Boulder Çeviri Türkçe
500 parallel translation
Then you'll have a big thrill for 100 yards till you hit a boulder.
Sonra 100 metrelik bir yamaçtan düşecek, ve sert bir kayaya çarpacaksın.
Pretend there's a 5-pound beauty in yonder pool... just behind the jutting boulder.
Suyun şu tarafında 2,5 kiloluk bir balık olduğunu varsayın. Tam şu kayanın arkasında.
- Now I'm a jutting boulder.
- Şimdi de kaya oldum demek.
- Not with this boulder, he can't.
- Kaya istifa etti ama.
- Well, I always wanted to go to Boulder Dam. - You're there.
- Hep Boulder Dam'e gitmek istemişimdir.
Yeah, well, if you think I'm going to look at Boulder Dam...
- Önden buyur. Boulder Dam'e gideceğimi sanmıyorsunuz, değil mi?
Big boulder on the track so train stop.
Yolda büyük kaya parçası var, tren durdu.
He's got a head like a boulder.
Taş gibi kafası var görmüyormusun.
If you can beat them to it and close the great swinging rock behind you a boulder might hold it shut.
Onları yenerseniz, büyük döner kayayı kapatıp onları arkanızda bırakın.
- Now jam that boulder against the rock. - Yeah.
- Şimdi şu büyük taşla kayayı sıkıştıralım.
Good. Find yourself a nice big boulder with the waves breaking against it.
Kendine, dalgaların vurduğu güzel bir kaya parçası bul.
Four Aces, down there on Boulder Highway and Water Street.
4 AS MOTELİ, Boulder otoyolunun ve Water Caddesinin aşağısındaydı.
Take the boulder away.
Kaldırın kayayı.
Now we're right here, you cut across the flats in this direction near Boulder Creek, through Boulder Canyon.
Şimdi biz buradayız, düzlükleri geçeceksiniz. Boulder Kanyon tarafından Boulder Creek'e doğru gideceksiniz,
I'll try that boulder.
Şu kayayı deneyeyim.
That there is just a little boulder off of the bottom.
Dibinde aşınarak kopmuş kocaman parçalar var.
Heating this boulder may provide some temporary heat.
Bu kayayı ısıtmak, geçici bir sıcaklık sağlayabilir.
Poor tumbleweed stumbling from boulder to stone
Zavallı horozibiği bir kayadan diğerine sendeleyerek ilerliyor
Could have been a boulder from up above.
Yukarıdan büyük bir kaya düşmüş olabilir belki.
To me it's like a boulder... a vast bowl of pus. But I can see it.
Ama görebiliyorum.
We found Master Sun's body in a comfortable position his back resting against the boulder staring down at our valley.
Usta Sun'ın bedenini rahat bir şekilde sırtını kayaya dayamış vadimize doğru bakıp, dinlenir halde bulduk.
His nose is a boulder.
Burnu iri bir kaya.
That coyote sniffed under every boulder in the territory.
O çakal bölgedeki her taşın altını koklamıştır.
Not me, fucking boulder in the road.
Benle ilgisi yok, yolda çukur varmış.
'Hey man, Boulder Belly isn't heavy.
O domuz iri değil, şişko.
'Boulder Belly is fat. There's a big difference.'
İkisi arasında büyük fark var.
Is it anything like Boulder Dam?
Boulder Barajına benziyor mu?
A collision with a small boulder in the rings of Jupiter could send the spacecraft tumbling wildly out of control its antenna unable to find the Earth, its data lost forever.
Jüpiter kuşağında olabilecek en ufak bir çarpışma gemiyi kontrolden çıkarıp iletişimi kesilerek sonsuzlukta kaybolabilir.
- Boulder a motion, you mean!
Kayada bulunmak demek istiyorsun herhalde!
It's an over-the-shoulder-boulder-holder.
Omuz üstünde taş taşıyan.
It came from underneath that boulder.
O kayanın altından çıktı.
Pick up one of those rocks. Get behind the boulder.
Şu taşlardan birini al ve kayanın arkasına geç.
- Then hit him with the boulder.
Ondan sonra kayayla vur.
Uh, the hulk of a charred panzer, the underside of a granite boulder, the first downy growth on the upper lip of a Mediterranean girl.
Yanmış bir panzerin enkazıdır. Granit bir kayanın alt kısmıdır. Akdenizli bir kızın üst dudağından tahrik olmanızdır.
And the next day, a boulder detached itself from the cliff at the end of the garden while I was on the rocks underneath.
Ve bir sonraki gün ben bahçenin sonundaki kayaların altında duruyorken, uçurumdan bir kaya kopuverdi.
And the boulder only just missed you?
Kaya parçası yakınınızdan mı geçti?
Maybe he's just taking his boulder for a walk.
Belki sadece kayasını yürüyüşe çıkarmıştır.
- Do you read that? - Yes, I read The Town Talk. What do you think the difference is between The Wall Street Journal and The Talk?
Chomsky Boulder'e geldiğinde, insanlar onu dinleyip neden bahsettiğini anlayabiliyor.
In Boulder, we see with someone like Noam Chomsky, who's been there, I believe, three times in the last six years, he has a tremendous audience.
Dış haberler buradan yani dış haberler masasından gelir. Editörümüz Bob Hamley. Bob, sanırım gazetede kullanabileceğinizden çok daha fazla dış haber alıyorsunuz.
So, when he does come to Boulder and people hear what he has to say, they're able to tune in, it's not something exotic or esoteric he's talking about. It's material that they're very familiar with.
Ben bunları seçince, öteki masalardaki yardımcı editörlere gönderirim.
Still pushing'that boulder?
- Hala o taşı mı itiyorsun?
Hemingford Home... or Boulder.
Hemingford Home... ya da Boulder.
Boulder.
Boulder.
Boulder. Here we come!
Boulder, biz geliyoruz!
I think she and the first bunch have finally made it to Boulder.
Sanırım o ve ona ilk giden grup sonunda Boulder'a varmayı başardı.
Welcome to Boulder.
Boulder'a hoşgeldin.
Listen to what people say about Flagg... and about the Free Zone here in Boulder.
Flagg ve Boulder'daki Serbest Bölge hakkında... neler konuşulduğuna kulak ver.
Look... and then you come back here to Boulder... when the moon is full.
Bak... sonra dolunayda buraya... Boulder'a geleceksin.
Your friends in Boulder sent you to spy out the land.
Boulder'daki dostların seni casusluk için gönderdi.
We're a very high promotion-conscious community.
Buna son altı yılda sanırım üç kez Boulder'da bulunan Noam Chomsky ile de şahit olabiliriz.
Thank You.
Boulder, Colorado - 17 Temmuz