But i'm not interested Çeviri Türkçe
309 parallel translation
Blackie, I'm not interested in anything but the fact that Manny Arnold was murdered
Blackie dikkatimi çeken bir şey yok. Fakat Manny Arnold öldürüldü.
But I'm not interested in you, I only want the coat.
Ama seninle ilgilenmiyorum, sadece trençkotu istiyorum
I'm not interested for what purpose you gave the money, but to whom you gave it.
Ne amaçla verdiğinizle değil parayı kime verdiğinizle ilgileniyorum.
But I'm not interested, Father.
Ama bununla ilgilenmiyorum baba. Asla da ilgilenmedim.
I'm sorry, but we're not interested.
Üzgünüm, ama ilgilenmiyoruz.
But the truth is, Joan, I'm not the sort of person God would be very likely to be interested in.
Gerçek şu ki Joan, Tanrı'nın ilgilenmek isteyeceği türden biri değilim ben.
I'm not interested in Janet's prattle, but you always interest me, Rupert.
Janet'in teorisi beni ilgilendirmiyor, ama sen beni hep ilgilendirdin, Rupert.
But I'm not particularly interested in making a profit, Cal.
Ama ben kar etmekle ilgilenmiyorum Cal.
But I'm not interested in looking like the women in paintings.
Ama tablolarda görünen kadınlar gibi görünmek hoşuma gitmiyor.
I'm not interested, but if it'll entertain you...
- Benim ilgimi çekmiyor ama senin hoşuna gidecekse...
You know... you may not believe it, but I'm interested in those kids you're teaching.
İnanmayabilirsin ama... ders verdiğin şu çocuklarla ilgileniyorum.
It's lovely, but I'm not interested.
Çok güzel ama ilgilenmiyorum.
But I'm sure you're not interested in our internal problems.
Ama iç sorunlarımızla ilgilenmediğine eminim.
But I'm not interested.
Ama ben ilgilenmedim.
I know a lot of people, but I'm really not interested.
Bir sürü kişi tanıyorum ama ilgilenmiyorum.
Not that she's in love with me, but that I'm interested in her.
Bana aşık falan değil ama, dikkatimi fazlasıyla çekmiş durumda.
- But I'm not interested.
- Ama böyle bir isteğim yok.
Look I'm not interested in superstitions but in facts.
Hurafelerle değil gerçeklerle ilgileniyorum.
Listen, I have a friend who's not only a doctor, but he's interested in outer space.
Dinle, doktor olmanın yanı sıra uzayla da ilgilenen bir arkadaşım var.
But I guess you're not really interested in igneous rock formations.
Sanırım siz volkanik taş oluşumlarıyla pek ilgilenmiyorsunuz.
I'm not interested in what you think, but in what you know.
Senin ne düşündüğünle değil, ne bildiğinle ilgileniyorum.
But we'll work in the kitchen. I'm not interested.
Ama mutfakta çalışabiliriz.
Oh, but, uh — I'm just not interested in challenging what they've done.
Ne yaptıkları konusunda onlarla kavga etmeye niyetim yok.
Thank you very much for the very attractive offer, but I'm not interested.
Bu çok çekici teklif için teşekkür ederim ama ilgilenmiyorum.
I'm not interested in your love life, but for a guy who's generally broke, you're doing well.
Aşk hayatın beni ilgilendirmiyor fakat beş parasız birisi için gayet iyi görünüyorsun.
But I'm not interested in what you're selling, only in what you're buying.
- Ama ne sattığın beni ilgilendirmiyor aldığın ilgilendiriyor.
I'm interested in general questions but not excessively.
Bedn genel sorularla ilgilenirim ama aşırı olanlarla değil.
I'm flattered I'm the only one you trust, but I'm really not interested.
İltifat ediyorsun. Gerçekten en çok güvenebileceğin kişi benim. Ama ilgilenmiyorum.
I realize you're not very interested in what Marilyn and I are doing, but we have a real shot at getting our work into AD next month.
Marilyn ve benim ne yaptığımız seni ilgilendirmiyebilir..... ama gerçek bir tiyomuz var işimizi gelecek ay AD'ye çeviriyoruz. - AD?
You're a vaguely amusing and not unattractive guy, but I'm not even remotely interested.
Hey! Eğlenceli ve yakışıklısın, fakat ilgilenmiyorum.
I am not interested in the history of a specific town in Germany, but rather in the truth of all towns in our country.
Ülkemizdeki tüm şehirler benim için önemlidir. Filmim, Bavyera'da geçiyor. Çünkü ; burası, yaşadığım şehir.
Do not know who is, but I'm interested in anything that sells.
Neden bahsettiğinizi anlamıyorum ama sattığınız neyse almayacağım.
- Thanks, but I'm not interested.
- Teşekkürler, ama ilgilenmiyorum.
I'm not really interested but I'll make him think that I am "?
Aslında hiç ilgimi çekmiyor ama çekiyormuş gibi görüneyim? " anlamında mı?
I appreciate the offer, Mr. Horn, but I'm not interested.
Teklifinize teşekkür ederim Bay Horn, ama ilgilenmiyorum.
Murray, I'm sorry, but I'm not interested.
Murray, üzgünüm, ama ilgilenmiyorum.
That's very kind, Mr. Voss, but I'm really not interested in your goddamn money.
Çok cömertsiniz, Bay Voss, ama gerçekten lanet paranız umrumda bile değil.
I pity Yim Neung for having no children but I'm not interested in her.
Yim Neung'a çocuğu olmadığı için acıyorum, ama onunla ilgilenmiyorum.
I'm sure you could, but I'm not interested.
Sebep çok. Çok olduğuna eminim ama hiçbiriyle ilgilenmiyorum.
I'm very flattered, but I'm not really interested.
Bu çok hoş ama ben gerçekten ilgilenmiyorum.
But I don't need you to believe in me, Dr. Stipler. - And I'm not interested in any of your tests.
Kendimi size inandırmaya ihtiyacım yok Doktor Stipler, ve testlerinizin hiçbirisi ile de ilgilenmiyorum.
But I'm not at all interested in politics.
Ben de ilgilenmem.
But I'm not interested in listening to you say how sorry you are.
Ama ne kadar üzgün olduğunuzu dinlemek niyetinde değilim.
But I'm not interested in a game that has a chubby little dog catcher as the bad guy.
Ama kötü, tombul bir köpek yakalayıcısı oyunu ile ilgilenmiyorum.
I'm sorry, sir, but I'm not interested.
Üzgünüm, bayım, ama ilgilenmiyorum.
But I'm not sure he's interested in America.
Amerika'yla ilgilendiğinden emin değilim.
I'm sorry, but we're really not interested.
Üzgünüm ; fakat ilgilenmiyoruz.
Thank you, but I'm not interested.
Teşekkür ederim ama beni enterese etmiyor.
I'm very interested in nine inches but not in fucking you three times to get it.
23 santimlikle ilgilenirim ama senin zevk almak için üç kere sevişmekle ilgilenmem.
I also grew a beard, but you're not interested in changes in me.
Sakalım tekrar büyüdü ancak bendeki değişiklikler dikkatinizi çekmedi.
Look, I'm sure it has, but I'm really not interested.
Eminim olmuştur, ama ben ilgilenmiyorum.
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i'm done 25
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i'm done 25