But he didn't do it Çeviri Türkçe
177 parallel translation
He told me to put something in your drinks but I didn't do it.
Bana içkinize bir şey koymamı söyledi ama yapmadım.
- But he didn't do it. I know he didn't.
- Ama o yapmadı. Biliyorum.
I didn't know it, but he says I do.
Bunu bilmiyordum, ama O öyle diyor.
But you can prove he didn't do it with his gun.
Tabancasını kullanmadığı kanıtlanabilir.
But Tony didn't have nothing to do with it. Did he, Monte? Oh, no.
- Ama Tony'nin bu işle bir ilgisi yok.
But he didn't do it!
ama o yapmadı!
Well, it's a little run-down, but a fella could have a lot of fun fixing it up if he didn't have anything else to do.
Şey, biraz harap. fakat bir kişi için onu onarıp ayağa kaldırmak eğlenceli olabilir, eğer yapacağı başka bir şey yoksa
But he didn't do it.
- Ama, o yapmadı ki.
He didn't see me do it, of course, but Mr. Lang went to the bank and got that check himself this afternoon and then he came back and locked it in a desk drawer.
Bunu yaparken beni görmedi, elbette, fakat Bay Lang bu öğleden sonra bankaya gitti ve o çeki kendisi aldı ve sonra geri döndü ve bir masanın çekmecesine kilitledi.
His body functions might've done it, but he himself, he didn't do it!
Bankanın oraya gelmenizi istiyorlar. Vücut fonksiyonları yapmış olmalı, ama o kendi, bunu yapmaz!
Believe me, he didn't want that job, but somebody had to do it.
İnanın o da bu işi istememişti ama birileri yapmak zorundaydı.
Their meaning has been lost, but it was then that for the first time, he perceived the presence of that thing he didn't understand which had something to do with unhappiness and memory, and towards which slowly, heavily, he began to walk.
Anlamlari kayboldu. Ama ancak o zaman ilk defa, mutsuzluk ve hafizayla alakali, anlayamadigi o seyin o andaligini algilayabilmis ve ona dogru agir ve yavasça yürümeye baslamisti.
I didn't mean to do it, but I loved him and... he left me for another woman!
Böyle olsun istememiştim ama onu sevmiştim ve o beni başka bir kadın için terk etti!
I know he stole it, but she really didn't do anything.
Onun çaldığını biliyorum ama kadın bir şey yapmadı.
I didn't want to have anything to do with it, but he said if I didn't pose for those patty-cake pictures,
Buna dahil olmak istemezdim, ama o resimleri çektirmezsem...
Charlie had the motive, but he didn't have the wit to do it.
Charlie bunu yapabilecek biriydi ama o zekaya sahip değildi.
He said he'd get you to do it, but I didn't believe it.
Seni bunu yapmaya getireceğini söylemişti, ama inanmadım.
But he didn't do it.
Ama bunu yapmadı.
He says, "But, sir, I didn't do it."
Bana "ama beyefendi ben yapmadım" dedi.
But then he didn't do it because he decided that he liked us too much.
Fakat becermedi çünkü bizden çok hoşlandı.
But he also just didn't want to do it.
Tabii bir de, yapmak istemezdi zaten.
Then I wished he didn't have to kiss me, But then it wasn't that bad. Can we do it again?
Beni gerçekten öpmesinin gerekmeyeceğini umuyordum, ama bu öpücük çok hoşuma gitti!
I didn't speak to the woman directly... but I do think it's good that he comes to you.
Kadınla doğrudan konuşmadım. Ama sanırım adamın eve gelmesi iyi.
he is not so bad, but Isabella said it didn't do him justice.
çok kötü değil, ama Isabella iyi olmadığını söyledi.
I mean, he should have been watching where he was going, but I realized that he didn't do it on purpose so I shook it off and I left.
Gittiği yere bakması gerektiğini düşündüm ama onun kasıtlı olarak yapmadığını farkettim bundan dolayı onu sarstım ve bıraktım.
We did let him run one of the companies briefly, but he didn't do very well at it.
Şu anda şirketlerden sadece birini yönetmesine izin veriyoruz. Ama onu da çok iyi yönettiği söylenemez. Ama, yani, şey...
Nineteen Hundred cut this recording personally which for me is one of his very best works, but to do it he didn't jump ship.
Bin Dokuz Yüz bence en iyi çalışmalarından... birisi olan bu kaydı bizzat yaptı, ama bunun için gemiden inmedi. Bir saniye için bile!
He asked me what I thought about it... but he didn't say he was gonna do it.
Eğer öyle olsa ne düşüneceğimi sordu ama taşınacağını söylemedi.
He definitely had a few beers, but... it's not like he wanted to drive. We just didn't know what else to do.
Birkaç bira içmişti, ama.... arabayı kullanması... sadece ne yapacağımızı şaşırmamızdan dolayı oldu.
But if he didn't do it, that means...
Eger o yapmadiysa, demek ki...
I think if someone said "Have sex with your mother or else I'm gonna kill your son!" but he didn't have a gun, I wouldn't do it!
Birisi "Annen yada başka birisiyle yat, yoksa oğlun ölür" derse,... ama silahı yoksa, yapmam!
But if he didn't do it, who did?
Ama o yapmadıysa, kim yaptı?
But if he tells me he didn't do it and nobody saw him do it... then he is off the hook. Understand?
Ama eğer bana yapmadığını söylerse ve eğer onu yaparken gören hiçkimse olmamışsa aklanmış demektir, tamam mı?
I don't know if you're not listening or you don't want to listen... but he didn't do it.
Kasten mi anlamak istemiyor musunuz?
But he didn't do it right.
Ama doğru yapamıyor.
You went with it because you didn't want to see him kill her and you knew he wouldn't do it but I was shocked by him thinking that way, "An experiment."
Kanıyordunuz çünkü kızın ölmesini istemiyordunuz. Yapmayacağını biliyordunuz. Yine de "deney" diye düşünmesi ürkütücüydü.
Makes my stomach crawl, but he didn't do it.
Midemi bulandırıyor ama o yapmamış.
But why didn't he do it?
Ama neden bunu yapmadı?
My friend was supposed to do it but he didn't wanna do it'cuz it stinks.
Aslında bir arkadaşımın işiydi ama pis koktuğu için kendisi yapmak istemiyor.
I know what you think, but he didn't do it.
Ne düşündüğünüzü biliyorum ama bunu o yapmadı.
He didn't really want to do it... but she's hard to say no to.
Aslında pek istemiyordu, ama... Amber'e hayır demek zordur.
But he didn't do it, okay?
Fakat Roy bunu yapmadı, tamam mı?
So she thought maybe if she made it look like Andrew had beat her, that that would do it, but that didn't do it because he'd actually never hit her.
Bu yüzden Andrew'u kendisine vurmuş gibi gösterirse bunun belki olabileceğini düşündü, ama bu olmadı, çünkü adam aslında ona hiç vurmamıştı.
Yeah, but the manager said he didn't do it.
Evet ama müdür onu öldürmediğini söylüyor.
I wouldn't have done anything to help the guy but now you're saying that he didn't do it
Ona adama yardım etmiş olamazdım, ama şimdi onun yapmadığını söylüyorsunuz.
All right, then perhaps he understood but he simply didn't do it.
Tamam, belki anlamıştır ama bunu yapmamıştır.
Look, we believe you when you say he didn't do it. But he knows who did.
Katilin Alejandro olmadığına inanıyoruz ama Alejandro katili tanıyor.
Rebecca says he didn't do it but... Sounds like the cops have a pretty good case.
Rebecca onun yapmadığını söylüyor ama... polislere kolay bir vaka gibi gelmiş.
no, he runs stuff, uh... we did let him run one of the companies briefly, but he didn't do very well at it.
- Hayır, işleri götürüyor. Sadece şirketlerden birini idare etmesine izin verdik ama bunu da pek iyi başaramadı. - O...
He didn't wanna have anything to do with it, but he did it for me.
O buna dair hiçbir şey yapmak istemiyordu ama benim için yaptı.
- he could do it in English - yes but he didn't wanted to.
- İstese İngilizce konuşabilir. - Ama istemiyor.