Blowin Çeviri Türkçe
157 parallel translation
" We're blowin'all our dough in
Tüm paraları saçıyoruz
I'm blowin'this place.
Buradan kaçıyorum.
For the breeze is blowin across the sea from Ireland
İrlanda denizi boyunca bir esinti kopar gelir
You can bet he's been blowin'it on some doll
Bilin ki onu harcıyordur bir kadına
You're just blowin'your top about seeing Katsumi, aren't you?
Katsumi'yi görmek için sabırsızlanıyor hatta çıldırıyorsun öyle değil mi?
Let the Chinese walk right in, blowin'that lousy bugle?
Çinlilerin gelip tepeyi tekrar geri almalarını mı, hah?
- He's blowin'some new changes.
Değişik şeyler söylüyor.
- Who's blowin'that whistle? - On the double!
Kim ihbar etti?
That was me, blowin'my piece of the action.
Bu benim işin içine girme fırsatımı kaçırmamdı.
Those poor kids, those amateurs, planting'bombs and blowin'themselves up.
Şu zavallı çocuklar, şu amatörler, bombaları yerleştirip, kendilerini havaya uçuruyorlar.
They're just blowin'off a little steam, Lisa.
Sadece küçük bir buhar üflemesi konumundalar, Lisa.
I'm blowin'down this old dusty road
Bu kumlu yolları yıkıp geçiyorum
I'm blowin'down this old dusty road I'm blowin'down this old dusty road
Bu kumlu yolları yıkıp geçiyorum Bu kumlu yolları yıkıp geçiyorum
Well, I'm sure that the men who thought that one up... were just blowin off steam, sir.
Şey, bence bu şarkıyı uyduran kişi sadece deşarj oluyordu, komutanım.
You're blowin'it!
Şansınızı harcıyorsunuz.
You put about eight and a half on me, blowin'my windows out. Bring it on.
Hey, bana bir 8.5 koymuşsun, pencereler havaya uçacak.
# I'm here on my own and it's not a game # # And a strange # # Wind is blowin'#
# Burada, tek başımayım ve bu bir oyun değil # # ve ilginç bir... # # rüzgar esiyor #
Little Joe was blowin'on the slide trombone
LittleJoe wasblowin'on theslide trombone
I hope this is important because I could be blowin'a big deal.
Umarım önemlidir çünkü büyük bir işi kaçırıyor olabilirim.
There were pages blowin'all over the place when I got here.
Buraya geldiğimde her tarafta bu kâğıtlardan uçuşuyordu.
I immediately get in the guy's face, ask him, "Who's the yo-yo in the button-down shirt blowin'kisses at you from the bar?"
Ben herifle doğrudan yüzleşir, ve şunu sorardım "bardan sana öpücük gönderen takım elbiseli yo-yo kimin nesidir?"
Came blowing in
Came blowin'in
Hey. You guys are blowin'my cover.
Gizli kimliğimi açığa çıkarıyorsunuz.
Of all the circuit-glitched diode-blowin'dimwittery.
Bütün devrelerim cızırdıyor. Bir parçamı takmamışsın!
Oh, yeah, that fuzzy little head of yours buried between my thighs... just blowin'away at what you love best.
Oh evet, şu harika saçlı kafan en sevdiğin şeyi yapmak için bacaklarımın arasına gömülmüştü.
The answer, my friend, is blowin'in the wind.
meteliksiziz biliyorsun, Peg. Al.
About it comin'and blowin'up the whole world.
Film de bunun gelip dünyanın her yerinde patlamasını anlatıyordu.
I was just blowin'off a little steam.
Sadece biraz eğleniyordum.
It is blowin'power valves though.
Güç kapakları patlıyor ama.
Catapults throwing'rocks and shit and blowin'up.
Mancınıklar kayaları fırlatıyor falan ve patlatıyor.
I wanna see knife cuttin', slice cutting'chopping'and blowin'up.
Bıçağın kesişini, spatulanun kesişini, doğramasını ve patlamasını görmek istiyorum
You wouldn't maybe feel like blowin'a couple of moose away this weekend, would you?
Bu haftasonu birkaç geyik mıhlamak istemezsin heralde, değil mi?
She had to have the south wind blowin through her linens.
Çamaşırlarını ille güney rüzgarı kurutsun isterdi.
I mean, what if it, like, went out sudden, like, say, blowin'out a candle or somethin'?
Demek istediğim, ya tıpkı bir mum gibi aniden sönseydi?
You got medals for blowin'motherfuckers up out there.
Orada pislik herifleri havaya uçurdun diye madalyalar aldın, dostum.
- You're blowin'it.
- Sen uçuruyorsun.
He's at the dog track, blowin'the two grand I fronted him last week.
O köpek yarışlarında. Geçen hafta verdiğim iki binliği çarçur ediyor.
Mr. Nice Guy was blowin'up, man.
Bay İyi Adam patlıyordu dostum.
Like I'm gonna try to figure out some guy whose idea of courtin'is blowin'farts in her face.
Aynen benim sana yaptığım şekilde.Onu suçlayarak.
Well, I, uh, I may have been blowin a little smoke up your ass there, Mary. Sorry.
Şey sanırım ortalığı biraz ben karıştırdım Mary üzgünüm.
Oh, yeah, the wind's a'blowin'.
Evet, soğuk rüzgarlar esiyor.
I figure I got better things to do with my fertilizer... than go around blowin'government buildings sky high.
Gübrelerimle, hükümet binasını havaya uçurmaktan daha iyi şeyler yapabileceğimi anladım.
The wind's blowin'up a hurricane.
Rüzgar kasırga halinde.
The closest one's in Machais. The wind's blowin'up a hurricane.
En yakındaki Machias'da ve rüzgar hortuma dönüşmek üzere.
Yeah, the wind was blowin'so hard that everything that wasn't tied down got blown away, you know?
Evet, rüzgar çok kuvvetli esiyordu... bağlanmamış herşey uçup gidiyordu.
- Has it been blowin like this for a while?
- Burası uzun zamadır böyle değil mi? - Evet
Blowin'up my pager. It better be major.
Çağrı cihazım patladı, n'oldu, bomba mı patladı?
Like the four winds are blowin I go on
- Biliyorum.
- We're blowin'this pop stand.
- Buradan gidiyoruz.
o / My hair blowin in the breeze o / o / She can't see me watchin'o / - What can I get you?
- Ne alırsınız?
- Are you blowin'smoke at me, Wesley?
Bana neden kızıyorsun Wesley?