Badgering Çeviri Türkçe
172 parallel translation
I wish you'd stop badgering me about that concerto.
Dilerim, bana bu konçerto için eziyet etmeyi bırakırsın.
- Stop badgering me!
- Beni rahatsız etmeyin!
I object the counsel badgering the witness over this relatively minor point.
Savunma makamının görece önemsiz bir konu üzerinde üstelemesine itiraz ediyorum.
I have to protect these fresh young faces from the captain's badgering.
Birilerinin bu gençleri kaptanın karamsarlığından koruması gerekiyor.
or because it would have meant bullying and badgering a helpless old man.
Yada bunun yaşlı aciz bir adama zorbalık etmek sayılacağını yada onun canını sıkacağını bildiği için bunu yapmadı.
Stop badgering me.
Eziyet etmeyin bana.
Badgering the witness.
Tanığı rahatsız ediyor.
How can I write with him badgering me this way?
O araya girip durdukça nasıl yazabilirim ki?
I am not and I don't have time badgering with you.
- Hayır hanımefendi, değilim.
Now, it's the PM and the Home Office badgering about cordons and special police action.
Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı bölgeyi kordon altına almak ve polisiye tedbirleri artırmakla kafayı yiyor.
Certain guys have a habit of gettin'a couple of beers... and flying'off the handle and badgering'people around and throwin'their weight around.
Bazı insanların bir iki bira içtikten sonra kendilerini kaybedip etraflarındakilere sataşarak kabadayılık taslamak gibi alışkanlıkları oluyor.
Right from the beginning... I was always trying to shape you... into my mold... bullying, badgering, never letting up.
Ta başından beri seni hep, istediğim şekle sokmaya çalıştım.
But could you have spokenwith the same authority if the ecological pressure grouphad been badgering you?
Eğer ekolojik baskı grubu daha önce canınızı böyle sıksaydı.. .. oralarda bu şekilde konuşabilir miydiniz?
Badgering the witness, your Honour.
Tanığı sıkıştırıyor.
That's badgering an immigrant.
Burada bir göçmen aşağılanıyor!
If the police persist in ruining my reputation and livelihood, badgering my friends and digging up women I haven't seen for years, then I have no choice but to defend myself.
Eğer polis adımı kirletmeye, hayatımı altüst etmeye, arkadaşlarımı rahatsız ederek senelerdir görmediğim kadınları ortaya çıkarmaya başlarsa, kendimi korumam gerekecek.
Badgering!
Taciz edici!
- The D.A.'ll say you're badgering witnesses.
- D.A. tanık için başının etini yiyecekr. - Bana Mumbles'ı getirin.
I'm not stalling, and stop badgering me.
Zaman kazanmıyorum, ve bana eziyet etme artık.
Ever since you came on board, you've been badgering me.
Geldiğinden beri başımın etini yiyorsun.
It's argumentative... and irrelevant badgering of the witness.
Tartışmaya açık ve gereksiz yere sanığın canını sıkıyor.
He's badgering the witness.
Tanığı taciz ediyor.
You know, you can influence people without badgering them always.
İnsanların başının etini yemeden de onları etkileyebilirsin..
There's subtler ways of badgering a witness.
Tanığın ağzından laf almanın daha kurnazca yolları var.
Liar! He's badgering the witness.
- Tanığı rahat bırakmıyor.
He's badgering the witness.
Tanığı sıkboğaz ediyor.
Ms. Toller is clearly responding to defense counsel's badgering.
Bayan Toller açıkça savunma avukatı tarafından yönlendiriliyor.
Badgering me won't help.
Başımın etini yemen yardımcı olmuyor.
This is argumentative. It is badgering.
İtiraz ediyorum.
- Miss, you're badgering my client.
Yapmayın bayan, müvekkilime sert çıkıyorsunuz.
They've been so busy badgering each other, they bought it?
Birbirlerini yemekle çok meşguller, bunu yutarlar mı?
Stop badgering me with your $ 10 words!
Başkasından duyduğun 10 dolarlık lafları bana satma!
- Excuse me, Your Honor, can you instruct opposing counsel to stop badgering the witness?
- Affedersiniz, Sayın Yargıç. Davalı avukatına tanığı taciz etmemesini söyler misiniz?
He's badgering the national security advisor. Sustained. Counsel, please proceed carefully.
İtiraz ediyorum, Ulusal Güvenlik Danışmanını taciz ediyor.
Badgering!
Rahatsız edici!
In America, you call it badgering.
Amerika'da, siz rahatsız edici diyorsunuz.
You're always asking, badgering, spying on me.
- Her zaman beni sorguluyorsun, .., rahat bırakmıyorsun, takip ediyorsun.
- He's badgering.
Sıkıştırıyor.
Objection. Badgering the witness.
Tanığı rahatsız ediyor.
Are you badgering me, or is it possible?
Benimle alay mı ediyorsun yoksa mümkün mü?
This is badgering now.
Artık can sıkıcı olmaya başladı.
- Quit badgering the witness.
- Tanığın kafasını ütülemeyi kes. - Ütü mü?
Objection. Badgering.
İtiraz ediyorum, tanığı rahatsız ediyor.
And you, man stop badgering the boy!
Sen de çocuğun başının etini yeme!
And you, man stop badgering the boy! - You better take'em
Yeniden gülmek ne güzel!
Counsel is badgering.
Avukat rahatsız ediyor.
Can you tell me why they're badgering me?
Söyler misin niçin beni rahat bırakmıyorlar?
He's badgering my client!
Müvekkilime eziyet ediyor!
What girl needs is to get in the door before the badgering starts.
Kıza gereken eziyetsiz şekilde kapıdan içeri girmek.
Dad, stop badgering him.
Baba, onu zorlamayı bırak.
- Good legal buzzwords. - Badgering.
Bunlar iyi yasal vızıldamalar.