English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But he didn't

But he didn't Çeviri Türkçe

6,531 parallel translation
I didn't like him much, but... I don't think he deserved to die.
Pek hoşlanmazdım ama ölmeyi de hak etmiyor.
Jimmy says he could be back this year, but the doctor didn't seem so sure.
Jimmy, bu yıl dönebileceğini söyledi ama doktorlar öyle söylemiyor.
Jaden Miller lasted one round longer than I thought he would but I gotta tell you, he didn't look half bad.
Jaden Miller ilk raunt dayandı. Bu kadar dayanacağını düşünmemiştim. Ama itiraf etmem gerek çok da kötü bir görüntü çizmedi.
But Igor Stravinsky didn't say he was gonna sell 20,000 units a month.
Ama Igor Stravinsky bunun bir ayda 20,000 satacağını söylemedi.
Chiat / Day sold off the two 30's but not the 60, and I let it be known to Lee Clow that if he didn't try very hard to sell the last spot,
Chiat / Day iki 30'luğu sattı ama 60'lığı değil, Ve eğer son bölümü de satmak için çok uğraşmazlarsa, .. Lee Clow'un bilmesine izin verecektim.
But still, he didn't tell you his name.
Ama yine de sana adını söylememiş.
- I mean, I knew he didn't like my movies, but I had no idea that he hated them.
Filmlerimi sevmediğini biliyordum ama nefret ettiğinden zerre haberim yoktu.
But he did come here, didn't he?
Ama buraya geldi değil mi?
He looked at me and said things but, didn't say stuff when I didn't want him to say anything.
Bana bakıp birşeyler söyledi. Söylemesini istemediğim şeylerden bahsetmiyordu.
But he didn't do it.
Ama o yapmadı.
He could've kill me, but he didn't.
Beni öldürebilirdi ama öldürmedi.
But Lane went rogue and turn it against you, didn't he?
Ama Lane düzenbaz biri olup aleyhinize çevirdi değil mi?
But when he finally spoke to her, the right words didn't come out.
Ama sonunda onunla konuştuğunda doğru kelimeleri bulamadı.
But I guess he didn't mention that.
Ama bahsetmemiştir.
I didn't understand the language, but if he had been here, he'd have heard it.
Ne söylediğinizi anlamadım ama eğer buradaysa o da duymuştur.
Now, Israel here is not what you would call an able-bodied man, having broke his leg in the field, which didn't exactly mend right, but he can do all sorts of light work, and you can have him
Buradaki İsrail denilen adamın bacağının kırık olduğuna aldanmayın kendisi güçü biridir. Kazara böyle oldu işte ancak birçok kolay işin üstesinden gelebiliyor.
[Krakauer Continues] But... you know, he had tried this climb before... failed, and even if he didn't admit it to himself... to succeed, he was gonna have to throw that conservative stuff out the window... and take mega-risk on this.
[Krakauer Devam] Ama... bilirsin, daha önce bu tırmanış denemişti... başarısız ve hatta eğer kendi kendine itiraf etmedi... başarılı olmak için, o olacak pencereden dışarı o muhafazakar şeyler atmak zorunda idi... ve bu mega-risk almak.
Yeah, but he didn't get caught.
- Evet, hem de yakalanmadı.
Slept with someone else's husband, but I didn't know he was married.
Başka birinin kocasıyla yattım, ama evli olduğunu bilmiyordum.
But he didn't kill himself, did he?
Ama kendini öldürmedi ki.
And he let you go, but you didn't run.
Seni bıraktı, ama kaçmadın.
You guys actually had matching bowls, but you didn't care, and he was obsessed.
Sizde de aynısı vardı ama siz kullanmazdınız.O hep kullanırdı.
But he didn't come.
Ama gelmedi.
He asked who my teacher was, but I didn't say.
Kimin öğrencisi olduğumu sordu ama söylemedim.
I tried, but he just didn't like fighting, didn't take to it.
Denedim ama dövüşmeyi sevmedi. Ona göre değildi.
But he especially didn't like it when people lied to him.
Fakat özellikle insanlar yalan söylediğinde hoşuna gitmezdi.
and he gave me the two properties, one of which I didn't want, but I got the one I wanted.
O da bana, iki projeyi verdi. Birini istemiyordum, ama istediğimi almıştım.
But he didn't deserve to die like that.
Ama o şekilde ölmeyi hak etmemişti.
But he didn't die.
O ölmedi ki.
And then, I thought Cody Would fucking freak, but he didn't.
Sonra Cody bunu duyunca fıttırır diye düşündüm, ama fıttırmadı.
I thought he was gonna fight the government's involvement, but that didn't happen.
Devletin olaya müdahalesi ile mücadele edeceğini düşünmüştüm, ama bu gerçekleşmedi.
He wanted to say something, but they didn't notice and he died. "
Bir şeyler söylemek istedi, ama diğerleri bunu farketmedi ve sonra öldü. "
But maybe he didn't need it.
Fakat belki buna ihtiyacı da yoktu.
But Ethan didn't make that choice, did he?
Ama Ethan bu seçimi yapmadı, değil mi?
He didn't even want to, but I practically forced him.
Aslında istemedi, onu zorladım diyebiliriz.
But in many ways, you know, it's something I should've expected because it's what the Dread Pirate Roberts told me when I interviewed him in July of 2013 that he didn't create the Silk Road,
Ama birçok yönden, bilirsin, bu kadar bir şey bekleniyor gerekirdi bu ne çünkü Korkunç Korsan Roberts söyledi Ben röportaj 2013 yılının Temmuz ayında onu O yaratmadı olduğunu İpek Yolu,
I don't know how to tell you this. That hotel room didn't work out, but I did talk to my cousin, Alejandro, and he said he'd be willing to take you in.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama,... otelden oda vermediler,... kuzenim Alejandro'yla konuştum,... seni alabileceğini söyledi.
But he didn't buy it.
Ama almadı.
My brother, he was here couple of years ago, but he didn't make it
Kardeşim. Birkaç sene önce burada yatmıştı ama başaramadı.
He did, but they didn't actually ever get sent.
Aslında imzaladı ama ama gönderilmediler.
The neighbor could've helped you, but he didn't.
Komşun sana yardım edebilirdi ama kılını kıpırdatmadı.
But he didn't stop there.
Ama orada bırakmadı.
I mean, my dad and I didn't have the best relationship, but he wouldn't just hide from me, if that's what you mean.
Babamla aram pek iyi sayılmazdı ama benden saklanacak biri değil, anladın mı?
But yesterday the police told me that he's a member of a terrorist group. But I didn't know about it.
Ama dün polis bana onun terörist bir grubun üyesi olduğunu söyledi fakat bunu bilmiyorum.
He even told mom to take him off all his life-support systems but mom didn't agree. And I still remember what she said.
Hatta annemden yaşam destek ünitesinin fişini çekmesini istediler ama annem kabul etmedi ve hâlâ ne dediğini hatırlıyorum.
I thought that was weird too, but on the plus side, at least he didn't turn you into a vampire like everyone else.
Bence de çok tuhaf bir olaydı. Olayın iyi yönü en azından seni diğer herkes gibi bir vampire dönüştürmedi.
He hit me hard with his shoe. But I didn't leave home
Ayakkabısıyla bana baya ağır vurdu ama ben evi terk etmedim.
The Internet's a place where you can create an illusion, show people only what you want them to see... but when reality didn't match up with what the killer saw on Flirtual, he punished them.
İnternet sadece insanların görmek istediklerini gösterebileceğiniz, algı yanılması yapabileceğiniz bir ortam. Ama katilin Flirtual'da gördüğü kişiyle gerçek uyuşmadığı zaman, onları cezalandırdı.
I didn't realize it at all, but he had a distinct smell.
Onu hiç fark etmedim ama çok keskin bir kokusu vardı.
He's fucking normal as hell, but he didn't have a clue who I was.
Son derece normal biri ama kim olduğumu bilmiyordu.
Technically, the divorce wasn't final, so he didn't exactly lie, but... I'm only back for his career.
Teknik olarak boşanma sonlanmadığı için tam anlamıyla yalan söylememiş oluyor ama şu anda onunla sadece kariyeri için birlikteyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]