English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / Believe this

Believe this Çeviri Türkçe

21,338 parallel translation
I can't believe this is the last one.
Bunun sonuncu olduğuna inanamıyorum.
I can't believe this.
Şunlara bak cidden.
I can't believe this.
İnanamıyorum.
I can't believe this has happened.
Bunların oluğuna inanamıyorum.
What the hell? Hey, honey, you're not gonna believe this.
Canım, buna inanamayacaksın!
I can't believe this.
Buna inanamıyorum.
I'm sorry that I made you believe this but... I'm shoko's...
Sözüme bu kadar güvendiğin için gerçekten çok üzgünüm ama ben aslında Shouko'nun —
It's just, the guys at the store, they're never gonna believe this.
dükkandaki elemanlar buna inanamıyacak
We believe this is Maria's path.
Bunun Meryem Ana'nın izlediği yol olduğuna inanıyoruz.
I can't fucking believe this.
Buna inanamıyorum.
You're not going to believe this.
Buna inanamayacaksın.
He really expects me to believe this?
Gerçekten buna inanmamı mı bekliyor?
- I can't believe this.
- İnanamıyorum.
You guys'll never believe this.
Millet buna inanamayacaksınız.
Boss, you won't believe this.
Patron, buna inanmayacaksın.
♪ Making believe this is what you've conceived ♪
# Bunu hak ettiğine kendini inandırmak #
Can you believe this house?
- Şu eve baksana.
Cam bought me this shirt, and I... can't believe I just tried to blame Cam.
Bu gömleği bana Cam aldı ve ben suçu Cam'in üstüne atmaya çalıştığıma inanamıyorum.
I can't believe we're doing this! Hell, yeah, we are! This is crazy!
Dünyanın seni değiştirmesine izin verirsen dünyayı değiştirebilirsin.
I believe that this is the right thing for us to do.
Yapmamız gereken doğru şeyin bu olduğuna inanıyorum.
Yeah, well, this is obviously a fake unicorn, because believe you me, I've been with plenty... Of...
Belli ki bu tek boynuzlu at sahte çünkü inan bana, birçok kadınla beraber oldum.
I cannot believe Gareth would do this.
Gareth'ın bunu yaptığına inanamıyorum.
People of Urk believe that if they take the pebbles from this beach, they will be able to come back here for sure.
Buranın insanı sahilden bir taş alırsan mutlaka oraya tekrar gideceğine inanır.
The local people believe that you can return here... if you take a stone from this beach.
Buranın insanı sahilden bir taş alırsan mutlaka oraya tekrar gideceğine inanır.
Believe it or not, this used to be an FBI agent.
İnanın ya da inanmayın, bu eskiden bir FBI ajanıymış.
Either way, I believe that he suspected this girl had taken the place of the real Mina.
Her halükarda bu kızın gerçek Mina'nın yerini aldığından şüphelendiğine inanıyorum.
I believe you know this one.
Sanırım kendilerini tanıyorsunuz.
I find it hard to believe that we are having this conversation again.
Bu konuşmayı tekrar yaptığımıza inanamıyorum.
I can't believe you tricked me into doing this int-mats-y stuff and now I more nervous and insecure about it.
Budur ifte. Bu tutkuyu görüyor mufun? Hiffediyor musun?
I can't believe we have to save this guy.
Bu adamı kurtarmak zorunda olduğumuza inanamıyorum.
"I can't believe we have to save this guy"... end quote.
"Bu adamı kurtarmak zorunda olduğumuza inanamıyorum." Son söz.
I can't believe we're gonna bury this.
Bunu gömeceğimize inanamıyorum.
I can't believe you're passing up this opportunity.
Bu fırsatı teptiğine inanamıyorum.
I just can't believe anyone would think Major did this.
Major'ın bunu yaptığını düşünenlere inanamıyorum.
Well, considering the current state of city government, I believe that this city needs new leadership, a new direction, and a new outlook.
Şey, eyaletin şu anki şehir yönetimi düşünülünce bu şehrin yeni bir lidere ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
If I saw this in person, I'd believe I was seeing the devil
Bu insanı gerçekte görseydim şeytanı gördüğümü sanırdım.
And Mr. McBride asks you to believe in this fantasy because he cannot substantiate his version of reality with facts.
Bay McBride bunlara inanmanızı istiyor çünkü olayların kendi gördüğü şekilde olduğunu ispatlayamıyor.
We have reason to believe there's drugs being sold - and housed in this club.
Elimizde burada uyuşturucu satıldığına ve bulundurulduğuna dair geçerli sebeplerimiz var.
You wouldn't believe what this man has done.
Bu adamın neler yaptığına inanamazsın.
Hell, you can burn it down to the ground for all I care, because after all this, nobody's ever gonna believe that you might've been right about Diane.
Lanet olsun, istersen evi ataşe ver umurumda değil çünkü bugünden sonra Diane konusunda haklı olabileceğine kimse inanamaz.
Your colleague Emil Bradford's body was found this morning. No, no, I-I-I don't believe it. Oh, my...
meslektaşınız Emil Bradford'ın bedeni bu sabah bulundu hayır hayır inanmıyorum onu en son ne zaman gördünüz geçen perşembeydi burda ofiste gördüm
This business with your son- - do you expect me to believe you're here to help him?
Oğlunla yaptığın bu iş... Ona yardım etmeye geldiğine inanmamı mı bekliyorsun?
We believe that this is the road Maria took.
Bunun Meryem Ana'nın izlediği yol olduğuna inanıyoruz.
This is difficult for all of us to believe.
Hepimiz için inanması zor.
But I believe he's connected to this somehow.
- Bir şekilde ilgisi olduğuna inanıyorum.
How can I believe in this?
Buna nasıl inanabilirim ki?
I can't believe I'm doing this.
Peki. Bunu yaptığıma inanamıyorum.
I can't believe we're gonna lose to this guy.
Bu herife yenildiğimize inanamıyorum.
I can't believe that you would come over here like this.
- Buraya öylece geldiğine inanamıyorum.
Because, believe it or not, Mr. Markesh, you could be real instrumental in helping to solve this Five / Nine case.
Çünkü ister inanın ister inanmayın Bay Markesh 9 Mayıs davasını çözmemiz için gerçekten işimize yarayabilirsin.
Can you believe that cocksucker is actually running this time?
O aşağılık herifin bu sefer gerçekten aday olduğuna inanabiliyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]