Boiled eggs Çeviri Türkçe
123 parallel translation
And two fried eggs, two poached eggs... two scrambled eggs, and two medium-boiled eggs.
İki sahanda yumurta, iki çılbır yumurta... iki omlet ve iki rafadan yumurta.
And two hard-boiled eggs.
İki de lop yumurta.
Make that three hard-boiled eggs.
Lop yumurtalar üç olsun.
- With two hard-boiled eggs.
- İki tane lop yumurta.
- And two hard-boiled eggs.
- İki tane de lop yumurta.
Make that three hard-boiled eggs.
Lop yumurtalar üç tane olsun.
And two hard-boiled eggs.
İki tane de lop yumurta.
It's either foggy out, or make that 12 more hard-boiled eggs.
Bu sis düdüğü değilse, 1 2 tane daha lop yumurta demektir.
- Are those my hard-boiled eggs?
- Onlar benim lop yumurtalar mı?
I'll have a couple of boiled eggs, a detective story, and go to bed.
Bir kaç haşlanmış yumurta yer, dedektif hikayesi okur ve yatmaya giderim.
We were sitting down to soft-boiled eggs and scotch.
Rafadan yumurta ile viski içmek üzereydik.
He's got a passion for hard-boiled eggs. Did you know?
Kaynamış sert yumurtaya bayıldığını biliyor muydun?
I met a lot of hard-boiled eggs in my life, but you...
Hayatımda bir sürü açıkgöz gördüm ama sen...
Don't look at me with those soft-boiled eggs.
Bana öyle bakma.
I can make boiled eggs and cereal.
Nasıl yumurta yapılacağını ve tahıl ezmesini.
Two boiled eggs, maybe, a?
Belki iki tane kaynamış yumurta?
How about those soft-boiled eggs?
Şu kaynamış yumurtalara ne oldu?
My usual is two soft-boiled eggs, gluten toast and a glass of yogurt.
Benimki iki katı yumurta, bir dilim kızarmış ekmek ve bir kâse yoğurttur.
I'll have that and a couple of hard-boiled eggs.
- Ringa balığı ve iki katı yumurta istiyorum.
His Majesty hates hard-boiled eggs that aren't perfectly cooked.
Majesteleri mükemmel pişmedikleri için çok kaynamış yumurtadan nefret eder.
Bring hard-boiled eggs.
Haşlanmış yumurtaları getirin.
Hard-boiled eggs.
Haşlanmış yumurtalar.
- Soft-boiled eggs.
- Yumurtalar tam kayısı olacak.
Two boiled eggs... four minutes... a little bacon, toast and coffee.
Dört dakika kaynatılmış iki yumurta, biraz pastırma, tost ve kahve.
I ordered boiled eggs and they've scrambled them, but it doesn't matter.
Ben haşlanmış yumurta istedim ama onlar omlet getirdi. Neyse, önemli değil.
- And hard-boiled eggs.
- Yumurta da haşla.
I should like two lightly boiled eggs.
İki tane rafadan yumurta istiyorum.
You want some hard-boiled eggs to nibble on... while you're waiting?
Biraz atıştırmak için iyi haşlanmış yumurta ister misin... Beklerken?
The hard-boiled eggs I was telling you about.
Hani lop yumurtaları anlatmıştım ya.
What do you keep your hard-boiled eggs in?
Lop yumurtalarınızı siz nerede saklarsınız?
Get me some already prepared dishes a few boiled eggs some steamed-bread
sakın sakınma bir şey! en lezzetli ve doyurucu yemeğini getir
Bulldogs all have rubber teeth And the hens lay soft-boiled eggs...
Naylon dişler buldoglarda Haşlanmış yumurta verir tavuklar
I want two soft-boiled eggs, white toast and some of that grape jelly, goddamn it! And don't burn the toast!
İki rafadan yumurta istiyorum, kızarmış ekmek ve birazda çilek reçeli lanet olası çocuk sakın ekmekleri yakayım deme...
- ♪ ♪ All have rubber teeth ♪ ♪ - ♪ ♪ And the hens lay soft-boiled eggs ♪ ♪
- All have rubber teeth - "Hepsinin takma dişleri var" - And the hens lay soft-boiled eggs - "Tavuklar yumurtluyor"
We will discuss it after you consume those two hard-boiled eggs, which our temporary cook has favored us.
Çok pişmiş 2 yumurtayı tükettikten sonra bunu tartışacağız, Geçici aşçımız bizi kayırmış.
You can have more than two hard-boiled eggs. For breakfast, dr.
Sabahları haşlanmış iki yumurtadan daha fazlasını bulabilirsiniz Dr. Wells.
I want soft-boiled eggs.
Ben rafadan istiyordum!
I told you- - we don't have soft-boiled eggs!
Sana söyledim. Rafadan yumurtamız yok.
Boiled eggs, dried squids
Haşlanmış yumurta, kurutulmuş kalamar.
Boiled eggs.
Haşlanmış yumurtalarım var.
How do you like your eggs this morning, boiled or fried?
Bu sabah yumurtanızı nasıl istersiniz?
Eggs. Boiled and fried.
Kaynamış, yağda.
- How does he like his eggs? - Hard-boiled.
- Yumurtaları nasıl olsun ister?
The eggs will be hard-boiled.
Yumurtalar fazla pişti.
Boiled eggs.
Haşlanmış yumurtalar.
Eggs hard-boiled?
Yumurtalar katı mı?
Yes, times are hard-boiled for eggs like us.
Evet, bizim gibilerin bu çağa ayak uydurması güç.
I've boiled some eggs for you!
Sana yumurta haşladım.
And here I expect is the man who can tell us. Yes? My eggs were hard boiled.
Evet? Yumurtalarım çok pişmiş olsun.
And we'd have drunk stepmother's elderberry aquavit and helped ourselves to herring and eggs with anchovy and liver paté and cold meat-balls and boiled ham and poached eggs and best of all :
Ve üvey annemin yıllanmış akvavit'i ile kafayı bulacağız... Sonra yumurtalı hamsiler, pateler soğuk köfteler, haşlanmış jambon ve haşlanmış yumurta ile kendimizi şımartacağız. Fakat en iyisi :
Hot, hot, hot! Biscuits, fritters, grits, flapjacks, eggs - boiled, scrambled, poached and fried.
Bisküviler, kızartmalar kekler, pişmiş sahanda yumurtalar.