Briefcase Çeviri Türkçe
2,145 parallel translation
I have a briefcase for you.
Senin için bir çantam var.
Accept the briefcase and proceed by taxi back to your hotel.
Çantayı al ve taksiyle oteline devam et.
Okay, we've got her speaking to a man with a briefcase.
Tamam, Onu bulduk. Çantalı bir adamla konuşuyor.
What was in the briefcase?
Çantanın içinde ne vardı?
That's what's in the briefcase.
Çantada olan buydu.
I need by briefcase.
Yalnızca evrak çantamı almalıyım. - İyi misin?
dr. Carson will meet the kidnapper With the briefcase.
Dr. Carson çantayla birlikte zanlılarla buluşacak.
Oh yes, the briefcase is very useful
Ah evet, çanta çok kullanışlı.
Barney's briefcase.
Barney'nin çantası.
- What's with the briefcase?
- Çanta ne için?
Found his briefcase up on the roof along with his left shoe.
Çantasını, ayakkabısının sol tekiyle beraber çatıda bulduk.
I was polishing my loafers, and i happened to look over and notice that your briefcase was a little worse for the wear.
Ayakkabılarımı parlatıyordum sonra dönüp bir baktım ki evrak çantan biraz tozlanmış.
Briefcase, keys.
Çantam, anahtarlar.
I've placed your schedule in your briefcase.
Programınız çantanızda.
Briefcase?
Çanta?
And he offered you a briefcase full of cash?
Ve bir çanta dolusu nakit teklif etti.
I honestly believe he would give us that entire briefcase full of money.
O bir çanta dolusu parayı bize vereceğine gerçekten inanıyorum.
I heard a gunshot... then he ran out the front door with a briefcase and got in his car.
Silah sesini ben duydum! Sonra elinde bir çantayla koşarak çıktı ve arabasına bindi!
Deshaun boosted this metal briefcase from some guy outside of Starbucks.
Deshaun bu metal çantayı Starbucks'ın çıkışında bir adamdan çarptı.
You took these out of the briefcase first, and then you called her from Deshaun's phone.
Önce bunları çantadan çıkardın ve Deshaun'un telefonundan kızı aradın.
Deshaun Stagg, of no fixed abode, he boosts a briefcase.
Evsiz Deshaun Stagg bir çanta çaldı.
Now, in that briefcase are these photographs, and according to our source, a little baggie of weird bullets.
O çantada bu fotoğraflar çıktı. Ve kaynağımıza göre bir kese de garip kurşun.
What's in the briefcase?
Çantanda ne var?
He takes their briefcase and their topcoats, guards them, remembers without asking whose is whose, speaking as little as possible in all those acoustics, appearing at men's elbows to hand them a towel.
o, onların, çantalarını ve mantolarını alıyor onları koruyor, sormadan neyin kime ait olduğunu hatırlıyor, o tür bir akustikte bile olabildiğince sessizce konuşuyor, oradaki insanlara havlu dağıtıyor.
I mean, what's in the briefcase?
Demek istediğim, çantanın içinde ne var?
You heard about the briefcase Nick was carrying with the lyrics for the new record? I heard it went missing.
Nick'in yanında taşıdığı içinde yeni albümü için şarkılarının bulunduğu çantayı duymuşsundur.
No, take the briefcase, get me a good lawyer.
Çantayı al. - Bana iyi bir avukat tut.
Uh, Detective Pogue is here for the briefcase.
Dedektif Pogue çanta için geldi.
What briefcase?
Hangi çanta?
That briefcase. Oh! That.
- O çanta.
Small briefcase should be possible.
Evrak çantasına sığacak kadar olabilir.
It's a briefcase Samsonite, black.
Siyah renk Samonite evrak çantası.
Take my briefcase to Marine One... and tell Secret Service I'll be ready to leave shortly.
Evrak çantamı Marine-1'e götürün ve Gizli Servis'e benim de birazdan orada olacağımı söyleyin.
And if I'm not mistaken, which I never am... that briefcase-carrying pile of shit has the passcodes.
Eğer yanıImıyorsam ki ben hiç yanıImam o çantayı taşıyan bok torbası şifreleri de taşıyor.
Break the glass with his briefcase!
kırın onun çantası ile camı!
Yeah, please, let me get briefcase.
Evet, lütfen, müsaadenle çantamı alayım.
I got sent here from Chicago with a briefcase of money.
Beni Chicago'dan buraya bir çanta dolusu parayla gönderdiler.
Like an actual briefcase full of money?
Gerçekten içi para dolu bir çantayla mı geldin?
The briefcase was locked.
Çanta kilitliydi.
So I said yes, and I took the briefcase.
Ben de tamam dedim ve çantayı aldım.
Even so, how am I going to find the briefcase in two days?
Öyle olsa bile çantayı iki gün içinde nasıl bulacağım?
If we call the police, we're never seeing that briefcase again.
Polisi ararsak o çantayı bir daha asla göremeyiz.
Do you think we should just take the briefcase?
Çantayı alıp gitsek nasıl olur? Sadece alalım ve gidelim?
You're a sight for sore eyes with that briefcase!
O çantayla bir içim su gibisin!
I put it in a briefcase.
Bir evrak çantasına koydum.
My briefcase.
Benim evrak çantama.
I'll get the briefcase.
Ben çantayı alırım.
Um, you didn't happen to come across a briefcase at the Mexican restaurant?
Dinle, Meksika restoranında bir çanta görmedin, değil mi?
- No. Your wingman saw that you left said briefcase and picked it up for you.
Hayır, en iyi dostun çantanı unuttuğunu gördü ve onu aldı.
"and, you know, they have to do that because I might leave my briefcase open."
"Çünkü dosyam açık kalmış olabilir"
I even broke open your briefcase to look for evidence.
Evrak çantanı da kanıt bulmak için kırdım.