Before i Çeviri Türkçe
90,210 parallel translation
I won't ask you to bury it, but please let me go talk to him before it gets out.
Senden saklamanı istemeyeceğim fakat ortaya çıkmadan önce lütfen gidip onunla konuşmama izin ver.
Now get out of my office before I call security.
Güvenliği çağırmadan önce derhal ofisimi terket.
Before I file my report.
Raporumu dosyalamadan önce.
It could be anywhere in over a thousand years of memories, but if I try fixing the pendant before finding him and healing his mind, he'll be permanently fractured, like casting a broken bone before it's been properly set.
Bin yıllık hatıraların zincirinin herhangi bir yerinde olabilir. Ama onu bulup zihnini iyileştirmeden önce kolyeyi onarırsam bir daha tam sağlığına kavuşamaz. Kırık bir kemiği düzeltmeden alçıya almak gibi.
Come in before I change my mind.
Fikrimi değiştirmeden içeri gel.
But just saying that was impossible before I went to him... just saying it!
- Ama ona gitmeden önce bunu söylemek imkânsızdı. Öylece söylüyorum!
Every time I go home I take one, like, an hour before I get even there so it has time to kick in.
Ne zaman eve gitsem oraya varmadan önce 1 tane yutarım ki etkisini gösterecek zamanı olsun.
I picked my room before I'd even seen up here.
Burayı görmeden seçtim.
And I was worried that only people born before 1980 read your magazine.
Ve bende sadece 1980'den önce doğmuş olanların dergini okuyacağından endişe ediyordum.
I needed to gauge your interest before revealing all of my secrets.
Bütün sırlarımı açığa çıkarmadan önce ilgini sınamam gerekti.
I think I was there quite a few years before you, but I will take the compliment.
Galiba senden bir kaç yıl önce ordaydım, ama övgüyü ben alayım.
You didn't let me finish before, but I, um...
Önce bitirmeme izin vermedin ama ben...
Look, I know that you didn't mean to attack everybody the way that you did before.
Bak, orada insanlara saldırmak istemediğini biliyorum.
It's somewhere I've never seen before.
Daha önce hiç görmediğim bir yerde.
As I said before, I am Queen now.
Az önce de dediğim gibi, artık kraliçe benim.
Oh, and I didn't get a chance to say it before, but thank you for saving me.
Bu arada söylemeye fırsat bulamamıştım, kurtardığın için teşekkürler.
I've never used the word swanky before, but that's what this building is swanky.
"Fiyakalı" kelimesini daha önce hiç kullanmamıştım ama. bu bina fiyakalı.
I've played it before.
Eskiden onu oynatmıştım.
If I haven't smoked too much meth the night before.
Bir gece önce çok içmediysem.
If Eric happens to come before the officer arrives, I want you not to tell him we were here.
Eric, memur gelmeden önce gelirse, ona sakın bizden bahsetme.
I seriously doubt that can happen before the election.
Bunun seçimden önce yapılabileceğinden şüpheliyim.
As I said before... we are still waiting for the report...
Daha önce de dediğim gibi hâlâ raporu bekliyoruz...
I have before me the testamorograph, the holographic will of Constantine Clios, signed by his own hand.
Constantine Clios'un kendi eliyle imzaladığı mühürlü vaziyetnamesi önümde duruyor....
I want one day of peace with my daughter before we uproot her.
Onu kendi topraklarından ayırmadan önce kızımla huzurlu bir gün geçirmek istiyorum.
I saw something today, and it's something that I've seen before.
Bugün bir sey gördüm, ve o seyi daha önce görmüstüm.
I put you down twice before.
Seni iki defa yendim.
And you know, I didn't care before...
Ve biliyor musun umrumda değildi ta ki...
I asked for some time alone with her before you use me to do your dirty work.
Bana kirli işlerini yaptırmadan önce onunla biraz yalnız kalmayı istemiştim.
I never thought twice about fighting or dying for family before.
Daha önce ailem için savaşmayı veya ölmeyi hiç göz önünde bulundurmamıştım.
And I watched it burn to the ground for you once before, Rebekah.
Ama daha önce bir kez senin için buranın yanışını da seyrettim, Rebekah.
Jack... I didn't get to say this before, so I need to say it now.
Jack bunu daha önce söyleme şansım olmadı.
I've never actually tried this before.
Daha önce hiç denemedim bunu.
Before you were born, I was a very different creature.
Sen doğmadan önce çok farklı biriydim.
If I'm the sacrifice, you can channel my death to imprison the Hollow before she kills Elijah.
Kurban olursam, Elijah'ı öldürmeden Hollow'u hapsetmekte bunu kullanabilirsin.
I was of this land long before you existed.
Senin varlığından çok önce bu topraklardaydım.
And before today, the only thing I knew about it was that it was a spirit practicing very dark magic, and it was trying desperately to get back into this world.
Bugünden önce, onun hakkında bildiğim tek şey çok karanlık büyüler yapan bir ruh olduğu ve umutsuzca dünyamıza dönmeye çalıştığıydı.
But, before we do, my brother and I wish to acknowledge a painful truth.
Ama yapmadan önce kardeşim ve ben acı verici gerçeği kabul etmek istiyoruz.
Might I suggest we begin before the evening ends?
Gün bitmeden önce başlamayı önerebilir miyim?
Please, have your declaration form and I-94 filled out before standing in line.
Lütfen, beyan formunuz ve yolcu bilgileriniz sıraya girilmeden doldurulmuş olsun.
Please, have your declaration form and I-94 filled out before getting in line.
Lütfen, beyan formunuz ve yolcu bilgileriniz sıraya girilmeden doldurulmuş olsun.
I need them before we get on the bus tomorrow.
Yarın otobüse binmeden vermeniz gerekiyor.
And then, before you know it, it's Labor Day and I'm in hock to you and the bank and you force a sale, recoup your investment with interest.
Sonra bir bakarsın, İşçi Bayramı gelmiş ve hem sana hem de bankaya borcum var. Satmam için baskı yapıp yatırımını da faiziyle tazmin edersin.
Hey, Dory, you think you could get that ketchup that I asked for a long time ago, you know, before your Social Security kicks in?
Dory, uzun zaman önce istediğiö o güvenlik gelmeden getirir misin lütfen?
I've been at this monastery since I was 11, and I've never seen the master take on a novice before.
11 yaşımdan beri manastırdayım. Üstat'ın daha önce bir keşiş adayının sorumluluğunu aldığını hiç görmedim.
I brought you before?
Daha önce getirdim demek?
I have a time machine, I can be back before we left.
Ben bir zaman makinesi var, biz sol arka önce olabilir.
I've never seen anyone die before.
Daha önce kimsenin ölmesini izlememiştim.
I just wanted to know how long it takes, before you can make a speech like the one you just made.
Az önce yaptığın gibi bir konuşma yapmak için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini merak ettim.
Well, they could be native to this planet, but I've never seen them before.
Bu gezegenin yerlileri olabilirler ama daha önce... -... görmemiştim, sen gördün mü?
If we do not fight against them, I promise you, the foreigner will spread through these hallowed halls like a virus. And before we have time to react, German physics will be no more.
Onlara karşı mücadele etmezsek, sizi temin ederim, yabancılar bu boş koridorlarda virüs gibi yayılacak ve biz tepki göstermeye zaman bulamadan Alman fiziği yok olacak.
I've told you before.
- Daha önce de söyledim.