Bordeaux Çeviri Türkçe
414 parallel translation
2 hours later, with her driving at 60 mph... we were in Bordeaux where we spent the night.
İki saat sonra, saatte 100 km hızla giderek Bordeaux'ya vardık ve geceyi orada geçirdik.
Two litres of white wine and some Bordeaux
Ayrıca iki şişe beyaz şarap ve birkaç da Bordeaux.
It's from my aunt in Bordeaux.
Bordeaux'da oturan halamın mektubu.
They used to do you a very good lobster thermidor with a red Bordeaux.
Eskiden çok güzel bordo şarabında ıstakoz haşlıyorlardı.
They still do you a lobster, but no more red Bordeaux.
Hala ıstakoz yaparlar ama, ama bordo şarabı artık yok.
- Bordeaux'd be nice, pigeon.
- Şarap içelim güvercinim.
Bordeaux?
Bordeaux?
Men like de Wendels, Henri Bordeaux and the old Marshal
Yani De Wendeller, Henri Bordeaux ve yaşlı Mareşal gibi adamlar tarafından. Bana şöyle demişti ;
Not in Canada yet, but in Bordeaux, France. Some in Spain...
Henüz Kanada'ya değil, ama Bordeaux, Fransa ve İspanya'da da bir kaç tane.
"Town south of Bordeaux wiped out by ray."
"Bordeaux'un güneyindeki kasaba ışınlar tarafından yok edilmiş"
Schmulski, a merchant in Krakow, and Annette, a schoolgirl in Bordeaux, go about their daily lives, not knowing a place is being prepared for them hundreds of miles away.
Schmulski, Krakow'dan bir tüccar, ve Annette, Bordeaux de bir kız öğrenci, günlük olağan hayatlarını yaşıyorlar, yüzlerce kilometre ötede kendileri için bir yer hazırlandığını bilmiyorlar.
Bordeaux wine?
Bordeaux şarabı mı?
If she can get to Bordeaux by herself, why can't she come the rest of the way?
Kendi başına Bordeaux'ya gidebiliyorsa, kalan yolu niçin gelemesin?
And then to arrive in Bordeaux at midnight...
Ve daha sonra gece yarısı Bordeaux'ya varış...
This year the Bordeaux was very popular.
- Bu yıl Bordeaux Şarabı çok popüler oldu.
We discovered your husband's body... lying next to the tracks of the Paris-Bordeaux railroad line.
Kocanınızın cesedini... Paris-Bordeaux tren yolunun kenarında bulduk.
The authorities in Bordeaux searched his compartment on the train.
Bordeaux'taki yetkililer onun kompartımanını araştırdılar.
I knocked over a bank in Bordeaux - my father's - but that's another...
Bir defasında Bordeaux'da bir bankaya girmiştim. Banka babama aitti ama bu başka bir hi...
They live in Bordeaux.
Bordeaux'da yaşıyorlar.
In Bordeaux, I'd had a crush on a boy and my parents wanted me to forget him.
Bordeaux'da, birine tutulmuştum, bizimkiler de onu unutmamı istiyordu.
Mr. Du Schmurtz asked me to take it from Naples to Bordeaux.
Bay Du Schmurtz, Bordo'dan telefon edip, Napoli'de arabasını almak istediğini söyledi.
From Naples to Bordeaux...
Bordo'dan Napoli'ye kadar...
The car has to be in Bordeaux on August 27.
Araba, 27 Ağustos'ta Bordo'da olacak.
I'll still drive your car to Bordeaux.
Arabayı Bordo'ya kadar sürmeliyim.
Get Marechal and take him to the police station in Bordeaux.
Bordo polisine durumu bildirin.
I have seen myself on the bridge, taking the ship... from Japan into Bordeaux.
Kendimi köprüde, gemiyi almış Japonya'dan Bordo'ya götürürken hayal ettim.
I will make a full report of this when we reach Bordeaux.
Bordeaux'a vardığımızda kapsamlı bir rapor yazacağım.
Bordeaux?
Bordeaux mu?
The only report I care about, if we reach Bordeaux... is that Captain Mueller brought the Ingo on a 15,000-milejourney... through enemy waters... with a precious cargo successfully... even if he didn't play chess on the way.
Bordeaux'a varırsak önemseyeceğim tek rapor Kaptan Mueller'in, yolda satranç oynamasa da gemisi Ingo'yu, değerli kargosuyla birlikte, düşman sularından geçirerek 15,000 millik yoldan başarıyla getirdiği olur.
He is in command... until Bordeaux.
Bordeaux'a kadar komuta onda.
Until Bordeaux?
Bordeaux'a kadar.
And if I were a political prisoner... uh, I would not be completely disappointed... if this ship did not reach Bordeaux.
Eğer ben bir siyasi mahkûm olsam ve bu gemi Bordeaux'a ulaşamasa kesinlikle hayal kırıklığına uğramazdım.
It's damn plain that you don't want this ship... to reach Bordeaux.
Bu geminin Bordeaux'a ulaşmasını istemediğin lanet plan.
When we reach Bordeaux... this report will be lost.
Bordeaux'a vardığımızda bu rapor kaybolmuş olacak.
Born August 5, 1907, in Bordeaux.
Doğum 5 Ağustos 1907, Bordeaux.
We'll open up a good bottle of Bordeaux.
İyi bir şişe Bordeaux açalım.
They're sending our son-in-law to Bordeaux to buy wine.
Damadımızı Bordeaux'ya şarap almaya gönderiyorlar.
- Then maybe Sauternes?
- Ya Bordeaux şarabı?
He has factories in Bordeaux.
Şeker satar. Bordeaux'da fabrikaları var.
- They stole the antique tapestries of my family. - What's that got to do with me?
Bordeaux Dükü'nün Nantes Fermanı'nın feshedilmesi sırasında aileme hediye ettiği halıları çalmışlar.
There are 2 classic solutions used, one from Bordeaux, the other from Burgundy.
Kullanılan iki klasik çözelti vardır, biri Bordeaux'dan, diğeri Burgundy'den.
Then the political climate changed and became unbearable in Bordeaux.
Sonra siyasi hava değişti ve Bordeaux çekilmez oldu.
On June 16, the government met in Bordeaux.
16 Haziran'da hükümet Bordeaux'da toplandı.
On June 17, 1940, the steam liner Le Massilia headed from Bordeaux to Morocco.
17 Haziran 1940'ta buharlı gemi Le Massilia Bordeaux'dan Fas'a yol alıyordu.
Those who stayed behind in Bordeaux quickly understood that they could exploit the circumstances, and influence the public to think that the departure of the boat and the fact that a number of politicians were aboard, was a sign we were panicking, running away, abandoning them.
Bordeaux'da kalanlar, mevcut durumu sömürebileceklerini çabucak anladılar. Halkı etkileyerek geminin kalkışını ve pek çok politikacının yurt dışında olduğu gerçeğini düşünmeleri panik yaptığımızın, tüydüğümüzün, onları yüzüstü bıraktığımızın bir işaretiydi.
Set for the 2nd. The Paris-Lisbon train leaving at 11 : 59 p.m. Arriving Bordeaux : 5 : 43 a.m.
Paris-Lizbon treni saat 11.59'da Paris'ten hareket ediyor 05.43'te de Bordo'ya ulaşıyor...
Passengers for Lisbon, via Bordeaux, Bayonne, Hendaye Irun, San Sebastian, Burgos all aboard!
Lütfen dikkat! Lizbon, Bordo, Bayonne Hendaye, Irun, San Sebastian Burgos istikametine gidecek sayın yolcularımız, lütfen trendeki yerlerinizi alınız. Treniniz hareket etmek üzeredir.
Bordeaux... Cabernet... Chateau Margaux.
Bordeaux, Cabernet, Chateau Margaux hasat, 1837.
- Okay...
Bu, Bordeaux denilen korkunç bir zehir.
The goods will be entrusted to Suitcase Matthew. But only at Bordeaux this time. They're more and more prudent.
Evet, malları taşıyacak trendeki adamın adı Bavul Matthew trene Bordo'dan binecek ve bizde onunla trene binp... kaldığı kompartıöamı öğrenip Bordo'dan sonraki istasyonda trenden ineceğiz... 1923 sefer sayılı bu tren Fransa demir yollarının... en eski elektrikli trenidir.
Bordeaux stop.
Lütfen dikkat!