Bell rings Çeviri Türkçe
679 parallel translation
If the bell rings, don't answer it.
Zil çalarsa açma.
He won't drop it till I tell him - unless the supper bell rings.
Ben bırak demeden bırakmaz. Ya da yemek zili çalmadan.
When your bell rings at 8 : 30, and you open the door instead of Popkin, I come in.
Zil saat 8 : 30'da çaldığında ve siz kapıyı açtığınızda Popkin yerine benim içeri girmemi dilerdim.
[Bell rings] Joseph : Here I am, Miss Fanny.
- İşte buradayım Bayan Fanny.
I meant to feel good... is like when the bell rings at 3 : 00... or when it's Easter vacation, better still.
Demek istediğim, saat üçte zil çaldığında ya da Paskalya tatilinde iyi hissettiğimi söylemek istedim.
Teacher says every time a bell rings, an angel gets his wings.
Öğretmen her çan çalışında bir meleğin kanatları olduğunu söylüyor.
When the bell rings, get in there and finish him, son!
Gonk çaldığında oraya gidip işini bitir evlat!
That little bell rings inside your head that little jolt of pleasure.
Kafanın içindeki o küçük zil çalar. Küçük bir ürperti hissedersin.
Bell rings.
Zil çaldı.
I haven't time now. I'll come back later. [bell rings]
Zamanım yok, daha sonra gelirim İzle onu, nereye gittiğini gör
When the fish comes, the bell rings and announces his arrival.
Balık geldiğinde, zil çalar ve geldiğini işaret eder.
( DOOR BELL RINGS )
( KAPI ZİLİ ÇALAR )
[Bicycle Bell Rings] Signor Clavell, telegrama.
Signor Clavell, telgraf.
When that bell rings, it means you have exactly 3O minutes to eat your lunch.
O zil çaldığında, yemek için tam 30 dakikan var.
MAN ( over radio ) : It is only fitting that Britain today should do honor ( door bell rings ) to the valiant heroes who have made this day possible.
İngiltere'nin bugün bugünü mümkün kılan cesur kahramanları onurlandırması son derece yerindedir.
Wilma Dean, hereafter, I shall count you tardy if you are not in your seat when the bell rings. I'm sorry, Miss Metcalf.
Wilma Dean, bir daha zil çaldıktan sonra gelirsen seni geç kalmış kabul edeceğim.
Stay there'til the bell rings.
Zil çalana kadar orda kal..
Why didn't I think of it sooner? [BELL RINGS]
Neden daha önce aklıma gelmedi?
- ( Shop bell rings ) - Come in, come in.
Buyurun, içeri buyurun.
When the bell rings again you can come into the dining room.
Zil tekrar çaldığında yemek odasına gir.
The bell rings.
Gonk çaldı.
Please! ( Bell rings )
Ne yaptım ben?
( door bell rings )
[KAPI ZİLİ ÇALAR]
( church bell rings )
( Çan sesi )
She rings a bell and stops to pray.
Küçük bir çan sallıyor ve ara sıra dua etmek için duruyor.
Mr McCoy is talking about doubling the pot for whoever rings the bell.
Mccoy işi bitirene iki kat ödül verebilir.
( RINGS BELL ) Front, please.
Lobiye, Iütfen.
Your name is like a golden bell hung in my heart, and when I think of you I tremble, and the bell swings and rings,
Adın kalbimde asılı altın bir çıngırak sanki, seni düşündüğümde ürperiyorum, çıngırakla adın çınlıyor :...
If somebody rings the bell?
Ya birisi zili çalarsa?
That rings a bell.
Bir şeyler çağrıştırmaya başladı.
Cash register, chromium plated, one that rings a bell.
Krom para kasası. Zilli olanlardan.
- Chromium plated, rings a bell.
- Dökmeli krom.Zilli olanlardan.
Name rings a bell, no?
Kulağa hoş geliyor, ha?
The bell ringer rings the village bell and stinks like an old goat as well!
Zangoç köydeki çanı çalar Üstelik yaşlı bir keçi gibi kokar
[train bell rings ] [ train whistle blowing ] [ knocking at door] Come in.
Buyurun.
It rings in my head like a bell!
Kafamın içinde bir çan gibi çalıyor!
Horodenka, that rings a bell.
Horodenka, bu bir şey çağrıştırıyor.
When the better business bureau rings the Christmas bell the suckers forget there's such a business as murder.
Hayır işi bürosu Noel çanlarını çalmaya başladığında bazı enayiler cinayet gibi bir işin de olduğunu unutur.
( bell rings ) ERNIE : Who is it?
Kim o?
Oh, and, Penny, if you want anything this bell here rings down to the kitchen and up to my room as well.
Bu arada Penny, bir § ey istersen... no... bu zil a § aglda mutfakta ve yukanda benim odamda galar.
Something to drink... every five or ten minutes or so... rings the bell.
İçecek birşeyleri... Her beş ya da on dakikada bir zili çalar.
That rings a bell.
Bir şeyler hatırlatıyor.
- ( Alarm bell rings ) - ( Ian ) What was that?
Bu da neydi?
It rings no bell whatsoever.
Hiç tanıdık gelmedi.
[BELL RINGS]
Sürekli çay için zile basıyor.
It rings a bell.
Bir şeyler çağrıştırıyor.
This is where the police officer rings the bell and waits to get invited in, right?
Polis memurlarının kapıyı çalıp içeri kabul edilme kısmındayız, değil mi?
Name rings a bell, but I can't place it.
İsmi yabancı gelmedi ama çıkaramadım.
When Lola rings the bell, right?
Lola çanı çalınca. Tamam mı?
Either she rings several times for nothing or she doesn't touch the bell all day
Ya hiçbir şey yokken zile basıp duruyor ya da bütün gün zile dokunmuyor bile.
That rings a bell.
İsmi tanıdık gibi geliyor.
rings 95
rings a bell 30
bell tolls 27
bell ringing 115
bell dings 117
bell chimes 25
bell tolling 47
bell jingles 24
rings a bell 30
bell tolls 27
bell ringing 115
bell dings 117
bell chimes 25
bell tolling 47
bell jingles 24