Bower Çeviri Türkçe
141 parallel translation
Thrice happy he who hides from pomp and power in sylvan shade or solitary bower where balmy zephyrs fan his burning cheeks...
Mesut odur ki, güç ve debdebeden uzakta, bir orman kuytusunda ya da ıssız bir kulübede yumuşacık meltemin, al yanaklarına üflediği yerde- -
Milady is standing on her balcony, in a rose-trellised bower flooded with moonlight.
Soylu kadın balkonunda ayakta duruyor, kafesi güllerle örülmüş bir kameriye ay ışıkları ile aydınlanmış.
You might have said : "Awake thee my lady love, awake thee and rise... the sun through the bower beats into thy eyes", or something like that.
"Uyan leydim, aşkım, uyan ve kameriyenin ardından yükselen güneş gözlerini ışıldatsın" diyebilirsin ya da böyle bir şey.
I built a bower, so that I fancied now,
Hayalini ettiğim, bir çardak inşa etim,
Her porch back home was a bower of roses.
Onun baba evindeki jumbası bir gül bahçesi idi.
"these railroads, where one through the bower of steam can enjoy a comfortable journey," "have reached a length of 8000 English miles in America."
"İnsanlar bu demiryollarında buharlı lokomotifin gücü sayesinde rahat yolculuklar yaparlar.," "Bunların uzunluğu toplamda 8000 mil'e ulaşmıştır."
" Near to her close and consecrated bower...
Onun yakınında durmuş ve kendini ona adamış...
David Bower.
David Bower.
During our time together in this verdant bower,
İtiraf etmeliyim ki, burada geçen zaman içinde
It's crisp, clean mornings such as these... that take me back to the Wheeling, West Virginia of my childhood, mornings when my dad would turn to my Uncle Roy Bower and say,
, Bu gibi berrak, temiz sabahları bir... o Wheeling geri götür, benim çocukluk Batı Virginia babam amcam Roy Bower için açmak ve söyleyebilirim sabahları,
I'd be in the back with the sky whipping by overhead, and up in the cab, Dad and Uncle Roy Bower would be passing the white lightning.
Ben havai tarafından gökyüzü kırbacı arkasında olurdu, Ve kabin içinde yukarı, baba ve amca Roy Bower beyaz yıldırım geçen olacaktır.
♪ Eliza ♪ ♪ Eliza's eyes are blessed stars, ♪ ♪ Inducing peace, subduing wars. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza is the fairest queen ♪ ♪ That ever trod upon the green. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza's eyes are blessed stars, ♪ ♪ Inducing peace, subduing wars. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza is the fairest queen ♪ ♪ That ever trod upon the green. ♪ ♪ Eliza ♪ ♪ Eliza's breast is that fair hill, ♪ ♪ Where virtue dwells, and sacred skill. ♪ ♪ O blessed be each day and hour ♪ ♪ Where sweet Eliza builds her bower. ♪
* * * İyi Seyirler * * * ÖLÜM
Uncle Roy Bower, respect for the rifle, the rules of the woods.
Roy amcam, tüfeye saygı duymayı ve orman adabını öğretti.
Then my Uncle Roy Bower - 42 and 43, respectively.
Sonra amcam Roy Bower. 42 ve 43, sırasıyla.
Come out from your fairy bower,
Gelin sevgili periler
I could have married Bill Bower.
BiII Bower ile evlenebiliridim.
Come, lead him to my bower.
Gelin, onu sığınağıma götürün.
- Rich Bower, yeah.
- Rich Bower, evet.
The guy meeting us here is Rich Bower?
Buluşacağımız adamın adı Rich mi?
Tell him Rich Bower.
Ona Rich Bower de.
- You fucking Rich Bower?
- Rich Bower'la yatıyorsun, değil mi?
- You're fucking Bower, right?
- Bower'la yatıyorsun, değil mi?
In what grove or what bower?
Bir ormanda mı, bahçede mi?
The walls of your bower closing in about you.
Üzerine kapanan kadın odasının duvarları.
Baby's breath, okay, you'll then proceed to the bower, um, at which point...
Kır çiçeği, tamam. Sonra tente boyunca ilerleyeceksiniz. - Bu arada da...
Final call for Mr Bower.
Bay Bower için son çağrı.
I'm patricia bower.
Ben Patricia Bower.
Bower's hit bad.
Bower kötü vuruldu.
Bower.
Bower.
- I'm Bower.
- Ben Bower.
Corporal Bower, sir.
Onbaşı Bower, efendim.
Bower?
Bower?
Bower?
- Bower...
Bower, what happened?
Bower, ne oldu?
Bower, are you hurt?
Bower, yaralandın mı?
Bower, are you all right?
Bower, iyi misin?
Bower, do you hear me?
Bower, beni duyuyor musun?
Bower, do you read?
Bower, duyuyor musun?
Bower, you sure this is a good idea?
Bower, bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?
Bower, you tell that asshole the chain of command and a direct order is being made.
Bower oradaki göt oğlanına söyle, bir emir komuta zinciri ve verilmiş kesin bir emir var.
Is that you, Bower?
Bower, sen misin?
Corporal Bower, ship's mechanical engineer.
Onbaşı Bower, geminin makine mühendisiyim.
Bower, do you copy?
Bower. Duyuyor musun?
Bower was right about one thing :
Bower bir konuda haklıydı :
- Bower's going to reboot the reactor.
- Bower reaktörü yeniden başlatacak.
Bower will be coming back here.
- Bower buraya dönecek. - Kes sesini.
Bower.
- Bower!
Bower, whitman, move in!
Tamamdır!
DCI Bower.
İstihbarat Şefi Bower.
A giant bower, woven around a central sapling, carpeted with moss.
Bir fidanın çevresine örülmüş ve yosunlarla döşenmiş dev bir çardak.
Like my late Uncle Roy Bower, whose arthritic knee unfailingly predicted the onset of rain, yours truly, Chris in the Morning, is blessed with allergies... that herald the vernal equinox.
Benim amcam Roy Bower gibi. Onun romatizmalı diz mizacı vardı. Yağmur başlangıcını öngörüyordu.