Bars Çeviri Türkçe
5,340 parallel translation
And we will be putting Amos Pembroke behind bars for a very long time.
Ve Amos Pembroke'u uzun bir süre demir parmaklıkların ardına koyacağız.
You're on the wrong side of the bars right now, Voight.
Şu anda parmaklıkların yanlış tarafındasın Voight.
Do yourself a favor... stay out of bars for awhile, okay?
Kendinize bir iyilik yapın ve barlardan uzak durun, tamam mı?
- I don't have any bars.
- Sinyal yok.
How y'all like it behind bars?
Parmaklıklar arkasında olmayı beğendiniz mi?
No, but its better than her cruising bars.
Hayır, ama onun hedefi daha yükseklerdedir.
Step away from the bars. Ma'am!
Parmaklıklardan uzaklaşın hanımefendi!
Tchaikovsky's desired dynamic shift from bars 27 to 34.
Ve 27'den 34'e kadar Tchaikovsky'nin istenen dinamik geçişine erişemedik.
Lots of bars and strip clubs.
Birçok bar ve striptiz kulüplerine gitmiş.
Okay, so, bars are filled with two types of men.
Bak şimdi barlar iki tip erkekle doludur.
I cry in bars all the time.
- Ben de barlarda sürekli ağlarım.
Why are bars so loud?
Barlar neden bu kadar gürültülü olur ki?
... Jillian... Where are my clif bars?
Jillian.
If he tells Peter there's footage of me taking those coins, it sets off a chain reaction that lands us all behind bars.
Sikkeleri alırken kaydedilen görüntümün varlığından Peter'a söz ederse eğer bu, hepimizi demir parmaklıkların ardına gönderecek zincirleme bir tepkimeye neden olur.
That's too far to carry a weapon that could get her life behind bars.
Bu kadar uzun süre silahla dolaşırsa hayatını parmaklıklar ardında geçirebilirdi.
Peter's on his way to D.C. Rebecca's behind bars.
Peter, başkent yolunda. Rebecca, parmaklıklar ardında. Vay canına.
Rebecca is behind bars, and the Burkes are going to Washington.
Rebecca, parmaklıklar ardında ve Burk ailesi de Washington'a gidiyor.
The bars don't open till 11 : 00.
Barlar 11'den önce açılmıyor.
You'd rather extort money from hookers and bars.
Orospularla barların paralarına çökmeyi yeğlersin.
To help my family, not to help you And some puercos put more people behind bars.
Sen ve diğer aynasızların daha fazla insanı içeri tıkmasına yardım etmek için değil.
Geological metamorphosis occurs when a protolith is subjected to temperatures greater than 160 degrees Celsius and pressures of 1,600 bars.
Jeolojik başkalaşım bir protolitin 150 derecenin üzerinde bir sıcaklığa ve 1500 barı aşkın bir basınca maruz kalmasıyla meydana gelir.
You mean we can't pull from the local bars?
Yani çevredeki barlardan kız kaldıramaz mıyız?
Yeah, I wouldn't be so sure of that, especially when your c.E.O. Is behind bars.
Ben bundan çok emin olmazdım, özellikle de yönetim kurulu başkanınız hapisteyken.
( bars clanging ) please come back!
Geri gelin ne olur!
( bars clanging ) damn you, raymond!
Şerefsizsin Raymond!
And bars. And swimming.
Barlarla ve yüzmeyle de.
Only one unfortunate thing is he had some small bars of gold, which was all his worldly possessions, that were in his shirt pocket and it sank.
Tek bir tahlihsizlik, dünyadaki tüm mal varlığı olan küçük altın kalıpları gömleğindeydi ve batmıştı.
- Bars and tone are up.
- Tonlama ve barlar yukarıda.
Drop the bars.
Barları indirin.
Somebody had to paint these 50 stars and 13 bars by hand. They had to do it just right.
Birileri, 50 yıldız ve 13 çizgiyi eliyle boyamak ve bunu doğru yapmak zorunda.
Four bars of orchestra, back in double forte after G flat.
4'lü orkestra, sibemolun ardından ikili forte.
This hotel has two bars. One of them only serves water.
Bu otelin 2 barı var ve biri sadece su servis ediyor.
And take a good look at these bars,'cause that's where you'd be if it wasn't for me cleaning up your messes.
Bu parmaklıklara da iyi bak. Yediğin bokları temizlemesem işte burada olurdun.
Candy bars? Comic books? Crazy Cheese?
Şekerlemedir çizgi romandır Çılgın Peynir'dir?
Teddy, why don't you go hit the monkey bars for a second?
Teddy, niye biraz parka gitmiyorsun?
Just because there are no locks on the doors or bars on the windows, that doesn't mean you can run out of the house whenever you please
Kapılarda kilit veya pencerelerde parmaklık olmaması senin sevgilini görmek için kafana göre evden...
If we're confronted by the worst, I'll make sure you never step foot behind bars.
En kötüsüyle yüzleşirsek, hapse bir adım bile atmadığınızdan emin olurum.
Some of the best vacations I've ever had were behind bars.
Yaşadığım en iyi tatiller parmaklıklar arkasındaydı.
I got four bars on the moon!
Ayda dört bar çekiyor yahu!
Justin's next ride behind bars, he is gonna get shanked...
Justin parmaklıkların arkasında.
You got a bunch of randy 20-year-olds running around here, hopped up on caffeine and candy bars.
Kafein ve şekerlerle güçlendirdiğin bir avuç yirmili yaşlarında azgın adamın var.
You move with foot traffic and you blend in, - especially around bars. - Understood.
Yaya olarak ilerle ve kalabalığa karış özellikle bar çevrelerinde yürü.
I just thought maybe we would start at, like, candy bars and work our way up to why you're in a...
Belki de ilk başta çikolata alıp neden burada olduğunu öyle konuşmaya başlarız diye...
- You don't plan our future in bars.
- Geleceğimizi barda yapamazsın.
Why are there no bars or security gates?
Acaba neden parmaklık ve nizamiye kapısı falan yok?
I use it at liquor stores, bars, never had a problem.
İçki mağazalarında, barlarda kullanıyorum ve hiç sorun olmadı.
Well, I brought a hundred Klondike Bars to school one day, I passed them out to all the kids, and they never called me that again.
Birgün okula 100 tane Klondike çikolatasından getirdim ve herkese dağıttım.
All right, uh, water, some protein bars, anything else?
Pekala, su, biraz çikolata, başka bir şey?
Grayson, your parents were the leaders of the old Red Hawks, and now your mom's behind bars.
Grayson, ailen Kızıl Şahinlerin eski liderleriydi ve annen şu anda hapiste.
You get a bunch of newborn diapers, then you microwave different candy bars...
Yenidoğan bezlerinden alıyorsun. Mikrodalgada renkli şeker eritiyorsun... Dur!
♪ In the back street bars, in the neon nights ♪ Yep.
Evet.