English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / Blouse

Blouse Çeviri Türkçe

1,082 parallel translation
What a nice blouse.
Ne hoş bir elbise!
Make sure you cover those bloodstains on your blouse.
Bluzündeki kanı kapat.
She wore a see-through blouse.
Transparan bir bluz giyiyordu.
Cloth your blouse!
Bluzunu giy!
He ripped off my blouse.
Benim bluzumu çıkardı.
Undo your blouse.
Bluzunu çıkar.
- So, no blouse!
- O zaman önlük yok!
She said that one day she was walking by a building site and something fell inside her blouse.
Bir gün dedi ki... Bir inşaat sahasından geçerken, bluzunun içine bir şey düşmüş.
On that trip I was wearing a pair ofjeans with flowery pockets and a flowery blouse and red buttons and a navy blue cardigan.
Yolculuk sırasında, çiçekli cepleri... olan bir kot, çiçekli ve kırmızı düğmeli bir bluz ve... lacivert bir hırka giyiyordum.
And your blouse, too.
Bluzunuz da.
Where's your long hair, your blouse, your small tenor?
Nerede senin uzun saçın, bluzun, küçük tenorun?
- [Exhales Deeply] - Did I not buy you a new blouse. To look beautiful?
- Sana güzel görünmen için yeni bir bluz almadım mı?
- I lose my blouse.
- Bluzumu kaybettim.
Let's unbotton your blouse.
Hadi bluzunun düğmelerini açalım.
First quality cloth to make a blouse or skirt for the Feast of Our Lady.
Birinci kalite kumaş. Kutsal Hanımımız'ın yortusuna bluz ya da etek yapmak için.
Don't rip, my blouse is expensive, idiot.
Yırtma salak, bluzum çok pahalı.
I saw the same blouse on Canal Street for 50 cents.
Kanal Caddesi'nde aynı bluzu 50 sente gördüm.
I can see right down your blouse.
Bluzunun içini görebiliyorum.
I'm sorry about that blouse thing, but somebody had to tell you.
Bluz meselesi için üzgünüm ama birinin bunu sana söylemesi gerekiyordu.
Though I'm sorry about the blouse.
Yine de bluz için özür dilerim.
You take off your blouse, then you run the water.
Bluzunu çıkarıyorsun sonra suyu açıyorsun.
Oh, listen. Your nice white blouse is ironed.
Dinle, güzel beyaz bluzun ütülendi.
- Could you take your blouse off?
- Bluzunu çıkarır mısın?
That's a very pretty blouse you're wearing today...
Üzerindeki bluz çok güzelmiş...
A dark skirt and a pink blouse.
Koyu renkli bir etekle pembe bir bluz.
- Dye them brown, like my blouse,
- Bluzum gibi kahverengiler.
It's a new blouse.
Bu, yeni bir bluz.
This is a blouse and skirt.
Gömlek ve etek bu.
It's like if I buy a blouse and leave the price tag on so that everybody has to see how much I paid for it.
Bu, bir bluz alıp herkesin onu kaça aldığımı görmesi için etiketini üzerinde bırakmam gibi bir şey.
On top of scorching the silk blouse, you sewed only 2 cuff buttons instead of 3 on all the Prince suits.
İpek bluzu yakmanı geçtim Prens takımlarına 3 yerine sadece 2 manşet düğmesi dikmişsin.
I walk down the street, I see a girl, I see the straps through her blouse and I know it's a Latrique Latex Breathe-Easy with matching garter belt,
Caddede yürürken bir kız görürüm..... bluzunun içinden askılarına bakarım Latrique Playtex marka olduğunu ve jartiyerleriyle takım olduğunu bilirim.
He'd unbutton my blouse... and then... and then...
Bluzumun düğmelerini açar sonra da sonra da...
Listen, Françoise... Beige blouse. And...
Hayret Francoise, bej bir bluz ve sonra...
Under the raincoat you have your blue skirt and white blouse I gave you for Christmas new blue sandals And here... some moles none can see.
Gabardinin altında lacivert eteğin, sağdan yırtmaçlı, sana noelde aldığım beyaz buluz, yine lacivert sandaletler ve... saçının altında kimsenin bilmediği minik buklelerin var.
You had unbuttoned my blouse, and something else too.
Bluzumun ve başka bir şeyimin düğmelerini açmıştın.
Look, I don't wanna take my blouse off.
Bak, elbisemi çıkarmak istemiyorum.
Nice blouse.
Güzel bir bluz.
Lovely blouse.
- Tesekkür ederim.
You got some sauce on your blouse there.
Bluzuna sos bulaştı.
If you lowered your blouse off the shoulders...
Mesela bluzunun-omuzlarını azıcık indirebilirsin. - Kesinlikle olmaz!
This is her favourite blouse.
Bu onun en sevdiği gömleği.
That blouse suits you.
Bu bluz sana yakışmış.
We'll go in and put our bags down, start kissing, that'll be about seven minutes. Move into the bedroom, I'll slide my hands over her remove her blouse, that'll be four or five minutes.
Şimdi yukarı çıkıp öpüşmeye başlayacağız, bu 7 dakika alır yatak odasına, okşamaya başlayacağım bluzunu çıkartacağım, bu da dört beş dakika.
- Pretty blouse.
- Güzel gömlek.
My skirt and my blouse were torn, he left a dress for me.
Etek ve bluzum yırtıktı, yeni elbise bıraktı.
I sent you a blouse.
Sana bir bluz yolladım.
When she gets up, her biggest decision is figuring out what to wear To pick a blouse, a skirt And then there's the problem
# sabah kalktığında, en önemli kararı # ne giyeceğine karar vermek # bir bluz ve etek seçmek, ve sonraki problem :
Do you like my blouse?
Buluzumu sevdin mi?
First I'm gonna rip the buttons off your blouse one by one, then run my tongue down your neck to your bare, gleaming breasts.
Önce bluzunun düğmelerini teker teker koparacağım, sonra dilimi boynundan aşağıya, çıplak tertemiz göğüslerine indireceğim.
First I'll rip the buttons off your blouse one by one...
Önce bluzunun düğmelerini teker teker koparacağım...
Her hands are clean, she wears a white blouse.
Mesela bir doktor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]