Bored Çeviri Türkçe
6,437 parallel translation
I'm not going to change my mind just because I'm feeling bored or nostalgic or lonely.
Sırf sıkılıyorum diye, nostaljiğim diye ya da yalnızım diye fikrimi değiştirmeyeceğim. Bir saniye.
Come on, you're always complaining about being bored.
Hep sıkıldığından dert yanarsın.
I was bored.
Sıkılmıştım.
Look mom, I'm already bored of this conversation.
Bak anne. Bu konuşmadan sıkılmaya başladım bile.
Bored isn't a feeling.
- Sıkılmak bir his değildir.
And why do you feel mad? 'Cause you told me I couldn't feel bored!
Çünkü sıkılmış hissedemeyeceğimi söylediniz!
P, ain't you bored of havin'the same damn conversation every day?
P, her gün aynı lanet konuşmayı yapmaktan sıkılmadın mı?
And they looked bored. They didn't even look angry.
Kızgın falan değillerdi, bildiğin canları sıkılmıştı.
They just looked bored, and it began to occur to me that we weren't having the same conversation.
Sonradan anladım ki aynı diyaloğu sürdürmüyormuşuz.
- of the way things were. - So she got bored.
- Bu yüzden bıktı.
It used to be her life and she got bored of it. He's not breathing.
Nefes almıyor.
I'm bored out of my mind.
Sıkıntıyı aklımdan çıkaramıyorum.
You do? Yeah, I think you'll be bored in D.C.
- Evet, bence orada sıkılırsın.
Frankly, I was bored.
Doğal olarak ben de sıkıldım.
And you don't get... bored?
- Peki sıkılmıyor musun?
You can stay, I can pretend to court you, get bored with you and send you away.
Burada kalırsın, sana kur yapıyor numarası yaparım sonra senden sıkılır ve yollarım.
You'll get bored.
sıkılacaksın.
You'll get bored with Trisha and Millie anyway.
Trisha ve Millie'yle sıkılırdın nasılsa
Tell him I'm bored enough already as it is.
Yeteri kadar sıkılmış olduğumu söyle ona.
- Probably bored out of his mind. - Mhm.
Büyük ihtimalle kafasının karışıklığından bunalmıştır.
I looked like I was agreeing, but sometimes when I'm bored, I pretend I'm a Pez dispenser.
Katılıyormuşum gibi görünüyordum. Ama bazen sıkıldığımda yaylı kalem başlığı gibi yaparım.
Where are the freaks? I'm getting bored.
Nerede bu ucubeler? Sıkıldım.
That's just for when I'm bored.
O sadece sıkıldığım zamanlar için.
I know, right? I'm bored with us and I'm one of us.
Kendimizden sıkıldım ve ben de bunun içindeyim.
- I'm bored.
Değiştiriyorum.
I just got bored.
Sıkıldım.
But as soon as they get bored, they'll be onto us.
Ama sıkıldıkları anda yeniden peşimize düşecekler.
I was bored.
Ben sıkıldım.
- You're the problem. - I'm bored of being the problem.
- Sorun olmaktan sıkıldım.
So bored.
Çok sıkıcı!
I got bored with girls. And also, I just, at the time, I didn't want to be gay.
Ayrıca o zamanlar gay olmak bile istemiyordum.
Then I got bored and it just turned into a real nightmare.
Sonra sıkıldım ve iş eziyete döndü.
Weak, bored. Grateful to be alive.
Halsiz, sıkılmış yaşadığı için minnettar.
Because you were, what, bored?
Sebebi ne yani? Sıkılmış mıydın?
The people in the CORE office think I'm nothing more than some bored housewife.
IEK'deki insanlar benim sıkılmış bir ev kadınından başka bir şey olmadığımı düşünüyorlar.
And some cleaning supplies in case you get bored.
Ve olur da canın sıkılır diye biraz da temizleme malzemesi.
I got bored sitting at the hotel.
Otelde oturmaktan sıkıldım.
Yeah, we would probably get bored with each other anyway.
Evet, muhtemelen birbirimizden sıkılırdık.
You wouldn't be bored?
Sıkılmazsın değil mi?
I'm not doing all of this because I'm a bored housewife. I'm fighting to win you back.
Bu işleri bıkkın bir ev hanımı olduğumdan değil seni yeniden kazanmak için yapıyorum.
I'm bored. I'm going.
Sıkıldım ben, gidiyorum.
I am so bored.
Yapacak işim yok.
You just dress warm and don't get bored?
Sıkı giyinip sıkılmak mı?
I got bored to play with the dumpsters.
Çöp kutularıyla oynamaktan sıkılmıştım.
You're gonna be so bored.
Çok sıkılacaksın.
Because you're a bored, poisonous dilettante with time on her hands and no taste.
Çünkü vakti boş, zevki olmayan sıkıcı, zehirli bir sanat meraklısısın.
Right now I'm bored and I'm tired and to be honest I'm not that impressed.
Şu anda bunalmış ve yorgunum ve işin doğrusu o kadar etkilenmedim.
the bored to death?
zengin ev kadınlarından biri misin?
She would have been bored.
Sıkılırdı.
Dunno, just bored.
Bilmem, sıkıcı.
Bored.
- Sıkıldım.