Bookworm Çeviri Türkçe
136 parallel translation
He's a bookworm, but swing'em anyway.
O, kitap kurdu. Sen yine de kalçalarını salla.
Look over to your left, bookworm.
Hadi kitap kurdu, sola bak.
I didn't know you were a bookworm.
Kitap kurdu olduğunuzu bilmiyordum.
But I think he really wants me to be a bookworm, studying at home all day long.
Sanırım benim sadece bir kitap kurdu olup bütün gün evde ders çalışmamı istiyor.
Then there's the slum kid the bookworm the lumberjack.
Sonra yoksul çocuk var kitap kurdu oduncu.
Oh, I'd hardly take you for a bookworm.
Bir kitap kurdu olduğunu pek düşünmemiştim zaten.
If it isn't the square bookworm we laughingly referred to as our son.
Oğlumuz diye gülerek söz ettiğimiz kitap kurdu.
Here, bookworm, have a cigar.
Al bakalım kitap kurdu, bir puro yak.
A bookworm who's so goddamn complacent he can't make anything out of himself.
Lanet olası halinden o kadar memnun bir kitap kurdu ki kendisinden başka hiçbir şeye yararı yok.
At her age, I rather enjoyed errors with no noticeable damage. But, I must admit, you're the farthest thing from a bookworm I've ever seen.
Onun yaşındayken fazla zarar vermeyen hatalarımdan keyif alırdım ama itiraf etmeliyim ki kitap kurduna hiç mi hiç benzemiyorsun.
What a bookworm!
Amma geri kafalı!
That bookworm named Gao Zhi
Biri kitap kurdu Gao Zhi'dir
He's an old bookworm, and not interested in young women
- Bir kızın duygularını anlamaz. - Öyle mi?
Give me all your money, bookworm, or I blow your brains out.
Paralari uçlan dörtgöz, yoksa beynini patlatirim.
See, we did a little job for the city a while back and we got stiffed on the bill by some bureaucratic bookworm like yourself.
Bir süre evvel bu kent için bir iş yaptık ve hala hesabımızı göremedik bir takım bürokratik solucan yüzünden.
He's an academic, a bookworm. He's not a field man.
O akademisyendir, araştırmacı değil.
I NEVER HEARD OF NO BOOKWORM FIXIN'NO TRUCK.
Zaten bir kitap kurdunun kamyon tamir ettiğini hiç duymadım.
- Who is that bookworm, Smithers?
- Kim bu kitap kurdu, Smithers?
A bit of a bookworm myself.
Ben de kitap kurdu sayılırım.
Bookworm!
Kitap kurdu!
I would indeed be indebted to you if you could throw a light on all that is dark to us, such a blow, paralyzing to a poor, old bookworm, invalid, like myself.
Bu karanlıkta bize ışık tutabilrseniz size kesinlikle minnettar olurum, böyle bir darbe benim gibi felçli, zavallı, yaşlı bir kitap kurdu için.
Bookworm!
Orayı gerçekten seviyorsun.
- Hi, bookworm.
- Merhaba, kitap kurdu.
He's a bookworm, you're a movie-freak.
O kitap kurdu, sense film manyağı.
You found out I'm an overachieving bookworm.
Benim üstün başarılı bir kitap kurdu olduğumu öğrendiniz.
Tell me, Akip, is the U.A. Marshal Aervice... in the habit of employing annoying, wiseass bookworm creeps?
Söyle bana, Skip, Amerikan Polisi gıcıkları işe almayı... aptal bir alışkanlık halinemi getirdi?
Bookworm.
Kitap kurdu.
A bookworm.
Bir kitapkurdu.
Not a bookworm!
Bir kitap kurdu değilim.
He's a real bookworm.
- O hep hazırdır.
- Check out the bookworm.
Kitap kurduna bakın.
- Hello, bookworm.
- Merhaba, kitap kurdu.
She's a bookworm type.
Tek gecelik ilişki. Kız kitap kurduydu.
Well, she did get lucky, probably with some pimply little bookworm.
Bence kızın şansı yaver gitti,... Kendi gibi bir kitap kurdu buldu.
I was the bookworm, she was the wild child, and she picked me.
Ben kitap kurduydum, o vahşi çocuktu.
I may be a bit of a bookworm, but I've got a wild side too.
I may be a bit of a bookworm, but I've got a wild side too.
A bookworm with dirty hands but you're everything I got. "
Elleri kirli bir kitap kurdusun ama benim sahip olduğum her şeyimsin. "
Don't you read enough at school, bookworm?
Okulda yeterince kitap okumuyor musun, kitap kurdu?
Tomas would not cheat on me... with some bookworm and a maid.
Tomas beni bir kitap kurdu ya da bir hizmetçiyle aldatmaz.
I'm with the bookworm.
Ben kitap kurduna katılıyorum.
I'm a bookworm, a bit of a coward.
Ben kitap kurduyum üstelik biraz da korkağım.
Hey, bookworm!
Kitap kurdu!
So call me Bookworm But I'll never squirm when there's work to be done
Yani, bana solucan arayın, çalışmalı, zamana gömülmemek için.
Look it up, bookworm.
Araştır, kitap faresi.
Let's go, Mister Bookworm.
Hadi, Bay Kitapkurdu.
Before, when you came to the store and were just a bookworm, I'd watch you through the shelves, and my heart would pound.
Bir kitap kurdu gibi dükkana geldiğinde seni rafların arasından izliyordum ve kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyordu.
She's a bookworm.
Tam bir kitap kurdudur.
Sheska was a bookworm.
Kitap kurduydu.
How smart was it sending a 19-year-old bookworm to do the hit?
19 yaşında bir kitap kurdunu tetikçi yapmak akıllıca mı?
Ronnie, play bookworm.
Ronnie, araştır.
Oh, bookworm.
- Oh, kitap kurdu.