Buns Çeviri Türkçe
857 parallel translation
- Buns and ice cream are what they want.
- Pasta ve dondurma istiyorlar.
- Scones and rock buns.
- Yağlı çörek ve kurabiye.
- Are those Bath buns fresh?
- Şu çörekler taze mi?
- l'll carry the buns.
- Çörekleri ben götürürüm.
- Buns?
- Çörek mi?
"Good Buns".
"Leziz Çörek"
If it didn't happen, I wouldn't have gotten the buns.
Eğer olmasaydı, çöreği alamazdım.
- I'm stuffed full of the two lotus buns I ate!
- İki haşlanmış yumurta ile şişmiş durumdayım!
Buying cream buns.
Yine kremalı çörek almışsınız.
Let's have some red-bean buns.
Hadi kırmızı fasulye çöreği yiyelim.
With that rice we could have gotten forty of those buns!
O kadar pirinçle kırk tane çörek alabilirdik!
How can you hire samurai, you can't even buy buns
Çörek bile almaktan acizken nasıl olurda bir samuray kiralayabilirsiniz?
Have one of these damson buns.
Bazı şeyler alın! Onlarda reçel var!
- Here she is, my sweet-buns.
- İşte benim lezzetli kurabiyelerim...
Anyway, now sweet-buns is hungry.
Her neyse, lezzetli çöreğin çok aç.
Are there any meat buns available?
Etli çörek alabilir miyim?
We simply must have meat buns
Tamam! Güzel bir etli çöreği hakettik.
Not "bottom." "Buns."
"Alt taraf" olmaz. En iyisi "kalça."
Hot toast or buttered buns?
Sıcak kızarmış ekmek mi, tereyağlı çörek mi?
Bring some tea and sweet buns.
Biraz çayla tatlı çöreklerden getir.
I have chocolate buns for the hungry ones.
Acıkanlar için çikolatalı çöreklerim var.
I've got the buns for tea.
Çayın yanına çörek aldım.
I haven't an idea in my head for a story so there won't even be buns for tea for some time.
Hikâye yazacak halim de yok. Bir süre kahvaltıda çörek yiyemeyeceksiniz.
I've sold another story, darlings, the one about the King of the Mussels so there'll be buns for tea.
Bir hikâye daha sattım, sevgili çocuklarım. Çayın yanına çörek yiyebileceğiz.
It would be rather nice to write his name on the buns in pink sugar, wouldn't it?
Çöreklerin üzerine pembe şeker ile ismini yazabiliriz, güzel olmaz mı?
Could we have a plate for the buns, Mrs. Perks?
Çörekler için tabak alabilir miyim, Bay Perks?
Let's have a look at them buns you brought in.
Şu sizin getirdiğiniz çöreklerin tadına bakalım.
It's either too many buns or she's got one in the oven.
Ya çok ekmek yiyor ya da hamile.
Cream buns and doughnuts And fruitcake with no nuts
Kremalı badem ve fındık ezmesi ve fıstıksız meyveli pasta
Have you got their rock buns ready?
Ekmekleri hazır mı?
Would you like steamed buns as well?
Buharda pişmiş çörek ister miydiniz?
Bring me an order of buns Yes
Çörek getirin şimdi bana peki
Are these buns made of human flesh or dog flesh?
Bu çörekler insan etinden mi, yoksa köpek etinden mi yapıldı?
Hi, sweet buns
Merhaba, güzelim.
- Buns.
- Ekmek.
- You forgot the buns?
- Ekmekleri unuttun mu?
Figure out what happened and get your buns out of here...
Bilin bakalım ne oldu buraya gelin...
Soylent buns!
Soylent ekmekleri!
Get your genuine Soylent buns!
Hakiki Soylent ekmekleri!
They hesitate in front of the maps in the metro, they eat their buns sitting on the river banks.
Metrodaki haritaların önünde senin gibi duraklıyorlar senin gibi çöreklerini yiyorlar nehrin kenarındaki banklarda.
If you don't mind I'll get you some buns and a glass of water What do you think? Fine, anything will do
bizde çok fazla çeşit bulunmaz ama sıcak çöreklerimiz ve şarabımız harikadır!
Hey, bring some buns here!
Hemen sıcak çörek ve şarap getir!
Beat it, Buns.
Yaylan bakalım, popocuk.
Miss Buns, I wonder if you'd be a gentleperson and take my roomie for a stroll?
Bayan Popo, bir iyilik yapıp oda arkadaşımla... - biraz yürür müsünüz?
Buns?
Egler mi?
You have buns?
Egler mi var?
You bought buns and didn't tell me?
Egler aldïn ve bana söylemedin!
- Where are the buns?
- Eglerler nerede?
Old Big-Buns called me in to work for her.
Yaşlı Big-Buns çalışmam için çağırdı.
Would the hot dog man please get his buns over here? - [Woman] What's going on?
Bu tamam mı?
Buns.
- Popocuk.