English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But i'm not

But i'm not Çeviri Türkçe

41,108 parallel translation
- I'm not a huge fan of Muppets, but...
- Muppet'ları pek sevmeyen biri olarak...
I... I appreciate your concern, but I'm talking to my wife, not you.
Çok düşüncelisin ama karımla konuşuyorum, seninle değil.
But I'm not asking you to cancel the hangings.
Cezalarını iptal etmeni istemiyorum.
- Well, I'm not fucking Jesus. - I'm not saying you are, but, the beard looks good on you.
- olduğunu söylemiyorum, ama sakal sana yakışmış.
You definitely are. But I was calling her an asshole, not you.
Kafayımı yedin sen ona pislik demiştim senden değil.
Look, I'm no psychic, but how does he not fund us?
Bak, ben medyum değilim ama bizi nasıl bulmasın?
I'm saying if we're being honest here and not to cast aspersions, but I've seen a lot of snakes in my day, and that man is a scorpion.
Yani, burada dürüst oluyorsak ve iftira atmıyorsak, ama günümüzde çok sayıda yılan gördüm, ve o adam bir akrep.
I tricked him. Or not tricked, but...
Onu kandırdım ya da kandırmadım ama...
No, I'm not familiar with that address but I'm sure I can find it.
Hayır, orayı bilmiyorum ama bulabileceğime eminim.
Look, I'm for killing whoever needs killing. But it's not gonna make you feel better.
Bak, kimin öldürülmesi gerekiyorsa öldürürüm ama kendini daha iyi hissettirmeyecektir.
But I'm not guilty.
Ama ben suçlu değilim.
He's fine, I guess, but that's not why I'm calling.
Quinn mi? İyi sanırım ama bu yüzden aramadım.
But I'm not guilty.
- Fakat ben suçlu değilim.
I did have a gun, but I was not asleep.
Silahım vardı ama uyumuyordum.
Say what you want, call me naive, but I believe in that light. And I will not be held hostage by you or anybody else.
Ne dersen de, bana toy de ama ben o ışığa inanıyorum ve sen veya bir başkası tarafından rehin tutulmayacağım.
What I did was unforgivable, Saul, but I'm not sure it was wrong.
Benim yaptığım affedilemezdi Saul ama yanlış olduğuna emin değilim.
You know, I keep hoping I'm not, but I know I am.
Biliyorsun, ummadığımı umuyorum ki, değilim Ama ben olduğumu biliyorum.
I'm sure each president can remember a time not that long ago when there was this consensus- - you are entitled to your own opinions, but you are not entitled to your own facts.
Kendi fikriniz olabilir ama kendi gerçekleriniz olamaz.
I'm not complaining, but she did get a tote and I just got these papers.
Şikayet etmiyorum ama o bir sepet aldı bense sadece bu kağıtları alıyorum.
But... but I'm cool,'cause I can drink a lot and not be an alcoholic.
Ama iyiyimdir çok içerim yine de alkolik değilim.
I have forgotten your name, silver monk, but not our price.
Adın aklımdan silinse de ihtiyar keşiş bedelimizi unutmadım.
- I don't know if you are a part of this or a victim of it, but if this is real, if they've actually built this device, they're not sending people to some magical place
- Bu işin içinde misin yoksa kurbanı mısın bilmiyorum. ama bu gerçekse, böyle bir cihaz yaptılarsa, insanları sevdikleriyle beraber olsunlar diye, sihirli bir yere göndermiyorlar.
But with all due respect, I'm not sure you entirely grasp what's happening here.
Kusuruma bakma ama burada olanların tam manasıyla bilincinde olduğunu sanmıyorum.
But when will you- - no, no, I'm not at the airport.
Ne zaman... Hayır, havaalanında değilim.
My name is Kevin, and I know this is gonna sound crazy... but you're not the Prime Minister of Australia.
Adım Kevin biliyorum çılgınca gelecek ama sen Avustralya'nın Başbakanı değilsin.
- I know. - I was there, but it's not fucking mine.
- Oradaydım, ama ben yazmadım.
I'm not interested in holing his ship, but need him to understand that I am committed to this.
Gemiye zarar vermesem de olur. Lakin kararlılığımdan şüphe etmemeli.
But perhaps it's worth focusing on how hard I'm working to persuade you not to make that decision.
Böyle bir karar vermemen için seni ikna etmeye yönelik ne kadar dil döktüğümün umuyorum ki farkındasındır.
Not enough for what I've been through, but it's the most I can carry.
Yaşadıklarımı karşılamaz ama ancak bu kadarını taşıyabilirim.
All right, but if you're not at the 7th Street train station in 45 minutes, I'm contacting Bin-Khalid's men.
Tamam ama 45 dakika içinde 7. Cadde'deki tren garında olmazsan Bin Halid'in adamlarını ararım.
There's not much light down there, but I think I got it.
Orada çok fazla ışık yok, ama sanırım halledebilirim.
I'm-I'm not, but...
Yapmıyorum, ancak...
Rebecca, I may not know you like I thought I did, but I do know one thing.
Rebacca, yaptıklarım konusunda ne düşündüğünü bilemeyebilirim ama bir şeyi biliyorum.
[sighs] I'm not here to put you on the spot, but I think this is important.
Senin yerinde olman için burada değilim, Ama bence bu önemli.
But I'm not moving until you release my husband.
Ama kocamı bırakana kadar hareket etmeyeceğim.
I promise, but I need you to go in here and don't make a sound, not until I come get you.
Söz veriyorum, ama buraya gitmene ihtiyacım var Ve ben sana gelene kadar ses çıkarma.
Well, I realize it's not as fancy as the Baudelaire mansion, but perhaps, children, with a bit of your money, we'll be able to fix it up, make it nicer.
Baudelaire Malikânesi kadar şaşaalı olmadığının farkındayım. Ama belki paranızın bir kısmıyla restore edip daha güzel bir yere dönüştürebiliriz.
I'm not supposed to talk about it, but I can tell you that it involved an illegal use of someone's credit card... and a poisonous plant.
Hakkında konuşmamam gerekiyor ama şu kadarını söyleyeyim, birinin kredi kartının yasa dışı olarak kullanılması ve zehirli bir bitkiyle alakalı.
I suppose it's not as nice as the libraries you're used to, but...
Sanırım alışkın olduğunuz kütüphaneler kadar güzel değildir ama...
I saved your men's lives and yours from the fight you started but could not finish.
Başlattığınız ama bitiremediğiniz savaşta seninle adamlarının canını kurtardım.
I may not have understood it, I may not have supported it, but I did it!
Anlamasam da aynı fikirde olmasam da dediğini yaptım!
I don't want to interrupt what was a very lively conversation, but I have a friend who lives not far from here.
Bu hararetli konuşmayı kesmek istemem ama yakınlarda yaşayan bir arkadaşım var.
I'm not sure that's what they're after, but I do take your point.
Amaçlarının bu olduğunu sanmıyorum ama ne demek istediğini anlıyorum.
I'm trapped here not because of what I did, but because of who I am.
Beni ne yaptığım için değil, kim olduğum için hapsediyorlar.
Look, I'm not someone who usually talks like a greeting card, but... lately, I've come to see that luck is something that reminds you how beautiful the world can be.
Bak, ben tebrik kartı gibi konuşan insanlardan değilimdir ama son zamanlarda şansın insana dünyanın ne güzel bir yer olabileceğini hatırlattığını fark ettim.
It's still not exactly the same... but I think it's close enough.
... ama sanırım yaklaştım.
Always a lovely word to hear, but I'm not some deputy anymore.
Ne de güzel bir kelime, ama polis değilim artık.
Well, they're computer experts, not chess enthusiasts, but, yes, I could take a look.
Onlar bilgisayar uzmanı, satranç hayranı değiller, Ama, evet, bir bakayım.
Deserved it too. But I can't say I'm sorry not to lose you to Nights.
Ama gecelere seni kaptırmamak için sana söyleyemedim özür dilerim
I'm not sure even I want to know all the details, but it's not good.
Bütün detayları bilmek istediğimden bile emin değilim ama durum iyi değil.
Look, Al, I don't want to not lay low, but I also don't want to lose my humanity.
Neyse Al, gizlenmek istemiyor değilim ama insanlığımı da kaybetmek istemiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]