin?
You need to give up love in order to avoid a big catastrophe.
Büyük bir felaketten sakınmak için aşktan vazgeçmeniz gerek.
You'll have to give up love to avoid a big catastrophe.
Büyük bir felaketten sakınmak için aşktan vazgeçmeniz gerek.
When you're scared of going to the basement and want to go with someone, when there's something you want to avoid that badly, can't I do it with you?
Bodruma tek başına gitmekten çok korktuğunda her ne zaman sakınmak istediğin bir şey olduğunda seninle orada olamaz mıyım?
There are citizens who burn down their own homes or run away into the mountains to avoid paying hefty taxes.
Ağır vergileri ödememek için evini yakan mı istersin dağlara kaçan mı?
Let's avoid imminent death first.
Önce bir hayatta kalalım da.
Eager to avoid attention.
Dikkat çekmemek için.