Beginnings Çeviri Türkçe
564 parallel translation
This man who, despite humble beginnings, forged a place for himself, and earned the respect of his contemporaries, whose name is forever linked with phonograph history, this philanthropist, this great citizen...
Bu adam ki alçakgönüllü bir başlangıca rağmen kendisi yerini söke söke aldı ve ismini, gramofon tarihine altın harflerle işleyip çağdaşlarının haklı saygısını kazandı. Bu iyiliksever insan, bu harika vatandaş...
Beginnings are always difficult.
Başlangıçlar her zaman zor olmuştur.
Like many another success story, this one had humble beginnings.
Diğer başarı hikâyelerinde olduğu gibi, FBI'ınkininde mütevazi bir başlangıcı var.
It is. I'm glad I'm living in this age of great beginnings.
Bu büyük başlangıç çağında yaşadığım için çok memnunum.
Its humble beginnings, in this ramshackle building, a dying daily. Kane's empire, in its glory held dominion over 37 newspapers, two syndicates a radio network, an empire upon an empire.
Bu harap, binada alçakgönüllü bir başlangıç yapan Kane'in imparatorluğu, zirvedeyken 37 gazete, iki basın grubu ve bir radyo ağına hükmediyordu.
We need the beginnings of herds in California.
Kaliforniya'da sığır sürüleri için hayvanlara ihtiyacımız var.
Beginnings are always hard.
Başlangıçlar her zaman zordur.
For 30-odd years... I have made a profession of ignorance with particular reference to my real name... my obscure beginnings, and my mysterious birth.
30 küsur yıldır... benim karanlık geçmişim, gizemli doğumum... ve özellikle gerçek adımla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
I guess I got the beginnings.
Ben daha başlangıcındayım, her hal.
You make a great todo about your humble beginnings. but you've never really been (... )
Alçakgönüllü başlangıçların için çok önemli şeyler yapıyorsun ama aslında hiçbir zaman gerçekten (... )
Big things have small beginnings, sir.
Büyük olaylar, küçük şeylerle başlar.
For the Basque provinces, neighboring Asturias, the beginnings of the civil war were quite easy.
Bask bölgesi Asturias'a komşu olduğu için burada iç savaşın başlatılması çok daha kolaydı.
An indication to the audience of the tremulous beginnings of love.
Seyirciye aşkın başlangıcı haber veriliyor.
Now you can feel the unconscious attraction between the two, the tremulous beginnings of love.
Artık içten içe birbirlerinden hoşlandıklarını seziyor, aşkın başlangıcını görüyoruz.
Yokoi of the Higo clan and Yoshida of the Tosa clan were both promoted to high position despite humble beginnings, and their reforms have been very successful.
Higa klanından Yokoi ve Tosa klanından Yoshida mütavazi başlangıca rağmen yüksek mevkilere terfi edildi ve reform hareketleri, çok başarılı oldu.
But even that changes from the frantic yearnings of its beginnings to a quiet, unspoken understanding at its end.
Ancak bu bile başlangıçtaki.. çılgınca özlemden sessizliğe geçer, sonunda konuşulmadan ifadeler başlar.
The beginnings of industrialisation.
Sanayileşmenin başlangıcı.
"In love, only the beginnings are delightful... and that's why one should have many."
"Aşkta sadece başlangıçlar nefistir bu yüzden de insan birçok aşk yaşamalıdır."
Who speaks only the beginnings of words- -
Sözcüklerin yalnız başları ile konuşuyor.
Auspicious beginnings, you know what I mean?
Hayırlı başlangıçlar ; beni anlıyor musun?
You're so smug about your humble beginnings, aren't you?
Mütevazı başlangıçlarınla çok gurur duyuyorsun, değil mi?
Small beginnings, greater ends
Küçük başlangıçlar, büyük sonlar
I saw the beginnings of madness in this boy's mother.
Çocuğun annesinde delilik belirtileri fark ettim.
You've got the first beginnings of changes in your heart.
İlk değişim kalbinde vücut buluyor.
The beginnings of an idea.
Bir düşüncenin başlangıcını.
I've had the beginnings of an idea, too, for a scenario.
Benim de bir düşüncem var bu senaryo için.
And all my roads have bends There's no clear cut beginnings, and so far no dead ends
Ve tüm seçeneklerim başkalarına göre ne zaman başladı bu emin değilim ve ne kadar sürer hiç bilmiyorum
Alternatively... if you learn enough about their very beginnings, you might discover some inherent weakness.
Bunun yerine başlangıçları hakkında bilgi sahibi olarak doğal zayıflıklarını keşfedebilirsin.
Humble beginnings, eh?
Mütevazı bir başlangıç ha?
The beginnings of a society, laws.
Bir toplumun ilk temelleri, yasalar.
It's a pity that he didn't see from such humble beginnings how I've created this empire.
Mütevazı bir şekilde başlayıp... bu imparatorluğu yarattığımı görmemesi ne acı.
If you condense the whole history of life, from its beginnings until the present moment, into a year, then it wasn't until the end of September that the first creatures of any size, jellyfish and so on, appeared in the sea.
Dünyadaki yaşamın tarihini başından bugüne kadar tek bir yıla indirgersek ancak Eylül ayının sonunda denizlerde denizanaları gibi boyutlara sahip hayvanlar oluşmuş olur.
This little creature is a potoroo, and in it you can see the beginnings of features that characterise the most famous of all the Australian marsupials, the kangaroos.
Bu küçük canlı bir sıçan kangurusu ve onda Avustralya keselileri arasında en meşhuruna ait özelliklerin başlangıcını görebilirsiniz. Kangurular.
The story of this awakening has many beginnings and no ending.
Bu uyanış hikayesinin birçok başlangıcı var, ancak bir sonu yok.
Try to imagine all the businesses, industries, technologies, transformations of the way we live that have their beginnings in that ecstatic moment in Michael Faraday's laboratory.
Michael Faraday'in laboratuvarındaki o sevinç dolu anda filizlenen tüm o iş kollarını, endüstrileri, teknolojileri ve yaşam biçimlerimizi hayal etmeye çalışın.
I see the beginnings of a cataract.
Katarakt başlangıcı var.
I would have come by the house, but I didn't want Loretta to see my humble beginnings.
Eve gelebilirdim ama Loretta'nın mütevazı başlangıcımı görmesini istemedim.
People like to forget their beginnings and they just split.
Ve o zaman da nasıl başladıklarını unutmak istiyorlar.
But here, beginnings are endings.
Fakat burada, başlangıçlar sonlardır.
"i'm reminded of my humble beginnings, " when i built a crystal set in the basement "of my parent's home in illinois... or iowa."
- "Illinois'de ( veya Iowa'da ), evin kilerinde, yaptığım radyo alıcı, bana her zaman esaslarımı hatırlatacak."
I am starting to see the beginnings of a very good plan.
Başından çok iyi bir plan olduğu belli oluyor.
To auspicious beginnings.
Güzel başlangıçlara.
Story of my life. I always have great endings and no beginnings.
Bu benim hayat hikayem.Her zaman çok iyi sonlar bulurum, ama hiç başlangıcı yoktur.
Perfect beginnings. Perfect words.
Uygun başlangıç... uygun kelimeler.
Although we're due at an assignment, I have decided to visit Data's home planet for a few hours in the hopes of unraveling the mystery of his beginnings.
Burada bir görev gereği bulunmamıza rağmen, birkaç saatliğine de olsa Data'nın gezegenini, onun kökeni hakkındaki... gizemi çözme umutlarıyla ziyaret etmeye karar verdim.
Despite having only a few hours to explore Data's home planet, we discovered something which may explain Data's beginnings, if we can properly assemble and communicate with what we've found.
Data'nın ana gezegenini araştıracak birkaç saatimiz olmasına rağmen... orada Data'nın kökenlerine ışık tutabilecek bir şey keşfettik, tabii onu doğru şekilde birleştirebilir ve sonrasında onunla iletişim kurabilirsek.
I prefer beginnings.
Başlarını tercih ederim.
We've been living here since the beginnings.
En başından beri bizler burada yaşıyoruz.
The beginnings of hatred for you.
Sana karşı nefret.
See Biff's humble beginnings and how a trip to the racetrack on his 21 st birthday made him a millionaire overnight.
Biff'in küçük başlangıcını ve 21. yaş gününde hipodroma giderek bir gecede nasıl milyoner olduğunu öğrenin.
"If you can make one heap of all your winnings and risk it on one turn and lose, and start again at your beginnings and never breathe a word about your loss yours is the earth and everything that's in it and, which is more, you'll be a man, my son."
Onunla son saatlerini böyle geçirme. Biraz eğlen onunla oyna. Git getir oğlum!